Trabzonspor’da arada bir (bozuk saatin günde iki kez de olsa doğru zamanı göstermesi gibi) doğru ve güzel işler olunca, erk sahiplerinin burunları bir karış havaya kalkıyor, ayakları da yerden kesiliyor. Genelde başarısızlıkla dolu ve kötü işler yaşandığında ise, “o sebep oldu, bu yaptı, öteki kaptı” denilerek suçluyu kendi dışında arıyorlar. İnsan olarak suçlu bulunamayınca
ise; “ne yapalım. başa gelen allah’tan” bile denililiyor. Hem de, Cenab-ı allah’ın Kur’an-ı Kerim, nisâ suresi 79. ayette “size gelen her iyilik allah’tandır, başınıza gelen her kötülük de kendinizdendir” diye buyurmasına rağmen..

* * * 

Trabzon’un hali ortada. Sezona 2 galibiyetle başlanınca, bırakın geride kalan 32 haftayı, bir hafta sonrası unutulup “şampiyonluk tamtamları” çalanlar çığ gibi büyüdü. Ama, “çekirge bir
sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde” ifadesinin boşuna denilmediğini gösterircesine Akhisar’dan Avni Aker’de bir puan zor kurtarıldı.

* * *

Kimilerine göre ise kasanın tam takır, gitmesi istenen futbolculara da 8 milyon Euro’yu aşan paranın
ödenecek olması da çırılçıplak masanın üzerine atladı. “Kendinize kulüp bulun” denilen, Soner, Fatih, İshak, Serdar; biraz da yönetimin davranış biçimi nedenin etkisiyle, “bir yere gitmiyoruz.
paramızı alacağız” diye meydan okudular.

* * * 

Onlar meydan okur da, sportif direktör Süleyman Hurma boş durur mu? O da futbolculara daha üst perdeden meydan okudu. “Gitmezseniz futbolu unutun” dercesine. Hurma, bu futbolcuları Trabzonspor’a alanın başkan İbrahim Hacıosmanoğlu olduğunu hiç aklına getirmedi, ya da getirmiyor. Dolayısıyla bu kadar zarara kimin sebep olduğu ile (Hacıosmanoğlu’nun olduğunu hatırlamayarak) hiç ilgilenmiyor. “bunları niye aldın” diye neden sormuyor?

* * * 

Anladığımız odur ki, Trabzon’da saha sonuçları halk arasındaki tabirle “kör topal” idare edecek türde cereyan etse de, kulübün kasası ile o kasadan yan gelip yatarak para alan futbolcuların sebep olduğu, olacağı olumsuzluk yüzünden diğer işleri de iyi gitmeyecektir. Görünen budur. Kanıt ve kılavuz da istemez.