Türk askerinden YPG’ye ikinci darbe

Türk askerinden YPG’ye ikinci darbe
Fırtına topları dün ikinci kez terör örgütünün mevzilerini hedef alıp imha etti

PYD’nin kâbusu haline geldi

Suriye’de Miniğ Havaalanı çevresindeki Manaras ve Aynadakna köyü bölgesinde kontrolü sağlayan terör örgütü YPG’lileri önceki gün saat 14.55’te vuran, Kilis’in Akçabağlar Köyü’nde konuşlu 40 kilometre menzilli Fırtına obüsleri dün saat 10.00’da yine ölüm yağdırdı. İki terörist öldü, 7’si yaralandı.

Türkiye tribünden izleyemez

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, PYD’ye karşılık vermekle Türkiye’nin ilkesel bir tutum sergilediğini söyledi. Akdoğan, “Biz, PYD’nin, YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesini kırmızı çizgi olarak göreceğimizi söyledik. Türkiye oturup her şeyi kenardan seyredecek, tribünden izleyecek bir ülke değil” dedi. 

 

Türk askerinden YPG’ye ikinci darbe

Türk ordusunun Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği top atışları sonucu Suriye Demokratik Güçleri’ne mensup 2 militanın öldüğü 7’sinin ise yaralandığı açıklandı.

İngiliz Reuters haber ajansı, Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne dayandırarak, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde Kürt güçleri tarafından kontrol edilen bölgeye ikinci gün de top atışı gerçekleştirdiğini duyurdu. İzleme Örgütü, topçu atışı sonucu omurgasını terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin askeri kanadı YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne mensup 2 militanın öldüğünü, 7’sinin ise yaralandığını açıkladı. TSK, Azez kasabasına ilerleyen terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’nin silahlı gücü YPG güçlerine önceki gün de topçu harekâtı düzenlemişti. Azez yakınlarında kısa süre önce YPG’nin ele geçirdiği Miniğ Hava Üssü yakınlarındaki mevziler 40 kilometre menzilli Fırtına obüs toplarıyla vurulmuştu. YPG mevzilerinin vurulması sonrası açıklama yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Angajman kuralları çerçevesinde Azez ve civarındaki tehdit oluşturan güçlere karşı mukabelede bulunuldu. YPG derhal Azez’den uzaklaşacak” demişti.

Karşılık verildi

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da yaptığı açıklamada, “Kimden saldırı geldiyse rejim güçlerinden, DEAŞ’tan ya da PYD’den kimden bu şekilde Türkiye tarafına bir mühimmat düştüyse karşılığı verilmiştir. Burada ilk defa olan durum, TSK’nın bu şekilde mukabelede bulunması değil, bölgede farklı hareketlenmelerin olması, yeni bir durumdur” dedi. Afrin’den doğuya doğru bir hareketlenmenin olamayacağını ve bunun da kabul edilemeyeceğini belirten Akdoğan, son dönemde Afrin’den doğuya doğru YPG’nin silahlı unsurlarının harekete geçtiğini ve Azez’e doğru hamlelerde bulunulduğunu gördüklerini bildirdi.

Kabul edilemez

Akdoğan, bunların doğrudan Türkiye’yi tehdit eden meseleler olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Angajman kuralları çerçevesinde misliyle mukabelede bulunulmuştur. Durup dururken bir iş yapılmış değil. Türkiye oturup her şeyi kenardan seyredecek, tribünden izleyecek bir ülke değil. Kendi ulusal güvenliğini ve çıkarlarını da değerlendirecek bir ülkedir. Azez’e doğru PYD’nin sarkmaya başlaması, Halep’le Tel Rıfat tarafına doğru baskı uygulaması kabullenilecek bir durum değil. Orada muhalefet zaten rejim güçleri ve işbirlikçi Rusya’nın bombardımanıyla Halep’in kuzeyindeki hattı kestiler. Bu başlı başına vahim bir durumdur.” Siviller açısından Halep’in üst kısmındaki hareketliliğin kesilmesinin başlı başına bir problem olduğuna değinen Akdoğan, Tel Rıfat’daki saldırılardan dolayı Türkiye’ye doğru 10 binlerce insanın göç dalgası oluşturduğunu aktardı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada ise, müdahale ardından 10 adet F-16 ile Suriye hudut hattı boyunca devriye uçuşu icra edildiği kaydedildi.