TFF'nin tespihli başkanı!

Aziz Yıldırım'ın hedefe oturttuğu Yıldırım Demirören aradan 24 saat geçmeden cevap verdi. Malum kendisi de medya patronu ya, bu işi yapacak ekranı bulmakta sıkıntı çekmedi. atv ve a Spor'un ortak yayınında içini döktü. Bilindik lafları tekrarlayıp durdu. Bütün dünya ülkeleri teker teker "video hakem" uygulamasına geçerken "ben karşıyım" diyebildi. Ancak yarım ağızla "Ocak ayında başlayabiliriz" lafını etmeyi unutmadı. Ne olur ne olmazın kapısını açık bıraktı. Nasılsa kararı o vermeyecek.

Basına da gözdağı

Demirören, 6222 sayılı yasanın ağırlaştırılmasını istediğini açıkladı. Hatta buna medya mensuplarının dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Antalya, Eskişehir ve Samsun'daki olaylarda Federasyon'un suçu olmadığını iddia etti. Provokatörlere yıktı.

Fatih Terim'in geliş-gidişlerini izah etmekte zorlandı. Yine kıvır kıvır laflar etti. Arda'yı savunurken, kendi gazetesinin mensubu Bilal Meşe'den hiç bahsetmedi. Fenerbahçe başkanının "Muz kabuğu" örneğini sıkça tekrarladı. Belli ki bu benzetme içine yara.

Sicilyalı başkan

Gelelim diğer önemli konuya. TFF'nin başkanı Yıldırım Demirören'in koluna taktığı tespihi görünce şaşırdım. Pahalı saatini bile gölgede bırakmıştı. Buna benzer bir görüntüyü yıllar önce İtalya'dan hatırlıyorum. Catania kulübünün başkanı benzeşen görüntüyü vermişti. Bu defa da Demirören aynını sergiledi. Sorması ayıp buna neden gerek gördü? Bir Allah'ın kulu çıkıp da "şunu takma" diyemedi mi? Yoksa çok yüksek yerden mi hediye edilmişti?

Son sorum Serkan Korkmaz'a. Niye yanına Erman Toroğlu veya Turgay Demir'i almamıştı. Belli ki, "sorular önceden hazırlanmıştı". Futboldaki yakıştırmayla "al gülüm, ver gülüm" izledik.

...

AZİZ YILDIRIM'A TEBRİKLER: Basketbolda Euro League şampiyonluğundan sonra Ramil Guliyev'in atletizmde Dünya birinciliği gerçekleşti. Bu iki başarıda başta Fenerbahçe kulübü ve başkanı Aziz Yıldırım'ın katkıları inkâr edilemez. Kendisine ülke adına teşekkür ediyorum.

***

Vurun TRT'ye

Türkiye'de en kolay yapılan TRT Spor'a bindirmek. Birkaç gündür bu oluşuma yaylım ateşi var. Saldıranların bazıları bip atarak devlet ekranında koltuk kapma peşinde. Bu kurumu sıkça eleştirenlerden biriyim. Ancak, Mehmet Buğra Şahin'in Spor Koordinatörlüğüne getirildikten sonraki canlılığı inkar etmek haksızlık. Tabii ki arada ufak tefek hatalar olacak. Örneğin Londra'daki Dünya Atletizm Şampiyonası'ndaki gibi. Yayın arızası oluştu. Hem de öyle böyle değil. Monitörde görüntüler kayboldu. Bunun tamamı İngilizlere aitti. Cüneyt Kıran-Güven Göktaş ikilisi tam tabiriyle "beyaz baston"la yayını kurtardılar. Kendi adıma onları kutlamayı görev sayıyorum.

***

Futbol ekonominin önünde

Bloomberg HT ilgi alanımda. Öncelikle Ali Çağatay'ın ekonomik yorumlarını izlerim. Belki de iyi Beşiktaşlı olduğunu bildiğimden otomatiğe bağlanmışımdır. Çağatay, konuğu Belgin Hanım'la, iktisadi konuları irdelerken laf Kartal'a verilen cezalara geldi. Adeta düşüncelerim okundu. Siyah-Beyazlı ekibe, özellikle başkan Fikret Orman'a verilen cezalar kınandı. Bu bölümü dikkatle takip ederken gözüm ekranın eteğindeki bir nota ilişti:

"Migros'un 2. yarı yıl zararı 117.5 TL. oldu. Beklenti ise 106.1 milyon TL. idi."

Sessiz sedasız geçiştirilen bu haber aslında dehşet verici. Her zaman yazdığım bir konuyu tekrarlamak istiyorum. Başta Migros olmak üzere, çok şubeli marketlerin kötü yönetildiği ortada. Üstüne basa basa söylüyorum, gerekli soğuk zincir olmadığından sebze-meyveler çöpe gidiyor. İnsanların bile fire verdiği aylarda sadece bir günde çürüyen şeftali, kayısı ve armutlar atılıyor. Kabaktan patlıcana, fasulyeden domatese durum aynı. Gariban, ekmek almaya para bulamazken israfın bu hale gelmesi üzüntü verici.

Ölçü ne?

İşin diğer tarafı başka problem. Peynir ile süt ürünlerinin etiketlerini görmemek için miyop olmak yetmez. Hatta aralarında 50 metre mesafe olan A-101'de aynı gramajdaki ekmeğin fiyatını örnek verebilirim. Migros'ta 1.25, A-101'de 1.10 lira. İşin çarpıcı yanı bunlar aynı fırının ürünü. Bu neyin mantığı? Diş macunundan tutun, saç şampuanına kadar aynı kurguda.

Migros'ta aylardır tükenmez kalem yok. Herhalde okulların açılışı bekleniyor. Peki Faber Castel aynı grubun, Anadolu Endüstri Holding'in malı değil mi?

Çok şubeli marketlerin kötü gidişine sebep "locadan yönetenler". Bu işler Bodrum ve Göcek'te tekne şube gezdirmekle düzelmez. Bu kafayla yeni patronaj beklenir. Mesela parası çok bir Körfez şeyhi!

Yazarın Diğer Yazıları