TRT'nin iftar menüsünde "yürek" mi vardı?

Bütçesinin hatırı sayılır kısmı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vergilerinden oluşan ve toplumun bütün kesimlerine eşit durmak mecburiyeti olan "devlet televizyonu" TRT'nin ekranı...

***

 "Cumhurbaşkanı Özel Yayını"; ama ilk garabet, konuşan kişinin aynı zamanda 24 Haziran seçimlerinde diğer 5 aday ile birlikte yarışacak bir Cumhurbaşkanı adayı olması... Diğer siyasi partilerle yarışacak olan AKP'nin Genel Başkanı olması... Dolayısıyla, sandığa 30 gün kala, devlet televizyonunda ettiği her kelamın da "siyasi propaganda" niteliği taşıyor olması...

Mevzu buraya kadar ilginizi çekmedi mi? Sıkıcı mı geldi?

E siz de haklısınız;

Bu eşitsizlik, "köpeğin insanı ısırması" gibi haber değerini yitirdi, sıradan ve hatta olağan hale geldi. Afiyetle hazmedildi.

O zaman "eğlenceli" kısma geçelim.

***

TRT, Cumhurbaşkanı'na soru soruyormuş gibi yapmak üzere iki isim seçmiş. Biri TRT World'un Haber Müdürü, saha tecrübesi de olan Fatih Er. Hem kanaldaki pozisyonu, hem haber geçmişi itibarıyla gideri/oluru var.

Öteki...

Görevi resmen "Atatürk ilke ve inkılaplarının kökleşmesine" çalışmak olan TRT'de "Atatürk diktatör"den "Atatürk ateist"e sayısız iftiranın ifade zemini haline gelen "Gündem Ötesi"nin sunucusu...

Bu tercihin sebebi, Pelin hanım kızımızın, yaptığı programlardan "öteki gündem"e, "gerçek üstü" mevzulara, vatandaşın yaşadığından başka paralel boyutlara vs. aşina olması mıdır bilemedim ama sorduğu/soramadığı sorulara bakınca; sanki...

***

Misal...

Erdoğan, yaptıkları şehir hastanelerini anlatıyor. Pelin Hanım kızımız da "Biliyorum" diye tasdik ediyor...

Sonrasında Erdoğan'la diyalogları:

- Hiç gördün mü? Gittin mi?

- Evet, annemin rahatsızlığından dolayı gittim...

- Hangisine?

- Şeyyyyy.... Göztepe'dekine...

- Gitmedi. O şehir hastanesi değil...

- Olmadı mı?

Bir başkası:

- Suikast ihbarını nereden aldınız?

- Benim istihbaratım neresi!

- MİT...

- He he he he....

- Ama dış kaynaklı...

- Ama işte oradan öğreniyor...

- Hımmmmm...

Bunun gibi akla zarar daha neler...

Tuttuğu takımın "ilk 11"ini sayamayan lafta taraftar gibiydi!

Demek ki neymiş?

-İbreti alem olsun- yanlı olmak, taraf olmak için bile belli bir emek sarf etmek gerekiyormuş; yoksa insan kendi kendisini komik duruma düşürebiliyormuş...

***

Bu yazıyı niye yazdığıma gelince...

Bir; Sayın Erdoğan'ı tebrik etmek istedim. Zaman zaman "tahammülsüz" "hoşgörüsüz" diye eleştiriyoruz ama daha ne olsun! Saatlerce bu lakayıtlığa tahammül etti, "peygamber sabrı" varmış meğer kendisinde!

İki; TRT'yi yönetenlere sormak istedim:

Millete saç baş yoldurup akıl ve kalp sağlığıyla oynamakta beis görmediğinize göre kurumunuzun bir görevinin de "Kamuoyunun 'sağlıklı' şekilde oluşmasına yardımcı olmak" olduğunu unutmuş olabilir misiniz?

Üç: O manzaranın sorumlusu her kimse cesaretine/cüretine şapka çıkarmak istedim... Haydi millete "saygısızlığı" umursamıyorsunuz,  "Cumhurbaşkanı'na saygısızlık"tan da mı korkmuyorsunuz?

İftarda "yürek" vardı zahir...

***

Yandaş var adamı vezir eder...

Medyayla başladık; öyle devam edelim.

İzleyen herkes gördü ki AKP'nin Seçim Beyannamesini ilan toplantısı son derece tatsız, tuzsuzdu...

Heyecan yoktu...

Akın akın gelmiş kalabalıklar yoktu...

Hatta tenha bile görünüyordu Ankara Spor Salonu...

Gözü gören herkesin fark edebileceği kadar açık ve ortada olan bu gerçeğe rağmen (bi)haber kanalları "çok coşkulu, çok kalabalık" diye yayın yaptı durdu gün boyu!

Madem minareyi çalacaktınız bari kılıfını hazırlasaydınız; kameralarınızı tribünlere çevirmeden, dar açılarla sadece konuşmacılara odaklansaydınız...

Ne diyelim;

Yandaş var adamı vezir eder...

Yandaş var adamı rezil eder...

***

Tek cümlelik muhalefet

Valla, 16 yıllık iktidardan sonra "bugüne kadar olduğu gibi"den bir adım ileri gidemeyen beyannameye çok bile...

AKP, 360 sayfalık beyannamesinde ekonomiden yolsuzlukla mücadeleye, yerli sanayiden kalkınma projelerine, demokrasiden adalete ne vaat ediyorsa hepsini "bugüne kadar olduğu gibi" yapmayı vaat ediyor...

Bu durumda uzun uzun eleştirmekle vakit kaybetmek yerine "yaptıkları yapacaklarının teminatı" deyip geçsin ve bütün enerjisini "umut" yaymaya harcasın muhalefet bence!

***

SORU-YORUM

Ankara Spor Salonu'ndan yapılan röportajlardan birinde Başdanışmanı bey, "Türkiye'nin, devletin bekasının tecessüm etmiş hali" olarak

tanımladı Erdoğan'ı... Bu durumda "devlet benim" diyen "14. Louis"e benzetilmesinin neyine, niye kızıyorsunuz ki?

Yazarın Diğer Yazıları