Turizme yatırım yapılır mı?

Son yıllarda batılı ülkelerde ortaya çıkan ekonomik krizler sonrasında, o ülke yöneticilerinin açıktan verdikleri beyanatlarda “tatile gidecekseniz öncelikli olarak ekonomik kriz içinde olan Avrupa Birliği üyesi ülkeleri tercih edin” demeleri ile birlikte, yüzde yetmişe yakın İngiliz turiste hitap eden Ege Bölgesi ciddi bir düşüş yaşarken, bu düşüşten Antalya Bölgesi de payına düşeni aldı.
Dünyanın en iyi iklim ve konaklama tesislerine sahip olsanız da eğer bu ürünün pazarlanmasında söz sahibi değilseniz ve yabancı tur operatörlerinin güdümünde işletmecilik yapıyorsanız, böyle bir sonuca zaten hazır olmanız gerekirdi. Hükümet edenlerin eğer Türkiye turizmine bir katkı yapma düşünceleri varsa, bundan sonra yapılması için başvuru yapılan  “hiçbir konaklama tesisine kredi vermemelerini öneririm.”
Konaklama tesislerinin sayısının artması ile birlikte ülkeye gelen turist sayısı her ne kadar artsa bile  “harcama potansiyeli düşük”  bir turist kitlesinin ülkeye girmesinin de yolu açılmış oluyor. Burada hükümet edenlere düşen görev, her yıl yaklaşık 6 milyon dış ülkelerde tatilini geçiren Türk vatandaşlarının yurt içinde tatillerini geçirmelerini teşvik edici girişimlerde bulunmaları gerekmektedir.
Dünyanın her bölgesinin ve özellikle de bölgemizin ısınmaya başladığı şu süreçte turizme yapılan her yatırımı  “ölü yatırım”  olarak değerlendiriyorum. Son yirmi yıldır gözde sektörlerin başında gelen  “turizm sektörü” bir on yıl sonra cazibesini yitirecektir, çünkü bölgemizde çıkacak karışıklıklar sonrasında Türkiye  “batılı ülkeler tarafından güvensiz ülke sınıfına alınacak ve turizm sektörü sinek avlamaya başlayacaktır.”  Turizm sektörüne yatırım yapmak isteyen yatırımcılara önerim, alternatif ve üretime dayalı özellikle de gıda üretimine yönelik yatırımlar yapmalarıdır.
İnsanların temel ihtiyacı olan gıda ve barınma da sorun varsa, tatil ihtiyaçları ön plana çıkmaz. Turizm sektörünün altın dönemlerini yaşadığı evreler dünya ekonomisinin sorunsuz olduğu ve insanların barınma ve gıda ihtiyaçlarının ön plana çıkmadığı dönemlerdir. Ülke kaynaklarımızın kontrolü yabancıların elinde olan kalemlere yapılması ileri de büyük sorunlar yaşamamıza neden olacaktır. Hükümet edenlerimizin, yatırımcılara ön ayak olup yanlış yatırımlara yönelmelerini engellemeleri ülke menfaatlerimiz gereğidir.
Bundan sonraki süreçte turizm yatırım alanlarının kesinlikle tarım ve orman arazilerinin dışında ve hatta verimsiz topraklar üzerine yapılması, gelecekte sıkıntısını büyük ölçüde yaşayacağımız gıdanın üretim alanlarının daralmasını önleyici bir girişim olacaktır.
Tarım ve orman alanları bir kez yok olduğunda geri kazanımı imkansızdır. Bu nedenle önceliklerimiz turizme göre değil gıda ve barınma ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları