Turizm Bakanlığı'nın gelir hesaplamaları (II)

Kültür ve Turizm Bakanlığı “sezonluk bakanlık” nitelemelerinden kurtulmak istiyor ve gerçek anlamda turizm gelirlerinin kayıt altına alınmasını istiyor ise, aşağıda gözden kaçırılan noktalara el atmalıdır. Bu uygulamaların başlaması ile birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ülke ekonomisine gerçek anlamda katkısı ortaya çıkacak, “icracı diğer” bakanlıklar tarafından pek dikkate alınmayan turizme bir anda değişik bir gözle bakılmaya başlanacaktır.
Bakış açısının değişmesi için aşağıdaki noktaların tekrar gözden geçirilmesi ve en kısa sürede de uygulama alanlarının genişletilmesi gerekmektedir.
* Tüm kayıtlı veya kayıtsız konaklama tesisleri ile tur operatörleri arasında yapılan konaklama anlaşmalarının 3 nüsha olması şartı getirilmeli, birisi kiralayana, diğeri kiracıya, en son nüsha da Maliye’ye verilmelidir.
* Yabancı tur operatörleri konaklama anlaşmaları yaptıkları zaman, eğer oda fiyatlarını çok düşük aldılar ise, konaklama tesisinin düz bir kağıdın başlığına yabancı dilde “fatura” yazıp hizmet açıklamasını yaptıktan sonra şirket kaşesi ile kaşeleyip, imzalayıp yabancı tur operatörüne vermesi yeterli sayılıyor.
* Yabancı tur operatörü kendi giderlerini belgelemek için bu evrakı kullanır iken, Türkiye Cumhuriyeti Maliyesi’nin bu alış-verişten hiçbir haberi olmuyor.
* Yukarıda bahsettiğim 3 nüshalı anlaşmaların matbu olarak Maliye Bakanlığı tarafından bir forma oturtulup, turizm sektöründeki tüm işletmelerde bu formların kullanılması zorunluluğu getirilmelidir.
* Elektronik ortamda yapılan ticaretin boyutları sürekli değişir iken, özellikle internet aracılığı ile verilen hizmetlerin çeşitliliği günden güne artmakta, ama sanal olarak yapılan bu ticaretin kaydı hiçbir yerde tutulmamaktadır.
* İnternet, insanların alacakları hizmetlere daha kolay ulaşmalarını sağlamakla birlikte, zaten kayıtsızlıkta en başta gelen turizm sektörünün daha da kayıt dışına kaymasına olanak sağlamaktadır.
* Mali anlamda kontrol sadece karadaki tesisleri değil deniz üzerindeki işletmeleri de denetleyebilecek bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bu noktada Maliye müfettişlerinin kısa süreli turizm sektörü ile ilgili eğitim programlarına katılmaları sağlanmalıdır.
* “Mavi Yolculuk” turizm alanında başlı başına bir sektör olup hemen hiç kimsenin üzerinde durmadığı bir daldır. Ama sezonda bir Mavi Yolculuk teknesinin günlük kirasının 500 ila 2.500 Avro arasında değiştiğini düşündüğünüzde, ne oranda paranın kayıt dışı olarak kazanıldığını hesaplayabilirsiniz.
* Bu denetimler başladığında birileri hemen Maliye’nin aleyhine yazılar yazmaya başlayacaktır ama önemli değil. Bu ülkenin doğasını, güneşini, denizini, plajını pazarlayanlar daha fazla vergi vermek zorundalar. Eğer vermiyorlar ise o zaman özel işletmeciliği bırakacaklar, nasıl kâr etmiyor diye devlete ait KİT’ler özelleştirildi ise bu özel işletmeler de özelleştirilebilir.
* Bütün seyahat acentelerinin kullandıkları tur rezervasyon biletlerinin Maliye logolu olması zorunluluğu getirilmelidir ki, haksız rekabetin önüne geçilsin. Tur gelirlerini kayıt dışılıktan kurtarmanın yolu buradan geçiyor.
Yukarıda bahsettiğim önerilerin yarısını bile 2010’dar itibaren uygulamaya geçirseniz “turizm gelirlerinde” büyük bir artış gözlenecektir.

Yazarın Diğer Yazıları