Turizm on iki aya nasıl yayılacak?

Şu hali ile bakıldığında ülkemizde on iki ay boyunca turizm faaliyetlerinin yapıldığı üç bölgeden bahsedilebilir. Antalya, İstanbul ve kültür turlarının en az üç gün geçirdikleri Kapadokya (Ürgüp, Göreme, Avanos, Nevşehir) bölgeleri. Ama asıl yoğunluğun yaşandığı bölge yine Antalya.
Bu bölgeler arasında iki tane uluslar arası havaalanına sahip olan tek ilimiz ise Muğla. Milas-Bodrum ve Dalaman Havaalanları yazın çok yoğun şekilde turistlerin giriş yaptığı bölgeler olmalarına rağmen, kışın neredeyse yok denecek oranda bir hareketsizlik var. İstanbul’dan yapılan direkt uçuşlar da olmasa, sanıyorum havaalanı pisti kedi ve köpeklerin oyun alanı olacak.
Devlet edenlerimiz, bu kadar milyar dolarlar yatırım yaparak işletmelerin hizmetine sunduğu havaalanları eğer altı ay çalışıp diğer altı ayda boş kalıyorsa ciddi anlamda bir araştırma ve sorgulama içerisine girmelidir. Çünkü vatandaşlarımızın verdiği vergilerle bu havaalanları yapıldı ve özel işletmelere devredildi. Özel işletmelere devredilme gerekçeleri arasında en başta ise “kârlı olarak işletilecekleri görüşü” vardı.
Görülen o ki, devlet mallarının özel işletmelere devredilmesi ile çalışanların giydikleri kıyafetlerin haricinde değişen hiçbir şey olmadı. Devlet bu özel işletmelerin sağladıkları istihdam oranlarını kontrol bile etmedi. Daha önce devletin kasasına giren otopark ve yer hizmetleri ücretleri özel işletmelerin cebine girmeye başladı.
Milas-Bodrum ve Dalaman Havaalanları kış aylarında yerli veya yabancı turistlere hizmet veremiyorsa, burada öncelikli olarak havaalanlarını işletenlerle, yoğun olarak konaklama tesislerinin bulunduğu bölgelerin denetim altına alınıp sorgulanmaları gerekmektedir.
Yabancı yatırımcıların önünü açmak ve ülkeye daha fazla döviz girdisi sağlamak amacı ile hazine arazilerinin üzerlerine 20 ilâ 49 yıllığına tatil köylerinin yapılması, kısa süreli bir istihdam ortamı yaratırken, uzun vadede ciddi sorunları da beraberinde getirdi. Mesela Alman tur operatörlerine ait bir tatil köyüne konaklama sözleşmesi yapmak için gittiğinizde, eğer getireceğiniz turist Almanya’dan geliyorsa, “Kusura bakmayın eğer Alman müşteri getirecekseniz tesisimizde size yer veremeyiz” denilmektedir. Eğer bir İngiliz tur operatörüne ait tatil köyüne giderseniz bu kez de “Eğer İngiliz müşteri getirecekseniz size yer veremeyiz” denilmektedir.
Buradan hükümet edenlere sesleniyorum, turizm sektörüne daha fazla döviz girdisi sağlansın, daha fazla insana iş imkânları oluşsun diye, kullanım hakkını neredeyse yarım asır yabancı tur operatörlerine verdiniz. Ama yukarıda da açıkladığım gibi, Alman tur operatörüne ait tatil köyüne başka bir Alman acentenin müşteri getirmesi mümkün değil. O zaman devlet kendi eli ile “tekelcilik yaratmış olmuyor mu?”
Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu konuların üzerine ciddi şekilde eğilmeli ve yabancı tur operatörlerine ait olan ve yıl boyunca çalıştırılmayan tatil köylerinin kullanım haklarını geri almalıdır. Buna da Muğla ili Ortaca ilçesine bağlı Sarıgerme köyü sınırları içerisindeki tatil köylerinden başladığı zaman ne demek istediğim iyice anlaşılacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları