Tillerson'un insafına mı kaldık?

Başbakan "A gider B gelir... Türkiye-Amerika ilişkileri kişilere bağlı bir şey değildir" dedi ama "giden" Cumhurbaşkanı'nın daha bir ay önce tercümansız, tutanaksız görüştüğü ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson olunca bu lafları sorgulanmaya muhtaç hale geliyor.

***

Tillerson ile Erdoğan'ın, 15 Şubat 2017'de, Beştepe'de, 3 saat 15 dakika süren görüşmelerinde neler konuştukları "sır"; kimse bilmiyor ama "Beşiktaş nasıl kurtulur(!)"u konuşmadıkları muhakkak!

Acaba diyorum;

Tillerson, ABD adına birtakım sözler vermiş miydi?

ABD adına vaatlerde, taahhütlerde bulunmuş muydu?

Türkiye, sahnede "eeeeeyyyy" çekerken, perde arkasında bu sözler, vaatler her neyse, bunların karşılığında yeni bir pozisyon belirlemeye mi hazırlanıyordu kendine?

Çavuşoğlu'nun ABD'ye ziyaretinin kapsamı, orada sergileyeceği tavrın içeriği, bu görüşme temel alınarak mı belirlenmişti?

***

Eğer böyleyse...

Ve eğer ABD, işine gelmediği noktada -yapmadığı şey değil- yan çizer,  o görüşmede konuşanları inkâr ederse...

O zaman ne olacak?

Görüşmede niye zabıt tutulmadı diye soranlarla, "devlet not tutucu mudur" diye dalga geçen devletlûlerimize arz ederim:

Türkiye neye dayanarak hak, haklılık iddiasında bulunacak?

Tillerson'a mı?

Şahit mi göstereceksiniz eski bakanı?

Bu durumda...

Ultra gizlilikte olduğuna göre sıradan, alelade konuların konuşulmadığını pekala tahmin edebildiğimiz Beştepe zirvesinin bağlayıcılığı eski bakanın insafına mı kaldı?

***

SORU-YORUM

Türkiye'de bütün kabine değişiyor, ABD'deki bir bakanın değişimi kadar Türkiye'nin umurunda olmuyor!

ABD Dışişleri Bakanı'nın görevden alınması ve yerine CIA Direktörü'nün atanması, ABD ile ilişkisi bulunan bütün ülkeleri az/çok, iyi/kötü etkileyecektir; dolayısıyla öyle veya böyle o ülkelerin tamamı bu değişime dikkat kesilebilir, ilgi gösterebilir...

Ve fakat, ABD'deki bakan değişiminin başka bir ülkede -mesela ülkemizde- gündemin birinci maddesi olarak değerlendirilmesi, bir çeşit "bağımlılık" göstergesi değil mi?

Aklımdayken;

Amerikan kamuoyu Türkiye'deki benzer değişikliklerle, misal Ahmet Davutoğlu'nun görevi Mevlüt Çavuşoğlu'na yahut Mevlüt Çavuşoğlu'nun Feridun Sinirlioğlu'na devriyle ne kadar ilgilenmişti? 

***

Şunda bir anlaşalım...

Eyyyyyy ABD'ye ayar konuşmaları yapan ve her bir şeyi herkesten iyi bilen büyüklerimiz!

"Amerika" kıtanın adı ülkenin değil... Eğer Brezilya'yı da, Kanada'yı da, Küba'yı da, Arjantin'i de, Şili'yi de, Meksika'yı da, hatta Grönland'ı da kapsayan coğrafyadan bahsetmiyorsanız "Amerika Birleşik Devletleri" sizin o dediğiniz...

***

Zihni Sinir'e rahmet okuttular

Fıkra gibi... Şaka gibi... Trajikomik ötesi... Asrın kara mizahı...

Acayip bir ülkede yaşıyoruz; her "daha -daha fazla, daha fena, daha absürt....- ne olabilir" dediğimiz anda bir öncekini mumla arar halde buluyoruz kendimizi...

Allah aşkına söyleyin; dünyanın başka neresinde "daha yeşil bir ülke için 23 milyon mektup" gibi bir Zihni Sinir projesine imza atılmıştır?

Cumhuriyet'ti sanırım bir gazete "cuk" oturur başlığı atmıştı:

-23 milyon insanın zekasına hakaret!

Aynen öyle.

Çünkü asgari zekaya sahip her insan evladı sorar herhalde:

23 milyon mektup için -daha bunun zarfı var, afişi var, broşürü var- kaç ağaç  kesildi arkadaş?

Nasıl olacak da yeşili yok ederek ülke yeşillendirilecek...

Hayır yani bir de sosyal medyadan, kamu spotlarına, ulusa seslenişten SMS'e kadar yığınla alternatif mevcutken; bu en masraflı yola başvurmaya ne gerek vardı...

 "Benim iktidarım(!)", makbul matbaacıları ihya edecek başka vesile mi bulamadı!

***

GÜNÜN SÖZÜ

"İdare etmek dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen yanlış olmaya kimse cesaret edemez."

Konfüçyüs

***

Siyaset yan gelip yatma yeri değildir

Türkiye'de her dönemde sandığa gitmeyen seçmenin büyük bölümünün "iktidara muhalif" olduğu ve fakat seçim güvenliğine, sonucun değişeceğine, siyaset kurumuna vs. inanmadığı için oy kullanmadığı bilindiği halde, bu insanları sandığa götürüp sonucu değiştirmek mümkünken "boykot"tan medet ummak nasıl bir siyasi zekasızlıktır?

Ne olacak yani;

Seçmenin yarısı sandığa gitmeyince iktidar "pardon" mu diyecek?

Her türlü hileyi göze almış bir yapı boykota rağmen katılım oranını da yüksek gösterip, ezeli farkla meşru zafer havası yaratamaz mı?

Siyaset boykot edip yan gelip yatmak yeri değildir; zahmet olacak ama oyumuza sahip çıkmak için çalışacaksınız biraz!

Yazarın Diğer Yazıları