Sadece dedikodulara, söylentilere, iddialara değil, Trabzonspor'un mali defterine, yani resmi kayıtlarına baktığınız zaman bile, "Bu ne biçim bir hesaptır? Bu paralar nasıl böyle çarçur edilmiştir? Bu paralar nelere gitmiştir, nerededirler?" sorularına cevap bulmak gerçekten zor.

Hisse senetleri borsada işlem gördüğü için SPK'nın kontrolünde, kamu yararına dernek olması nedeniyle de devletin denetiminde, milyonlara ait bir sivil toplum örgütü niteliğinde olduğu için de her işi kamunun önündeki Trabzonspor'da maalesef her şey, özellikle de mali konular bunun tam tersi.

5 para etmez adamlara 5 milyon, 3 kuruşluk menajerlerine 3 milyon, kim oldukları belli olmayan aracı ve tefecilerine de hatırı sayılır paraların verildiği resmi kayıtlarda bile var.

Onun için "ya herro, ya merro", daha doğrusu "ya öteye, ya beriye" noktasında yönetimi devir alan Ahmet Ağaoğlu ve ekibinin paralı pullu işleri tartışma götürmeyecek şekilde devlet tarafından geçerliliği kabul edilen bir kuruluşa teslim ederek gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamalıdır.

Bu yapılmadığı takdirde, kimin cebine konduğu belli olmayan Trabzonspor'un paralarının akıbetine gerçeği ortaya çıkarılmaz ise, "son umut" ve "kurtarıcı" beklentisi ile göreve getirilen bugünkü yönetimde dolaylı olarak suça (varsa ise) iştirak etmiş olacaktır.

Olmamalıdır. Hatta Trabzonspor yönetimi, eski alışkanlıkları, müzmin hastalıkları bir kenara koyarak hareket etmelidir. Hiç bir şeyin, hiç bir suçun üstü örtülmemelidir.

Söz konusu suç işleme ve yanlış yapma olduğunda, "eşim, dostum, arkadaşım" diyerek, "her gün yüz yüze bakıyoruz" sayarak ört bas etmenin, ya da ötelemenin hiç kimseye yararı yoktur, aksine zararı çoktur. En büyük zararı da, mali ve itibari olarak adeta yolun sonuna gelmiş olan Trabzonspor görür, görecektir.