Turizmde henüz patlayan birşey yok

Kuzey Afrika ülkeleri Tunus, Mısır ve Libya’daki karışıklıklardan sonra 2011 yılı rezervasyonlarının diğer ülkelere kayacağı görüşü ağırlık basmış ve Türkiye’ye gelecek turist sayısında diğer yıllara göre ciddi bir artış yaşanacağından bahsedilir olmuştu.
Özellikle İngiltere’den gelen turistlerle konuştuğumuzda, “Türkiye’ye gelmek isteyen bir sürü İngiliz olmasına rağmen, uçak bulmakta çok zorluk çektiklerini, hatta uçak bulamadıklarını dile getiriyorlar”. Daha önce defalarca dile getirdiğim,  “Türk Hava Yolları’nın” yapması gerekirken eğer devlet havayolları olarak “ucuz tarifeli uçuş yapamıyorlarsa” bir yan uçak şirketi kurarak bunu “ucuz tarifeli uçuşlarda” kullanmak yönünde olmalıdır.
Ülkemizde turizm tesislerinin kalitesi çok yüksek olmasına rağmen, bu tesislerde konaklayacak turistleri kendi denetimimizdeki havayolu şirketleri ile ülkemize getiremediğimiz sürece, milyarlarca Türk Lirası harcanarak yapılan tesislerimiz hak ettikleri kazançları elde edemeyecektir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları arasında koordinasyon kurulları kurularak, “bir turistin kendi ülkesinden uçağa binip tatilini yapıp döndüğü süre içerisinde ülke ekonomisine ne gibi katkılarının olacağının analizinin” yapılması gerekmektedir.
Bakanlıklar arasındaki koordinasyonsuzluk ve her bakanlığın konulara kendi açısından yaklaşması, uygulamada birçok sorunun yaşanmasına sebep olmakta. Buna en iyi örnek defalarca muhalif yazılar yazdığım Ulaştırma Bakanlığı’nın turist taşıma araçları için getirdiği “D2 Yetki Belgesi” uygulaması.Yukarıda söz ettiğim koordinasyon kurulu yapısı olmuş olsa idi, böyle bir uygulamanın mevcut şekli ile uygulanmasının ne kadar devlete maddi kayıplara neden olduğu ortaya çıkacaktı.
2011 yılı ile ilgili turist sayısındaki artış olacağı ile ilgili haberlerin doğruluk payı olmakla beraber, turizmin konaklama kalemi haricindeki diğer kalemlerde diğer yıllara göre bir artış olduğunu henüz gözlemlemedik. Bu durumda bize, turizm dendiğinde yalnızca akla  “konaklama tesislerinin” gelmemesi gerektiği noktasını açıklamak düşüyor.
Bana göre “patlama tabirini” kullanabilmek için, turizm bölgelerindeki iki devlet kurumunun kayıtlarını incelemek gerekli. Bunlardan birincisi Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarıdır, turizm sezonu olarak adlandırılan 15 Nisan ve 1 Kasım tarihleri arasındaki sigortalı çalışan sayıları incelenerek, ikincisi de Maliye Kurum kayıtlarıdır, burada da işletmelerin kestikleri fatura oranlarında turizm sezonunun başlaması ile birlikte ne kadar bir artış gerçekleşiyor, bunlara bakarak devletimiz turizm sektöründe bu yıl  “Şu kadar artı değer üretildi ve devlet bu artı değerden şu kadar gelir elde etti” şeklinde açıklama yapmalıdır.
Eğer bir önceki yıla göre çalışan sayısında ve verilen vergi oranlarında ciddi bir artış oldu ise o zaman “turizmde patlamadan” haklı olarak bahsedebiliriz. Ama dediğim gibi  “patlama olup olmadığına karar verecek olanlar” turizmin medyatik patron ve yöneticileri değil, bilakis turizmde hizmet üretenlerin denetimini yapacak olan Sosyal Güvenlik ve Maliye Kurumlarıdır.

Yazarın Diğer Yazıları