Turizmi tekelleştirmeyin

Geçen hafta bahsettiğimiz gibi, özellikle son birkaç yıldır yaz sezonu ortasında  “iflâs ettiklerini”  açıklayan tur operatörlerinin durumundan birileri kendilerine pay çıkarmaya çalışıyor gibi anlaşılıyor. Durumu oldukça dramatize hale getirip, bu iflasların Türk turizmine ciddi zararlar vereceği öne sürülerek sektörde kendi hakimiyetlerine imkan sağlayacak yapısal değişiklikleri siyasilere öneriyorlar.
Düne kadar yabancı tur operatörlerinin ülke turizmimize yön verdikleri, sektörü istedikleri gibi idare ettikleri yönünde eleştirel yazılar yazarken, şimdi de karşımıza kendileri yerli olan ama hitap ettikleri pazar yabancı ülkelerde olan bazı tur operatörleri çıkıp, Türkiye’ye tur operatörlüğü sistemi ihraç etme çabası içerisine girdiler. Bu durum biraz bize; Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş dönemindeki kendi iktidar ve gücünü devam ettirmek isteyen elit kesimin  “İngiliz ve Amerikan mandası” tartışmalarını hatırlatıyor.
Öncelikli olarak turizmcilerimizin “Turizmi biz bilmiyoruz; en iyi yabancılar bilir”  kompleksinden kendilerini kurtarmaları gerekmekte. Turizm faaliyetleri özellikle Avrupalı tur operatörlerinin liderliğinde gözükebilir, ama bu sektörün gelişmesinde ve insanların turizm kültürüne sahip olmasında en büyük etken doğal şartlardır. İnsan vücudunun ihtiyacı olan  “güneş ışığının”  coğrafya olarak en etkili ve yararlı oranda olanı Akdeniz çanağındaki ülkelerde bulunduğu için Avrupa’nın kuzey kısmında kalan ülkelerin dış ülkelere giden turist sayıları daima diğer ülkelere göre doğal olarak daha yüksektir.
Her zaman söylendiği gibi, ülkemizin doğal, kültürel ve tarihi mirası dünyada eşi benzeri olmayan bir zenginliğe sahip iken, bunların turizm ürünü olarak pazarlanmasını birkaç tane yabancı veya yerli tur operatörünün yetkisine bırakmak, ülke turizmine yapılacak en büyük ihanettir. Yıllardır ulus devlet modellerini eleştiren ve devletin elinde bulunan tüm üretim araçlarının  “özelleştirilmesini propaganda” edenlerin, bu özelleştirmelerle (peşkeş çekmelerle) kendi  “özel tekellerini kurmalarının da”  önüne geçilmelidir.

***


Turizmde tekelleşme nasıl oluyor?
- Küreselleşme propagandası ile öncelikli olarak gelişmekte olan ülkelerin  “devlet elindeki arazilerin istihdam yaratmak ve turizm yatırımı vaatleri ile satın alınmasının veya 20 ila 49 yıllığına kiralanmasının yasal olarak alt yapıları hazırlanıyor” 
- Daha sonra ülkeye sağladığı döviz girdilerine bakılarak, çok uygun geri ödeme şartları ile arazilerin devir işlemleri yabancı veya yerli tur operatörlerine yapılıyor.
- Yine uygun ödemeli kredilerle bu araziler üzerine turizm tesisleri kuruluyor. Tesisler artık tur operatörünün elinde bir numaralı  “ürün kozu” olarak kullanılır hale geliyor. 
- Eğer bu araziye tesisi yapan bir Alman tur operatörü ise Almanya’dan Türkiye’ye turist getiren başka bir tur operatörünün bu tesis ile anlaşma yapmasına izin vermiyor.
- Konaklama sözleşmeleri Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı denetiminde olmadığı için arazi üzerinde tesis kuran Alman şirket bu bölgeyi babasının malı imiş gibi kullanmakta bir mahzur görmüyor.
- Leasing sistemi ile uçak kiralaması da yapan yabancı ve yerli tur operatörleri artık istedikleri gibi sektörün iplerini ellerine geçirmiş oluyorlar.
Kendi uçakları ile kendi tatil köylerine, kendi transfer araçları ile turistleri getiren bu tur operatörlerinin ülke turizm ekonomisine katkılarının ne olduğunun ciddi şekilde irdelenmesi gerekiyor, bu denetleme başlatıldığında ülke ekonomisine bir katkılarının değil ama kendi özel tekellerini oluşturmada bu yasal zeminin nasıl kullanıldığı apaçık görülecektir.

Yazarın Diğer Yazıları