Trump iyi de ötekiler kötü mü?

"Her şey DEAŞ için" dediler. Uluslararası koalisyon kurdular. ABD'den AB'ye katkı sağlandı. Taa Avustralya'dan asker dahi taşındı. İncirlik'i NATO Üssü'nden çok fazlasına getirdik. Yetmedi PKK unsurlarına silah verildi. Bunlar sözde "kelle kesenlerle mücadele içindi". Oysa kamufle edilen "Akdeniz'e koridor açma" planıydı.

Anlayacağınız bir sürü yalan dolanın arkasına sığınıp, altımızı oymaya başladılar. Beyaz Saray ayrı, Pentagon başka telden çaldı. Verilen demeçlerin içinden sadece iyiye yorumlanabilecek lafları cımbızladık.

Donald Trump'ı Walt Disney'in şirin Donald Amca'sına benzetme gayretleri de izledik. Erdoğan'ın iki kere sırtına vurdu, bir kere omuzuna yumruk attı diye "bizi seviyor" diyenler çıktı.

YPG/PYD'nin Suriye'deki merkezi Kobani'yi kurtarma bahanesiyle operasyona bile yol verdik. Kürdistan bayraklarıyla gelen peşmergeye kapı açıp, kol kanat olduk. Bugün ABD'nin eğitim verdiklerine ilk kursları biz düzenlemedik mi?

Perde arkasındaki başkan

Yine Amerika'ya dönecek olursak, güney sınırlarımızdaki tüm melaneti organize eden tek kişi var; Brett McGurk. Beyaz Saray'ı yönetenler değişiyor o aynı görevde. PKK/PYD unsurlarına bizzat komuta ediyor. Üstelik elini kolunu sallayarak Türkiye'ye girip-çıkma üstünlüğüne de sahip. Mangalda kül bırakmayanlar "Şuna, Halkbank Genel Müdür Muavini muamelesi çekelim" diyemiyorlar. "Eyyy Amerika" ile yetiniyorlar.

Bu arada bir şehit üç ağır yaralıyla sonuçlanan son saldırıda kullanılan rokete bakın. Dört bin TIR'ın içinden çıkanlardan. Karaborsadan filan alınma değil. Aleni dağıtımdan.

Afrin'le bitmez

Türkiye'yi yönetenler, akıllarını başlarına almak zorunda. Vakit geçirmeksizin 30 bin düşman güç için süratle tedbir alınmalı. Yılanın kafası küçükken ezilmeli. Afrin'e müdahale yetmez. Uzun vadeli de olmaz. Dikkat edin sözde hudut muhafızlarına. İsmi bile Amerikan Ranger'larından birebir kopya. Bir tek hava kuvvetleri olmayacak. Onu da Amerikalılar kapatacak.

Göreve gelişinin birinci yılında kimse bana "Trump iyi adam" dedirtemez. Amerikan yönetiminin en etkili kişisi damattır. Knesset'in en güvendiği adam o. Hani hep söylediğim gibi; "büyük emir kulu".

Bu kadar uyurgezerliğe yeter diyorum. Türkiye-Irak-İran üçgenindeki Rangerler tam organize olmadan bu işi bitirmeliyiz. Afrin operasyonu bunun yanında çekirdek çitlemektir.

***

İkinci Tanrıkulu vakası mı?

Bana helva yemek düşmez ama CHP'nin yeni İstanbul İl Başkanı baş ağrıtmaya başladı. Daha aday olduğu gün yakın çevreme "endişelerimi belirtmiştim". Çünkü vakti zamanındaki demeç ve eylemleriyle "uçsolcu" imajı çizmişti. Eşi de bu konuda farksızdı. Hele "Ermeni tehciri" konusundaki söylemlerini bugün gibi hatırlıyorum.

İşin bir de öbür tarafı var. Bunları yıllardır görmezden gelen yetkililerin şimdi harekete geçmeleri biraz tuhaf değil mi? Canan Kaftancıoğlu iddia edilenleri yeni gerçekleştirmedi ki? Demek ki bazı kimseler için hazır bekletilen dosyalar var. Günü geldiğinde ısıtılıp servise sunuluyor.

Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu'na. Başkan "Mutlaka kazanacağız" dediği megakenti nasıl oluyor da tartışmalı bir isme teslim ediyor? Bence bu Sezgin Tanrıkulu'ndan daha büyük hata. "İftira ya da değil" üzerinde durmayacağım. Sade vatandaşın rahatsız olacağı pek çok soru şimdiden gündeme oturdu.

Havuz Medyası'nın arayıp bulamadığı malzemeyi kendi elleriyle sundular. Özellikle, Ermeni tehciri için kullandığı "büyük acı" lafı Obama'nın söyleyişinden daha fazla yankılanacaktır.

Dilerim, Kemal Kılıçdaroğlu yeterince ders almıştır!

***

Çakma Saba

Kanal D "Şule İle Vitrindekiler"i iki gün üst üste yayınladı. Şule Zeybek'in konuklarını boş verdim. Doğrudan kendisini izledim. Hanımefendinin kıyafeti 1940'ların Fransa plajlarını hatırlattı. Hele kafasına taktığı aksesuara bayıldım. Bugünlerden hiçbir esinti yoktu.

En çok rahatsız olduğum gerekli-gereksiz attığı kahkahalardı. Dişlerini yeni temizletmişti. Ancak, Saba Tümer'i taklidin bu kadarı çok fazla. Belki de hayatımda ilk kez Yiğit Bulut'u tebrik etmek istedim.

Peki bu programı günün güzel bir saatinde yayınlamanın sorumlusu kim? Akrabalık desek çoktan bitti. Burada da ayrılık gerçekleşti.

...

VATANIM SENSİN: Sonuncu şikayeti meslek büyüğüm Ünal Sakman'dan aldım. Ekranların önemli dizilerinden Vatanım Sensin'in fon müziği kulakları tırmalıyor. O kadar yüksek veriliyor ki, konuşmalar duyulmuyor. Aslında bunu halletmenin yolu çok basit. Bir düğmeyi kısacaksınız.

Birileri çıkıp "sorun yaşlı kulaklarda" demesin. Şikayet edenlerin çoğu gençler. Diğer bazı fon müziklerinden şikayetçi Ahmet Yabuloğlu kardeşimi ise yaşlar dışı kabul ediyorum...

Yazarın Diğer Yazıları