Turan Hoca ve Önkuzu

Önceki gün Dursun Önkuzu’nun şehit edilişinin 42. yıldönümüydü. Her yıl o gün geldiğinde izlediğim cenaze görüntüleri Türklük adına canını hiçe sayanları bir kez daha gözler önüne seriyordu. Aslında bu görüntüleri, gerçeğin bir yüzünü gözümüze sokarken, öteki yüzünü acımasızca ört bas eden “öyle bir palavra zaman ki” dizisinin senaristlerine izletilmeliydi. Ne yazık ki aynı gün ömrünü Türklüğe ve Türk halklarının birlikteliğine adamış olan Turan Yazgan hocamızın vefat haberiyle sarsıldık. Hiç şüphesiz Türk Dünyası büyük bir dava adamını, tarihine ve geleneklerine bağlı bir bilim insanını ve her anında Türklük ve vatan sevgisiyle tutuşan bir hizmet meşalesini kaybetti. Bilmeyenlerin öğrenmesi, unutanların hatırlaması için Turan Yazgan’ın bazı görüşlerini paylaşmak istiyorum.
“Atatürk bu milleti, İslamiyet esasına göre oluşturmuştur. Bile bile, Hıristiyan fakat Türk asıllı olan insanlarımızı göndermiş, yerlerine Müslümanları getirmiştir. Türklüğü bütünüyle Müslüman olan bu toplumun adı olarak kullanmıştır. Balkanlarda Müslümanların Ne Mutlu Türküm demesi gibi, Türkiye’de de bütün Müslümanların Ne Mutlu Türküm demesi bir millet yaratma arzusunun tabii sonucudur. Türklük bir etnik kimlik değildir. Türkiye’de hangi fert (dili ne olursa olsun) Turan Yazgan’ın sahip olduğu şu hakka sahip değilim diyebilir? Gökdelen dikme hakları mı yoktur, profesör, milletvekili, bakan, cumhurbaşkanı... mı olamazlar?”

 

***

 


“Türkiye, AB için sarf ettiği enerjinin onda birini, Türk Dünyası’nda ‘dilde, fikirde ve işte işbirliğini sağlamak’ için kullansaydı, çok önemli bir stratejik ülke durumuna gelebilirdi. Bu halen “milli” bir iktidarla mümkündür. ABD’nin, AB’nin ve Rusların esas korkusu, Allah’ın Türklere bahşettiği kaynakların, gelecekte yine Türkler tarafından kullanılması ihtimalidir!.. Büyük Orta Doğu Projesi de, AB de bu sebeple Türkiye’ye ve Türk Birliği’ne karşı geliştirilmiş planlardır.” (Kabaklı, 2005)

 

***

 


“Kimler ötekileştirme propagandası yaparak ve propagandayı malum zümrelerin çok yaygın ve etkili desteği ile güçlendirerek Türk milletine mazlum ve itilmiş olduklarını inandırıyorlar? Hainler, bölücüler ve bunları destekleyerek etnik hedeflerine ulaşmak isteyen gruplar, bu propaganda ile Türklerin bazı grupları “ittikleri” ve “ötekileştirdikleri” hususunda oldukça başarılı oldular. Oysa kim kimi “ötekileştiriyor?” Ne yazık ki, asıl  “ötekileştirilenler” Türklerdir.”

 

***

 


Yazgan’ın Türk Dünyasına yönelik çalışmalarının yanı sıra önemli bir iktisatçı ve sosyal güvenlik uzmanı olduğunu hatırlatmak gerekir. Yazgan’ın Türkiye’de sosyal güvenlikle ilgili ilk akademik çalışmaları gerçekleştirmiş olması ve 1969 yılında devlete sunduğu raporla milli sosyal güvenlik sisteminin kurulmasına öncülük etmesi unutulmamalıdır. Yazgan konuya ilişkin raporunda “Türkiye’de devlet dediğimiz zaman, bunun anlamı güçtür, kuvvettir ve bir babalıktır, İnsanlara eşit davranan, herkesi bir ve evladı gibi gören bir babalıktır” demektedir. Yine bu kapsamda çokça tartışılan devlet yardımları hakkında da o tarihlerde görüşler ortaya koymaktadır. “İnsanları ihtiyaçlarının esiri olmaktan kurtarmayı amaçlayan bir sistemin içinde yardım alanın ‘minnet duyma’ hissine bağlı yeni bir bağımlılık yaratması söz konusu olamaz” şeklindeki görüşü konuyla ilgili popüler tartışmalara ışık tutmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle Turan Yazgan hocamıza Allah’tan rahmet, Türk Dünyasına başsağlığı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları