Turizm sektöründe batma sinyalleri

İngiltere de yapılan bazı araştırmalar turizm sektöründe faaliyet gösteren orta ölçekli turizm şirketlerinin ciddi finansal sorunlar yaşadıklarını ve yılsonu itibari ile birçok firmanın el değiştirmesinin veya birleşmeye gitmesinin beklendiğini belirtiyorlar.
Ülkeye sağladığı girdiler göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa ülkelerinde “tur operatörleri” ciddi bir yer tutar iken, ülkemizde hâlâ böyle bir konunun gündeme bile alınmaması aslında ülke turizmimize katkı sağlayan yerli sermayenin etkisinin ne kadar az olduğunu göstermekte. Turizm sektöründe sürekli operatörlerin ön plana çıkmasının nedeni, bu sektörün en önemli ayağını oluşturmasından kaynaklanmaktadır.

THY’ye düşen görev
Avrupalı tur operatörlerinin çalışma yöntemleri incelendiğinde ilk göze çarpan konu, “havayolu taşımacılığına verdikleri önemdir”. Bünyesinde 10-15 orta boy yolcu uçağı bulunduran bu firmalar, turizme yön vermekte, istediği zaman krizleri bahane etmekte, yapay krizler yaratmakta, ülkemizin Ulaştırma Bakanlığı ile masaya oturabilmekteler.  Daha öncelerde de bahsettiğim bir konu, THY’nin bünyesinde bulunan uçakların daha verimli şekilde kullanılabilmesinin önünü açıcı siyasetin egemen kılınmasıdır. THY, Türk Turizminin ivme kazanmasına katkı sağlayabilecek kurumların en başında gelmektedir. Dünyanın sayılı havayolları arasında bulunan THY, getirisi olmayan tarifeli uçuşları yeniden gözden geçirip, özellikle  “yaz sezonunda”  charter denen ucuz tarifeli uçuş siyasetini benimsemelidir. Ülke turizminin önünü açmak ve Avrupalı tur operatörlerinin hegemonyasından kurtarmak için gerekli olan 20 adet uçak ucuz tarifeli seferlerde kullanılmaya başladığı anda Türk Turizminin kaderini belirleme hakkı Türkiye’ye geçecektir.

TÜRSAB ne yapmalı?
Ankara’daki TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) merkez binasının İstanbul’a taşınması ile birlikte, daha önceden daha etkin sektör denetlemesi yapan kurum şu sıralar  “revize edilmiş” bir kurum görüntüsü vermekte. Oysaki 2007’de yapılan son yasal değişikliklerle TÜRSAB’ın yetkileri daha da artırılmıştı. Demek ki, yetki kullanılmadıktan sonra Birliklerin varlıkları bir anlam ifade etmiyor.  
Son dönemlerde “açılım çalışmalarına” ve dolayısı ile yasalardaki değişikliklere hız veren Hükümet’e önerim. TÜRSAB yönetim kuruluna dışarıdan üye ataması yapabilmenin önünü açıcı yasal düzenlemeler yapması yönünde olacaktır. Bu üyeler de Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan olmalıdır.
Yapısal olarak TÜRSAB’ın yönetim şemasındaki bu değişiklikle, Seyahat Acenteleri Birliğinin çalışmaları daha verimli hale gelecek, yapılacak değişiklikler Bakanlık temsilcilerinin de olurları ile daha kısa sürede yapılabilecektir.
Hükümet edenlerin “açılım sürecinde” gözden kaçırmamaları gereken asıl konu, devlet kurumlarının yapısı ile çok fazla uğraşmak yerine, Birliklerin yapılarını daha demokratik hale getirecek değişikliklerle bir anlam kazanacaktır.
 TÜRSAB Merkezi turizmin en yoğun olarak görüldüğü Antalya İl’imize alınarak işe başlanabilir. Antalya’dan turizmin ikinci en yoğun bölgesi Ege’ye de Birlik daha kolay müdahale edip çözüm üretebilecektir.

Yazarın Diğer Yazıları