Turizm gelir hesaplamaları üzerine - 2

Dünyada bilişim teknolojilerinin her geçen gün biraz daha gelişmesi ve üniversitelerin yeni gözde bölümleri arasında yerini hızla alan  “yazılım mühendisliği” sayesinde ülkemizde de son yıllarda  “bilgisayar programı yazıcılığı”  alanında yetenekli insanlar güzel çalışmalar yapmaya başladılar. Su ve elektrik sayaçlarının okunmasından, hastane ve belediye gibi kamu kurum ve kuruluşlarında artık her şeyin bilgisayar ortamında yapılıyor olması, hep  “yazılım mühendislerinin” hazırlamış oldukları ve ciddi bir çalışmayı gerektiren uğraşlardan sonra devletin ve halkın kullanımına sunuluyor.
Teknoloji halkın yararına kullanıldığı sürece de “refah düzeyinin” artmasına en büyük katkıyı sağlayan araçların başında geliyor. Özellikle 2003 yılından sonra devlet kuruluşlarının da bilişim teknolojilerine önem vermesi ve neredeyse tüm bilgileri  “klasik kayıt sisteminden” çıkarıp  “dijital ortama aktarması”  ile birlikte, bazı işler eskisine göre çok daha hızlı olmaya başladı.
Ama burada özellikle devletin tüm bilgilerinin dijital ortamda olmasının aslında çok güvenli olmadığı, devlete ait bilgilerin “bilişim korsanları” tarafından ele geçirilmesi ile birlikte kafalarda büyük soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu. Çünkü artık tüm bilgilerimiz devletin arşiv dosyalarında değil, dijital ortamda idi. Dolayısı ile internet bağlantısı kullanılarak yapılan tüm işlemler, bu sistemin yerli “yazılım mühendisleri” tarafından yazılan programlar olmadığında kolaylıkla yazılım programının satın alındığı ülke veya başkaları tarafından ele geçirilebilirdi. 
Bu gelişmeler olurken, aynı oranda devletin  “vergi gelirlerinin de” artması haklı olarak en büyük beklentilerimiz arasında idi. Fakat, devletin kurumları arasındaki  “bilişim tabanlı entegrasyon sorunu” klasik dönem mantığını devam ettiğini gösterdi. Çünkü, Emniyet kendi ihtiyacına göre bir yazılım programı kullanırken, Maliye kendi ihtiyacına göre bir yazılım programı kullanıyordu. Bundan daha doğal ne olabilir ki? diye sorabilirsiniz, ama bütün işte aslında burada düğümleniyor.
Turizm sektöründe bugün güvenlik nedeni ile konaklama tesislerinde konaklayan tüm yerli ve yabancı müşterilerin pasaport ve kimlik bilgilerinin bağlı oldukları emniyet birimine her akşam kullandıkları bilişim programını kullanarak elektronik posta ile göndermeleri gerekiyor. İlçeler de emniyete, beldelerde de jandarmaya bu bilgiler her akşam gönderiliyor. Kimin nerede kiminle kaldığı bilgisi devletin güvenlik birimleri tarafından merak edilirken, her nedense Maliye Bakanlığımız emniyet ve jandarmanın bu programına bir entegrasyon sağlayıp, kendi sorması gereken hangi konaklama tesisinde kaç kişi kalmış? Sorusunu sorup, konaklama tesisi sahiplerini vergisel anlamada bir türlü denetim altına almıyor. Vergisini almadığınız bir sektörde gelirlerin “arttığından”  bahsetmeniz ne kadar inandırıcı olabilir ki?

Yazarın Diğer Yazıları