Tüm turizm işletmeleri bakanlık belgeli olacakmış!

Bazı şeylerin değiştiğini uzun süre geçtikten sonra görmek veya işitmek de insanı bir nebze sevindiriyor. Yıllardır, Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde olmayan işletmelerle ilgili yazılar yazıp sorumluları uygulamalardaki hatalarla ilgili sürekli uyardım.
Bugün sayısı 400 bini geçen yatak kapasitesinin (daha doğrusu apart-otellerin) bakanlık iznine tabi olmadan yerel yönetimlerin verdiği ruhsatlarla çalıştırılıyor olması büyük sorunlar yaratıyor. Standartları bakanlık tarafından belirlenmeyen, yerel yöneticilerin inisiyatifi doğrultusunda her bölgede farklı mimari ve oda sayısına sahip olan bu işletmeler, Türk turizmine katkı mı sağlıyor, yoksa köstek mi oluyor iyi değerlendirmek gerekiyor.
Şöyle ki; yabancı ülkelerden ülkemize gelen turistler gelirken “seyahat sigortası” yaptırarak geliyorlar ve geldikleri bölgelerin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “turizm bölgesi” ilan edilip edilmediğine dikkat ediyorlar. Bu dikkatin nedeni de, eğer bir bölge “turizm bölgesi” ilan edildiyse bu bölgede turistlerin başına gelebilecek tüm olumsuzlukları Kültür ve Turizm Bakanlığı “üstlenmiş” oluyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bundan sonraki uygulamalarda, “devlet otorite ve ağırlığını hissettirebilmesi” için, tüm turizm bölgelerindeki işletmeleri denetimi altına alıp kendi standartları ile işletilmelerine izin vermesi, Türk turizmi için bir sıçrama noktası olacaktır. Parası olan herkesin her şeyi yapabildiği bir ülke konumundaki ülkemizde, durumun bu kadar denetim dışı olmasının bir sonucu olarak özellikle “hizmet sektörü” olan turizm sektöründe “hizmet kalitesi” her geçen yıl biraz daha düşmeye devam etmektedir.
Hizmet kalitesinin düşüklüğünden şikâyetlerin en aza indirgenip, gelen turist kalitesinin de yükselebilmesi için olmazsa olmazların başında tüm denetimin Kültür ve Turizm Bakanlığı elinde toplanması gelmektedir. Yerel yönetimlerin vermiş olduğu işletme belgeleri ile turizm sektöründe çalışanların genel durumuna baktığımızda, çoğu kendi yöresinden başka bir yöreye gitmemiş, daha doğrusu birkaç günlüğüne bile olsa hayatında hiç “turist olmamış” insanlardan oluşmakta.
Hayatında hiç turist olmamış insanların, turizm işletme sahibi olmasının önünü açıp, iyi derecede, kaliteli ve turistlerin beklediği seviyede hizmet vermelerini ummak büyük bir hayal olur. Dünyanın en büyük sektörü olan hizmet sektörüne yüzlerce milyar dolar para yatırıldığına göre, bu yatırımların kısa, orta ve uzun vadede ülke ekonomisine bir katkı sağlayabilmesi için, “merkezi otoriteye bağlı” bir denetim sisteminin getirilmesi şarttır.
Bu nedenledir ki; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tüm turizm sektöründeki işletmeleri “belgelendirecek” olmasını büyük bir atılım olarak değerlendirmek gerekir. Bundan sonraki süreçte, turizm sektöründeki işletmelerin sınıflandırılması yapılıp, hangi sınıftaki işletmenin standardının ne olması gerektiği “hizmet sektörünün” uluslararası standartları da göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
Yıllarca yerel yönetimler tarafından bir “rant kapısı” olarak kullanılan “işletme ruhsatı verme” yetkisinin de, bankalığın tüm işletmeleri belgelendirmesi sayesinde kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olacak, sektöre zarar verici hizmet kalitesindeki düşüklüklerin doğrudan cezalandırıcısı bakanlık olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları