Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Tevazu ve mutluluk

İki insanın iyi geçinmesi hiç kusursuz olmaları ile değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleri ile mümkündür. Çok güzel bir lafı var Mevlana’nın. “Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır” demiş. Gerçekten de öyle. “İnsanları oldukları gibi kabul edebilmek ve iyi taraflarını görerek her insanda var olan güzeli yakalamak meziyettir” derdi babam. 
Kıssadan hisse bir hikayeyi de beraberinde getirdi bu düşünce. Adamın biri kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra yaptıklarına pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi fonksiyonu görmektedir. Dürüstçe durumu Hacı Bektaş-ı Veli’ye anlatır. Hacı Bektaş-ı Veli ise “Helal değildir” diyerek bu kurbanı geri çevirir. İyice utanan adam bunun üzerine bir de şansını Mevlevi dergahında denemek ister ve Mevlevi dergahına gider. Aynı durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana hediyeyi kabul eder. 
Adam şaşkındır. Aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli’ye de anlattığını ama onun kurbanı kabul etmediğini söyler ve sebebini sorar? Mevlana ise şöyle der: “Biz bir karga isek, Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul edebiliriz ama o kabul etmeyebilir” Adam üşenmez, kalkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergahına tekrar gider ve Hacı Bektaş-ı Veli’ye Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş-ı Veli’ye sorar. Hacı Bektaş ise şöyle der: “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden bir damla ile bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.” İki bilgeden de ciddi bir ders alan adam, hırslarından arınmış ve tevazunun ne kadar önemli olduğunu yüreğine sindirip dergahtan mutlu bir şekilde ayrılır.   
Böylesi tevazu ve incelikle, birbirlerini yermek yerine yüceltmeyi bilen insanlar olmalıyız. Bunu niye mi anlattım? Son zamanlarda çevreme baktığımda belki zaman zaman ben de dahil insanları hep yargılayan ve mutlu olmayı beceremeyen bir çoğunlukla iç içe yaşadığımızı fark ettiğimdendir. Mutlu olmanın yolu gerçekten de yanındakini görmek ve yüceltebilmek, hiçbir menfaat gözetmeden sevebilmek ve takdir edebilmektir. Bunu hak edenlere bile söylemeden geçirdiğimiz ne çok günler, aylar var. Tam da bu noktada Tolstoy’un şiirinden şu dörtlükler geldi aklıma; 
“Her insan mutlu olamaz
Çünkü gereğinden fazla özler dünü
Hak ettiğinden fazla düşünür yarını
Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü” 

***

“Her insan mutlu olamaz
Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları
Hak ettiğinden daha büyük umutlarla bekler hayatına girenleri
Ve asla görmez yanı başındakileri” 
Her gün büyük kaosların yaşandığı, savaşların, ölümlerin ve aykırılıkların olduğu dünyamızda mutluluk ve tevazu yanımızdan geçip gidiyor sessizce. Görmüyoruz. Mutluluğu önce kendimizde sonra herkeste arayıp bulmak dileğiyle kıssadan hisse olsun... 

Yazarın Diğer Yazıları