Travmatik kahramanlıklar

Mağlubiyetleri, yıkılışları benliğimize yakıştıramayınca, nefis muhasebesi yapmak yerine nedenlerini hep dışımızda aradık. Çünkü Müslüman Türkler yenilmezdi, parçalanmaz ve dağılmazdı. Öyleyse bunu İngilizler planlamış, bütün Avrupa bizi yıkmak için yarışa girmiş, ABD de onlara destek çıkıyordu. Dünya Siyonizmi de bunları destekliyordu. Elbirliğiyle bizi yıkmak için sürekli işbirliği halindeydiler. Üstelik “dahilî ve haricî bedhahlar” her yanımızı kuşatmıştı. İşbirlikçiler her yanımızı sarmıştı.
Masonlar, Rotaryenler, Lionslar, Yahudi lobileri sözüm ona hep aynı güç odaklarına hizmet ediyordu! Jön Türkler ile İttihat ve Terakki bunların kurduğu örgütlenmelerdi. Cumhuriyet kurulduğunda da bunlar yönetimi yeniden ele geçirdiler. Vs. vs.
Özeleştiri yerine kendimizi sözde korumak için travmalar seçtik ve ekstradan hayali zaferler ürettik. Elbette eleştirilerin haklı yönleri vardı. İhanetler, satılmışlıklar, gafletler sözkonusuydu. Ancak bunlar bir savaş dönemi argümanları olarak kalmalıydı. Normal şartlara dönünce daha sağlıklı değerlendirmeler yapmamız gerekiyordu. Biz güçlüyken bu zararlar minimize ediliyor, hatta azınlıkların ve yabancılara verilen imtiyazların bize faydalı dönüşleri oluyordu. Fakat özeleştiri yapmamız, hatalarımızı ve sevaplarımızı ortaya döküp yaşadıklarımızın gerçek sebepleriyle yüzleşmemiz gerekmiyor muydu?
Atalarımıza hakaret etmeden hatalarından ibret alamaz mıydık? “Sultan Abdülaziz cinayete mi kurban gitti yoksa intihar mı etti?” Bırakın tarihçiler cevabını bulsun, bunun üzerinden siyaset kurgulamak bugün neyi değiştirecek?
“Sultan 2. Abdülhamid’e hal’fetvasını ’Bir Arnavut, bir Rum, bir Yahudi ve bir Ermeni’götürmedi mi?” diye soranlar şeyhülislama zorla imzalatılan bu fetvayı merhum Elmalılı Hamdi’nin yazdığını ve büyük şairimiz Mehmet Akif’in de desteklediğini ifade edebilmelidir. Abdülhamid ’Cennetmekân’ ileri görüşlü büyük bir devlet adamıdır evet ama demokrasiyi (meşrutiyeti) bir kez tadanların 30 yıllık tek adam diktasına sessiz kalması mümkün olabilir miydi?
“Vahdettin hain miydi, yoksa kahraman mı?” Ne lüzum var böyle siyasallaştırılan soru ve yorumlara. Yurtdışına sürülen hanedandan bugüne kadar Türkiye’nin ve Atatürk’ün aleyhine tek bir söz söyleyen yoksa, bundan ötesi kimin haddine?
Osmanlı’yı İttihat ve Terakki yıktı, evet ama Kuva-yı Milliye’yi de, Teşkilat-ı Mahsusa’yı da onlar teşkilatlandırmadı mı? Hem Enver, Cemal ve Talat Paşaları katledenler Ermeni çeteciler değil miydi?
Travmalar üret, günah keçisi bul ve bütün sorumluluğu üzerlerine yükle... Oysa herkes kendi zamanının çocuğudur, ergenlik döneminde hata yapabilir. Lanetlenmesi gereken hatada ısrar saplantısıdır, tek adam bencilliğidir, millete güvenmeme ve halkı zorla terbiye etme alışkanlığıdır. Gücün karşısında eğilme, yağcılık, dalkavukluk, dik duramama hastalığıdır. Gençleri birbirine düşürüp, milleti kamplara ayırıp çıkar düzenlerini koruma sapıklığıdır. Savaş lordluğu koltuğuna oturup kanla beslenme, silah kullanarak zenginleşme ilkelliğidir. Maalesef bu hastalıklı hücreler her dönemde tenasühle tekrar türemekte, genleri evrimleşerek post modern dünyada yeniden hortlamaktadır.
Uluslararası güç odakları, art niyetli azınlıklar, dönmeler, falanlar, filanlar vs. devlet adamlarımızı kandırmış, tehditle kullanmış olabilir ama Türkiye’ye en büyük zararı işinin ehli olmayan beceriksiz ve niteliksiz devlet adamı ve siyasetçilerin verdiğini unutmayalım!

Yazarın Diğer Yazıları