Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Turgay BEŞYILDIZ
Turgay BEŞYILDIZ

Futbolun terzisi Ahmet Armutçu

Turgay Beşyıldız / YENİÇAĞ

     Bir dönem Trabzon’un amatör futbol dünyasında önemli bir isimdi.
     Trabzon futbolunun gelişiminde, büyümesinde çorbaya tuz atıp katkı verenlerden biridir.
     Ev hanımı olan Zülfiye ile Trabzon’un Bat Pazarı terzilerinden Hüseyin’in beş evladından biriydi.
     1935 yılının karlı bir şubat ayında Trabzon’un Bahçecik Mahallesi’nde, eski adıyla Kindinar’da dünyaya geldi. Biri kız, beş kardeşten biriydi. Kız kardeşi Naide, vefat eden kardeşleri Alaattin ve Temel’in yanı sıra, kardeşi Mehmet’te kendi gibi bir ara kısa bir süreliğine amatör futbolun içerisindeydi.
      Antalyaspor’un yıllarca kalesini korumuş, Antalyaspor’un eski kalecilerinden Adnan Karahan’ın kayınpederi, yine aynı takımın(Antalyaspor) bir dönem yıllarca formasını giyen, şimdilerin teknik adamı Bülent Demirkanlı’nın da dayısı olur aynı zamanda.
      Kindinar’a çıkan rampanın sağında kalan, Gazipaşa İlkokulu mezunu olan; hikayemizin başrol oyuncusu: Ahmet Armutçuoğlu’nu evinde ziyaret ettik. Trabzon Emniyet Müdürlüğü binasının tam karşısındaki mezarlığın, sol tarafındaki ara yolun girişindeki evde, oğlunun yanında kalan ve torunlarıyla günlerini yad eden Armutçuoğlu, artık sokağa çıkacak durumda değil.
     Gelen eski dostlarını, ziyaretçilerini, oğlunun evinde gelini, oğlu İsmail ve torunları ile oturduğu  yerde karşılayan, kulakları da artık neredeyse duymamaya başlayan Armutçuoğlu Hocamız, hoş geldiniz, hoş bulduk muhabbetinden sonra daha soru bile sormadan ilk paragrafı yüzüme yapıştırdı! 
‘’ Askerliğimi; 1957 yılında İstanbul Yatsıveren’de yaptım. Şimdiki gibi öyle 6 ay falan da değil haaa.  24 ay piyade olarak yaptım. İlkokul mezunu olduğum için o zaman diplomamız değerliydi tabi, Alay karargahının yazıcısıydım. Askerlik ve öncesinde Yeşilspor’da 7 yıl futbol oynadım.’’ 
                                                                 *
     Çarşı Mahallesi’nde tarihi çifte hamamın yanında babasının terzihanesi vardı. Orada önce terzi çırağı olarak babasının yanında çalışmaya başladı. Futbola bulaşmadan iğne ile ipliğe, kumaşı dikerken parmağının ucuna taktığı yüksüğe bulaştı!
     2023 yılında 88 yaşına basan Ahmet Armutçuoğlu’nun terzi babası genç bir yaşta 57 yaşında, annesi 70 yaşında iken hayata gözlerini yummuş. Ahmet Hoca eşi Müzeyyen Hanımı ise 83 yaşında 3 yıl önce kaybetmiş.
      İki yetişkin evladı var İsmail ile Selma. İki kız, iki erkek dörtte torun sahibi. Antrenörleri artık o, torunları da futbolcuları. Dede aşağıya, Dede yukarıya!
     Antrenörlüğe çok genç yaşta başladı. Baktı ki futbolu iyi oynayamıyorum o zaman ‘’oynatayım’’ dedi. 1959 yılında vatani görevinden döndü. Trabzon Amatör Futbolunda 2 nci kümede olan İdmangücü’nü şampiyon yapıp, 1 nci kümeye çıkardı. 
     Dönemin çok kısıtlı imkanlarına rağmen, Trabzon ve Türk futbolunda amatör başarıları hep alkış aldı. Hep mütevaziliği ve onurlu bir yaşamı seçti. Yavuz Selim Sahası gençliğimizi çalmadan! O, söz konusu sahanın en önemli müdavimlerindendi, hatta bekçilerindendi!
      İdmangücü’den sonra ise çıtayı yükselterek Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu yaptığı Trabzon Gençlerbirliği’nin başındaydı. En önemli başarısını kırmızı siyahlılarda yakaladı. Genelde Arafilboyu Mahallesi’nin takımı gibi görünen Gençlerbirliği futbol takımının başında iken, o takımdan bir çok oyuncu profesyonel futbola adım atanlardan oldu.
     Trabzonspor’un Anadolu ihtilalini gerçekleştirmesinde payı yoktur desek yalan olur. Trabzon Amatör Küme’de Gençlerbirliği’nin başına geçtiği ilk yıl bir puanla şampiyonluğu kaybeden Ahmet Hoca, ikinci yılında 1971-72 sezonunda önce Trabzon Şampiyonu, ardından Türkiye Amatör Futbol Şampiyonluğuna imza atmıştı.  
     Bu takımından; İlyas Akçay, Bekir Barçın, İhsan Sakaloğlu, Aziz Öğütcan, Rahmetli Bülent Kantarcı gibi  isimleri Trabzonspor’a kazandırmış, Volkan Canalioğlu’nu Erzurumspor’a, Kenan Lermi’yi Sebatspor’a, Sefer Uzun’u Sebatspor, İstanbulspor gibi takımlara, Cengiz Bali ve rahmetli Muharrem Demirkaya’yı Sebatspor’a, Ömer Uzun, Cengiz Sert, Rahmetli Hikmet Sert’i de amatör futbolun enlerine kazandırmıştı.
     Sezon başında o günün parasıyla az bir değeri olan bir milyon lira aldığı Gençlerbirliği Kulübü’nden, Türkiye şampiyonluğu yaşandıktan sonra şampiyonluk primi alamamıştı. Ne kendisi ne de futbolcular. O günün ekonomik şartları maalesef öyleydi. Parasız, pulsuz gönüllü kahramanlar!
     Bir süre sonra Trabzon PTT ve Ormanspor’u da çalıştıran Armutçuoğlu, onları da 2. Futbol Amatör Küme’den 1 nci kümeye çıkarmıştı. Bir ara İdmanocağı’nda da görev yapan Armutçuoğlu, 1975-76 Sezonunda; İdmangücü camiasının önemli isimlerinden Zeki Erkuloğlu’nun ısrarlı isteğiyle, 2. Amatör Kümeye düşmüş olan İdmangücü’ne yeniden dönmüş ve yeşil beyazlıları şampiyon yaparak, tekrar 1 nci kümeye çıkarmıştı.
                                                                           *
    Konya’da düzenlenen Üniversiteler Arası Futbol Şampiyonluğu finallerinde de Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ile kupayı havaya kaldırmış, futbolcularının omuzlarında sahada tur atmıştı.
    Damadı Adnan Karahan’a ait evde oturan, gelen ziyaretçilerini karşılayan, onlarla eski anılarını yeniden yaşayan Armutçuoğlu, Beşiktaş JK’nın teknik direktörü Şenol Güneş’i de o yıllarda  Erdoğduspor’un  kalecisi iken amatör karmaya seçtiğini belirterek, kısa bir anısını anlattı .
‘’ Şenol, o yıllarda kalabalık çok fakir bir ailenin çocuğuydu. Bir gün bir deplasman gidiyoruz ya da dönüyoruz tam hatırlamıyorum. Bir yerde mola verdik. Oturduk, herkes cebinden bir şeyler alıp yemeye, atıştırmaya başladı. Baktım sadece Şenol otobüste oturuyor, aşağıya inmemiş. Anladım tabi, dedim etrafımdakilere ki ’nedir bunun durumu hayırdır.’ dedim. 
     Arkadaşları dedi ki: ‘Hocam Şenol’un montu yok,  mont alacak. Para biriktiriyor. O yüzden harcama yapmak istemiyor. ’O anda beynimden vurulmuşa döndüm. Mont alacak diye o kadar yolu aç mı gidecek? Bıraktım elimdekileri çıktım otobüsün içine; Şenol’a seslendim:aşağıya yanıma gel dedim. Geldi, otur masaya dedim. Beraber yedik. Onla gurur duyarım. Allah yolunu açık etsin.’’
      Ayrıca dedi Armutçuoğlu:’’ Türkiye Kupası maçlarını oynarken, Beykoz ile oynamak için İstanbul’a gitmiştik. Şampiyon olduğumuz için diğer amatör kulüplerden de en fazla üç oyuncu  takviyesi alma hakkımız vardı. O zaman öyle bir statü geçerliydi. Aldığımız üç oyuncudan biri kaleci Şenol Güneş olmuştu o maçta.’’ diyerek, sözlerine ekleme yaptı.
      O kadar maç stresine dayanılır mı? Tabi, dayanılmaz! Ahmet Armutçuoğlu 1990 yılında Antalya’da By Pass oldu. Üç damarı değişti. Trabzon’da mideden ameliyat oldu. Mideyi aldılar. Yemek borusunun yarısı alındı. Ama ailesi ona kemoterapi aldırmadı, işe de yaradı hani! İyi bakıldı, iyi bakılmaya da devam ediyor. 
     Aradan yıllar geçti, 90 yaşına merdiven dayadı. Şimdilik maşallahı var yazabilirim.
    Ben konuştukça Ahmet Hoca açılmaya başladı, o ara demli çaylar geldi. Oturduğu koltukta arkaya doğru yaslandı, devam etti’’ Şampiyonluğu bir puanla kaçırdığımız sene, Yolspor’la oynuyoruz. Yolspor’da iyi takım o zaman. Maçı kazanırsak şampiyon olacağız. Şampiyonluğu tek puan farkla kaçırdığımız yıl. Oyunun 90 dakikalık süresi nerdeyse bitmiş. Top rahmetli Hikmet sert’in ayağına geldi, kenardan bağırdım: topu dışarı vur vakit geçsin. O, vurmadı topu oyuna soktu. Sen misin topu oyuna sokan? Yolspor’da Bomba Nazım vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Samsunspor’a gitmişti. Topu kaptı ortaladı, Kömür İlyas kafayla Hacı Kakışım’ın önüne indirdi. ( Nam-ı diğer Kürt Hacı) Hacı, çok sert vurdu. Top önce bizim üst direğin içine sonra yere vurdu. Hava sisli yer çamurdu. Top içerimi vurdu, dışarımı vurdu? Anlayamadık tabi. Şimdiki gibi teknik imkanlar yok o zaman. Orta hakem orta noktayı göstererek golü verdi. Maç bitti, şampiyonluk bağıra bağıra gitti.’’
                                                                   *
     Antrenörlük döneminin o günkü şartlarına da değinen Ahmet Hoca’nın soyadı Armutçuoğlu olmasına rağmen, soyadı uzun olduğu için, soyadı hep kamuoyunda Armutçu olarak seslendirildi. Armutçu olarak da kaldı. ‘’Antrenörlük yıllarımızda sıkıntılı yıllarımız oldu tabi. Ama en rahat antrenörlüğümü İdmangücü’nde yaptım. Soyunma odasında takımı sayardım, taktiği verirdim, gider kulübeye bacak bacak üstüne atarak müsabakayı izlerdim. İyi maçlar çıkarırdık o takımla.’’ diyen Armutçu’ya,  ‘Doncu Ahmet’ lakabının nereden geldiğini sorduğumuzda da şunları aktardı. ‘’ Benim asıl mesleğim terziydi, biliyorsun. Boş vakitlerimizde dükkana gider futbolcu şortları dikerdim takımlara. Antrenörlükten doğru dürüst öyle kayda değer çok bir para kazanamadım ama o yüzden terziliğe daha ağırlık verirdim. Asıl mesleğim oydu benim . Trabzon’daki amatör kulüplerin yan sıra, Beşiktaş takımına ve Ordu Milli Takımı’na da maç şortları dikmiştim. O ara kaldı adımız ‘Doncu Ahmet’ Çok Ahmet vardı. Hangi Ahmet diyince, ya Armutçu derlerdi ya Doncu Ahmet. Lakap oradan geliyor yani.’’
     Bu arada bir yanına gelen torunlarına da sevgisini göstermeyi ihmal etmeyen Armutçu Hocamızı daha fazla yormamak için yanından ayrılmadan, Trabzonspor kulübüyle antrenörlük konusunda hiç dirsek temasın olmadı mı diye sorunca, ‘İyi ki sordun anlatayım.’dedi. 
      ‘’Bir ilkti. Türkiye şampiyonu olup Trabzon’a döndükten sonra, Özkan Sümer beni Trabzonspor’un o zaman Ziya Bey Sahası’ndaki Kulübe çağırdı. Altyapının kurulma çalışmaları başlanmıştı Trabzonspor’da. Özkan Hoca’da yetkili olarak ilk altyapının başına getirilmişti. Yıl 1972, gittim görüştüm. Bana 750 lira aylık güzel bir maaş teklif etti görev almam için, el sıkıştık anlaştık. İlk kez Trabzonspor’da göreve başlayacaktım. Sonra haber geldi. İdare heyeti beni kabul etmemiş. Neden kabul etmediler onu bilmiyorum. Demek ki Trabzonspor’da çalışmak nasip değilmiş, bana nasip olmadı.’’
       Ahmet Hoca’yı yaşına ve geçirdiği ameliyatlara rağmen iyi gördüm. Yaşı kadar dolu yaşamış ve yaşıyor. ‘Gabo’ lakabıyla bilinen Nobel Edebiyat ödüllü Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez derki; Gerçek üzüntü ne zaman başlar biliyor musun? Yaşın kadar yaşamadığını anladığın an. ’’ Bana göre; Ahmet Armutçu yaşı kadar dolu dolu yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. 
      ‘Allah sağlıklı ömür versin.’ demekte, sanırım bize, size düşer.

Yazarın Diğer Yazıları