Teşkilatı dinlemek ve yapıcı eleştirilere katlanmak çok mu zor?

MHP'nin en büyük sermayesi teşkilatları ve onların mensuplarıdır. Çoğunluğu fedakâr, çalışkan ve idealist insanlardan oluşmaktadır. Döktükleri terin karşılığında ulaşacakları iktidar nimeti yoktur. Çoluk çocuğunun rızkından keserek koşturmaktadırlar. Helal paralarıyla siyaset yapmaktadırlar. Genel merkezlerinden para akmaz teşkilatlarına. Kendi fedakârlıklarıyla yaşatırlar teşkilatlarını. Seçim zamanı arabalarına mazot almakta zorlanan insanlar, elektrik direklerine tırmanırlar pankart asmak afiş yapıştırmak için. Bazen kendi yakınları bile şaşırır onların bu koşturmacasına. Ucunda menfaat olmadığı için başkaları pek anlamaz onların neden böyle çırpındıklarına. İnsanlar alışmışlar maddi menfaat, siyasi gelecek vs. gibi karşılığı olan gayretlere. MHP teşkilat mensupları önce ülkem dedikleri için, başkalarına bu çabaları anlamsız gelir.

Mazeret üretmezler

İstanbul'daki teşkilatları görüyoruz. Başka partileri de görüyoruz. MHP teşkilat mensuplarının o yokluk içerisinde ne büyük fedakârlığa katlandığına şahit oluyoruz. O kınamış. Diğeri burun kıvırmış. İktidar partisi para gücüyle koşturuyormuş. Rakip partinin kamu gücü arkasındaymış. Kendilerinde medya desteği yokmuş. Bu mazeretlerin hiç birine aldırmadan tırnaklarıyla kaza kaza, her seçimde çalışmaktalar. Başkalarının parayla yaptırdığı işleri onlar birbirlerine destek vererek yapmaktalar. Zaten başka çareleri de yok. Sadece İstanbul değil bütün teşkilatlar öyle aşağı yukarı. Bu fedakârlığın anlamı büyüktür. Çünkü herkesi ilgilendiren kararlar alınırken onlara pek sorulmaz. Bölgelerinden kimin milletvekili aday listesine yazılacağını bilmezler. Kimlerin resimlerini duvarlara asacaklarını son dakikada gazetelerden televizyonlardan öğrenirler. Karar mekanizmaları işlerken bu cefakâr insanların görüşleri merak edilmez. Dikkate alınmaz. Temayül yoklamasının gerçeği yansıtmadığını herkes bilir. Sonuçların değerlendirilmesi kapalı ortamda yapıldığı için önceden verilmiş kararlar sanki teşkilat böyle istemiş gibi yazılır gider.

Halbuki ne kadar güzel olurdu böyle cansiperane çalışan, çoluğunu çocuğunu ihmal edip partisi için koşturan bu teşkilat mensupları karar mekanizmalarında da etkili olsaydı. Yarın bölgelerini temsil edecek adaylar bir de onlara sorulsaydı. Kimlerin resimleri duvarlara yapıştırılacaksa, yapıştıracak olanların da fikrine başvurulsaydı. Kıymet verildiğini gördüklerinde daha çok motive olmazlar mıydı? Bu yapılmadığı gibi verilen kararlarla ilgili insanların bilgilendirilmemesi canlarını sıkmaktadır. Çok konuşulan örnek olduğu için söyleyelim. İstanbul 3. Bölge mesela. Genel Merkez çıkıp Meral Akşener'i neden aday yapmayıp Arzu Erdem'i 3. Sıraya aldığını izah etse kötü mü olurdu? Kafalardaki bulanıklığı giderecek bir açıklama gereği bile duyulmaması teşkilat mensuplarına ağır gelmektedir. İzmir'deki iki kadın aday üç ay içinde nasıl seçilmiş milletvekillerinin önüne getiriliyor. Bunun mantıklı bir izahı varsa neden teşkilatla paylaşılmaz? Hadi bir örnek de Kars'tan verelim. Şimdiki 1. Sıra adayı zaten CHP'li olduğu için 7 Haziran seçimleri için CHP'den aday adayı. Listeye konulmuyor. Ne oluyor da aynı şahıs birkaç ay sonra MHP'nin birinci sırasına konuluyor. Ne bunların özellikleri? Şimdi bunların gerekçelerini açıklamak gerekmez mi?

Ülke kırılma noktasında

Çok dar bir çerçevede kararlar alınmaktadır. Bir çok genel merkez yöneticisi bu kararları ancak açıklandığında öğrenmektedir. O kararların gerekçesi anlatılmazken herkese uymakla mükellef muamelesi yapılmaktadır. Meclis Başkanlığı seçiminde de öyle oldu. MHP'nin Deniz Baykal'a itirazları olabilir. Bunda haklı da olabilir. Fakat sonuçta AKP'nin adayı Meclis Başkanı oldu. Onun da nasıl bir Meclis Başkanı olduğunu önceki gün Tayyip Erdoğan Meclis'e geldiğinde ve konuşma yaparken gördük. Hangisi MHP açısından daha zararlı oldu? İzah etme gereği bile duyulmamakta ne yazık ki. Bunlardan şikayetlenilmesinden rahatsız olunmuyor ama bunlar dile getirilince rahatsız olunuyor. Bunlar fitne değil iyi niyetle yapılmış yapıcı eleştiriler. Türk milliyetçilerinin artık iktidarda olmasının memleket için şart olduğuna inananların ortak görüşleri. Ülkemiz bir kırılma noktasında. MHP'yi iktidara taşımak isteyen bunun için de hatalı gördüğü yerleri ikaz etmeye çabalayan iyi niyetli girişimler. Bunlara bile tahammül edemeyip her eleştiriye fitne gözüyle bakmak sağlık alameti değil. Çok mu zordu İstanbul'daki sıralamayı yaparken, İstanbul teşkilatlarına sorup iradelerini öğrenmek, sonra da onları sahaya daha büyük bir heyecanla göndermek? Bunun partiye faydası olacaktı, onu söylüyoruz. İstanbul'daki teşkilat mensupları ve diğerleri yine fedakârca koşturacaklar. Yine kan ter içinde kalacaklar. Yine çoluk çocuklarını ihmal edip ülkeleri ve partileri için gövdelerini taşın altına koyacaklar. Fikirleri alınmadı, bari listenin izahı yapılsaydı, belki de haklı gerekçeler vardı, onlarla paylaşılsaydı kötü mü olurdu? Diğer partilerin teşkilat mensuplarına verdiği kıymet ve imkânların karşısında bu kadar emek harcayan insanlar dikkate alınmalıydı, bilgilendirilmeliydi diyoruz, hepsi bu.

Sorumluluk paylaşılmalı

Temelleri sarsılan devletin kurucu ideolojisi Türk milliyetçiliğinin acilen iktidar olması gerekmekte. Her türlü eleştiriyi peşin hükümle yok saymamak lazım. İyi niyetli ve yapıcı olanları görmek ve yapıya çekidüzen vermek lazım. Yarın sahada koşturacak insanları ciddiye almak, sorumluluk paylaşmak lazım. Bunlar yapılmadıkça motivasyon kaybı yaşanmakta, bu da zarar vermekte. Bunları görmek ve tedbir almak lazım. Bu ızdırap Türk milliyetçilerinin ortak ızdırabı. Yanlış bile olsa siteme katlanmak, o sitemde haksızlık varsa, gönülleri alacak tarzda bilgilendirme lazım. Ben yaptım oldu, herkes uyacak, uymayan gidecek mantığının siyasette karşılığının kötü olduğunu görmek lazım. AKP iktidarına daha fazla katlanma tahammülü kalmayan samimi insanların eleştirilerine başka nazarla bakmamak lazım. Yükü çeken teşkilatları ve onların fedakâr mensuplarını anlamak, dinlemek lazım. Bu yapılmıyorsa en kötü ihtimalle yapılanın doğruluğunu anlatmak lazım. Yoksa ucunda iktidar nimetleri olmayan bir ulvi bir dava için koşturan bu insanları, dahil olmadıkları karar süreçlerinde emir eri gibi görmenin faydası olmadığını bilmek lazım. Bu insanlar milliyetçi hareketin diğer siyasi hareketlere göre en büyük sermayesi, en büyük farkı. Küstürmemek lazım.

Yazarın Diğer Yazıları