Turizmi çeşitlendirme zorunluluğu

Turizmde  “devlet politikasının oluşturulması”  her geçen gün biraz daha zorunlu hale geliyor. Gelişmekte olan ülkeleri istedikleri gibi sömürebilmek için,  “özelleştirme ve küreselleşmenin” günümüz dünyasında karşısında durulamaz  “ekonomi gerçeği”  olduğu propagandasını her türlü yayın organını kullanarak bütün dünyada kabullendirmeye çalışıyorlar.
Yıllarca ülkemizde  “Devlet bez mi üretir, ayakkabı mı üretir, turizm tesisi mi işletir?”  diye elde avuçta ne varsa haraç mezat yabancılara satışın önünde engel bırakmayanların, bu satış sonrasında yabancılar tarafından alınan işletmelerin verimliliklerini, verdikleri vergi oranlarını, çalıştırdıkları kişi sayısını denetlemeleri gerekmektedir. Eğer yukarıda sayılan unsurlarda devlete girdilerde bir artış elde edildi ise o zaman özelleştirmenin yararlı olduğu söylenebilir.
Ama yaptığım gözlemler doğrultusunda, Antalya ili hariç, ülkemizin diğer bölgelerinde (özellikle Muğla ili sınırları içinde kalan tesisler) kesinlikle ve kesinlikle kullanım ve işletme hakkını devralan yerli ve yabancı şirketler tarafından verimli şekilde işletilmiyorlar. Devletin işletemediği gerekçesi ile özelleştirilmesine karar verilen bu tesislerin acilen denetime tabi tutulmaları ve verimsiz çalışanların tekrardan devlete devredilmesine karar verilmelidir.
Tesislerin devredilmesi ile birlikte,  “turizmde ürün çeşitliliğinin de önü kesilmiş oldu”. İşin kolayına kaçan işletmeler, belli tur operatörleri ile anlaşmalar yaparak tesislerini doldurmaya bakıyorlar. Fakat bu yöntem, tesislerin tur operatörlerinin inisiyatifi dışında hareket etmelerini, yeni ürünler oluşturmalarını engelliyor. Çünkü tur operatörü pazarlayacağı ürünün sadece ve sadece fiyatını ilk etapta ön planda tutuyor. Yeni ürünler fiyatı yükselttiğinden bu yönde değişikliklerin yapılmasına karşı çıkmasa bile, ödeyeceği fiyatı değiştirmiyor.
Turizm işletmelerinin daha verimli çalıştırılabilmesi için öncelikli olarak  “yerli tur operatörlerinin önlerini açıcı destekler sağlanmalıdır” . Bunu yaparken bütün yükün tur operatörlerine değil, diğer tesis sahiplerine de yüklenmesi oluşumun daha sağlıklı olmasına katkı sağlayacaktır. İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkeleri taklit etmek yerine, sadece Türkiye’ye has ürünler ön plana çıkarılmalıdır. Çünkü insanlar her gittikleri yerde aynı türden tesisleri görmek yerine, gittikleri ülkeye özgü değerleri görmek ve deneyim sahibi olmak amacı güdüyorlar. İnsanların tatilden beklentilerini göz ardı ederek yalnızca işi tur operatörleri ile götürmeye çalışmak,  “tatilciye karşı büyük haksızlıktır” .      
Turizm denince aklımıza  “kum ve deniz”  dışındaki unsurları da getirmeye başlarsak, turizm sektörümüz sağlıklı bir şekilde gelişecektir. Hükümet edenlerin “turizm sektörüne teşvik kredilerini verirken, öncelikli olarak yapılacak tesislerin diğerlerinden farklı olmasını şart koşmaları gerekir” .
Avrupa yaşlanırken, ülkemizdeki turizm tesislerinin sahillerden  “doğal termal kaynakların olduğu bölgelere kaydırılması gerekiyor” . Güneşin olmadığı zamanda işletilebilecek tesis ancak  “termal tesislerdir” . Tatil köylerinin bulunduğu hazine arazilerinin devrinde yapılan hataların termal kaynakların olduğu alanlarda tekrarlanmaması gerekir. Termal tesis sayısındaki artışla beraber, yurtiçi turizmde de bir canlanma görülecektir.

Yazarın Diğer Yazıları