Turizm taşıma araçlarında denetim

Turizm sektörünü doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren her konuda gördüğüm eksiklikleri dile getirmem, her zaman yetkililerin hoşuna gitmiyor. Zaten eksik olan noktaların gündeme getirilmesinde amaç birilerini üzmemek olmuş olsa idi,  “eleştiri” diye bir kavram kullanılıyor olmaz, yürürlükteki tüm uygulamalar doğru kabul edilir ve yanlış da olsa uygulama devam ederdi.
Ama vatandaş olarak üzerime düşen görev, kişi ve kurumların kendilerine yönelik bir eleştiri yapmaktan ziyade, alan çalışması ve geniş katılımlar sağlanmadan yapılan düzenlemelerin, uygulamalarda sıkıntı yaratacak ve devletimizi zarara uğratacak şekilde sonuç yarattığını gördüğümde bunu hemen dile getirmektir. Kendimi “turizm konusunda yeterince deneyimli gördüğüm”  için ve birebir sektörün içinde olduğumdan yaptığım uyarılar, etraflıca ve gözleme dayalı olarak yaptığım uyarılardır.
Ulaştırma Bakanlığı’nın turist taşıma araçlarında olmasını zorunlu kıldığı “D2 yetki belgesi” ile ilgili yazdığım yazılar sanıyorum yanlış anlaşılmalara neden olmuş. Yazdıklarımdan sanki “Ulaştırma Bakanlığı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetki sınırlarına müdahale ediyor” yorumu çıkmış. Bu yorumun çıkmasında da “araç denetimleri sırasında sadece D2 yetki belgesinin sorulduğunu yazmam” etkili olmuş.
Bu yazı ile Ulaştırma Bakanlığını itham etme gibi bir düşünce içerisinde olmadım, ön plana çıkarmaya çalıştığım konu, değişik kurum ve kuruluşlarca yapılan denetimler sırasında sorgulanan belgelerin hep kendi konuları ile ilgili belgeler olması idi. Oysa ki, denetime tabi tutulan bir turist taşıma aracında sorgulanan belgeler tek başlarına bir anlam ifade etmemektedir. Şöyle ki, Ulaştırma Bakanlığı denetimleri sırasında araçların sadece “yetki belgeleri” sorgulanıyor ama 
-  TÜRSAB plakası 
-  O yıla ait bandrol  
- Taşımacılık Sözleşmesi
- Araç Kira Sözleşmesi 
- Tur Listesi 
- Acente Araç Görev Emri 
- Vergi Levhası 
- Tur Programı 
- Rehberlik Kokartı 
- İkamet Tezkeresi vb. evraklar sorgulanmıyorsa, bu denetimlerin amacına ulaşması büyük bir hayaldir.
Turizm sektörü ile doğrudan veya dolaylı olan tüm kurumların birbirleri ile entegre olan yazılım programları kullanmaları gerekmektedir. Turist taşıma aracını denetleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilisi aynı zamanda yukarıda belirttiğim evrakları da sorguladığı takdirde denetimler bir anlam ifade edecektir.
Yukarıdaki evraklardan birisinin dahi eksik olması halinde “araç usulsüz şekilde çalıştırılıyor” demektir. O zaman denetimler için her zaman Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜRSAB, Ulaştırma Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Trafik Polisi ve Jandarma’nın aynı anda aracı denetlemesinin bir mantığı olmayacağına göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı, kendisine ve TÜRSAB’a ait olan denetim yetkisini bir genelge yayınlayarak diğer kurum ve kuruluşlarla paylaşıma gidebilir. Uygulama bu halde yürütülürse, gerçek anlamda bir denetim mekanizmasından bahsedebiliriz, yoksa  her kurum kendi belgesine bakıp, diğer olması gereken belgeleri sorgulamaz ise, kurumlar görünürde kendi üzerlerine düşeni yapmış olsalar bile, gerçekte usulsüzlüklerin üzerini örtmüş olurlar.


KAFAMDAKİ SORU
İklimdeki ciddi kaymayı fark ediyor musunuz? Sanıyorum birkaç on yıl sonra mevsimleri ve ayları yeniden adlandırmak gerekecek.

Yazarın Diğer Yazıları