Türk Deniz Kuvvetleri’ne yapılan saldırının sonucu ne olmuştur?

Türk Ordusuna karşı 2007 sonrasında Ergenekon-Balyoz-Casusluk adı altında sürdürülen hukuk görünümlü psikolojik savaş ve kadro tasfiyesi operasyonları, kısaca saldırıları ile Türk Ordusu Balkan savaşlarından bu yana almış olduğu en ağır darbelere maruz kalmıştır. Aklı başında her Türk’ün içinden geçtiğimiz süreçte ülkemizin bir savaş ile karşı karşıya kalmaması için dua etmesi gerekmektedir. Kendisi de Balyoz nedeni ile tutuklanan ve ceza alan Tümamiral Cem Gürdeniz,  “5 Ekim 1571 İnebahtı’dan 9 Ekim 2013 Yargıtay’ın Balyoz kararına”  başlıklı yazısında  “Ergenekon-Balyoz-Casusluk”  saldırıları sonucunda, Türk Deniz Kuvvetleri açısından ortaya çıkan durumu, çok güzel, ağır ve üzücü bir şekilde ortaya koymuştur. Her ne kadar mevcut Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, çok ağır yara almış bir kuvveti gerek manevi gerek maddi anlamda sağlam tutmak için gerçekten zor koşullar altında ve kendisini bir anlamda feda ederek  mücadele etse de işinin hiç kolay olmadığı açıktır. Allah yardımcısı olsun.
 Şimdi gelelim E. Tümamiral Cem Gürdeniz’in yazısına:  “İspanyol devlet adamı Juan Latino, Osmanlı donanmasının Akdeniz’de hüküm sürdüğü 16’ncı yüzyılın ortasında şöyle haykırıyordu: “Tanrım, Türklerin uğursuz gemilerini yok etmemize yardım et. Onları cesaretimiz ve kehanet ile yenelim. İspanya senin aziz adına savaşıyor.”
 Latino’nun arzusu, 7 Ekim 1571 günü İyon Denizi’nde gerçekleşti. Kıbrıs’ın kaybı sonrasında Venedik, İspanya, Cenova, Papalık ve Malta güçlerinin Osmanlı donanmasına karşı İnebahtı (Lepanto) limanı dışında kazandıkları savaş dört saat sürdü. Türk tarafının 30.000 denizcisini kaybettiği bu savaş, tarihin en kanlı deniz çatışmalarından biri oldu. Bazı tarihçiler bu savaşı daha sonradan “Doğu’nun Trafalgar’ı” diye tanımladı. (Buraya bir ekleme yapalım. Yenilginin en önemli nedeni, Osmanlı donanması; Venedik’te limanda olan bir patlamanın Venedik donanmasını çok ağır bir şekilde tahrip ettiği bilgisini alarak yola çıkmıştır. Oysa, gerçekten bir patlama olmuş ancak Venedik donanmasında ağır bir tahribata neden olmamıştır. Yanlış bir ön kabulden hareket ederek yolan çıkan Osmanlı donanması için çok etkili bir Venedik donanması ile karşılaşmak şaşırtıcı olmuştur. Ü.Ö.)
Bu yenilgimiz önemli sonuçlar yarattı. En önemlisi Türk deniz gücünün yenilmezlik efsanesi son bulmuştu. Bu savaştan sonra Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa çok kısa süre içinde Tersane-i Amire’de 150 kadırga yaptırmış olsa da, bir daha Türk deniz gücü, Akdeniz’de eski etkinliğine 21’inci yüzyıl başına kadar kavuşamadı. İnebahtı’da asıl kaybedilen, nitelikli denizci insan gücüydü.
Bu savaş sonrası denizci bir ulus olan Venedikliler, denizlerdeki üstünlüğün gemilerden çok insanlara bağlı olduğunu bir kez daha ispat etmişlerdi. Venedikliler, Papa’nın kapıldığı dehşete aldırmadan, denizdeki sorumlu komutanları Amiral Venier’e, acilen erişimi dahilindeki tüm yetenekli Türk denizcileri gizlice ve en uygun şekilde öldürme emri verdiler. İspanya’dan da aynı şeyi yapmasını rica ettiler. Bu tür önlemlerle Türk’ün denizlerdeki üstünlüğünün etkili ve kalıcı şekilde kırılacağını umuyorlardı. Onlara göre Osmanlıların denize dair meselelerdeki üstünlüğü artık mantıken sönmüştü.
 Bir deniz gücünü oluşturan iki temel yapı vardır. Bunların ilki, kuvvet yapısı, yani gemiler; diğeri de komuta yapısıdır. Komuta yapısı sadece amirallerden oluşmaz. Birlik ve gemi komutanları da bu yapının temel unsurlarıdır. Komuta yapısının özü nitelikli insan gücüdür. Yani amiraller, donanma, filo, birlik ve gemi komutanları. Komuta ve kuvvet yapısı birbirini tamamlar.
 Bir İngiliz amiralinin yüzyıllar önce söylediği bir söz vardır. Der ki “Siz karacılar adamları silahlarla donatırsınız (You arm the men), biz denizciler silahları adamlarla donatırız (We man the arms).” 19’uncu yüzyıl sonunda Alman İmparatorluğunu deniz uygarlığına yönlendiren, Kayzer II’nci Wilhelm 1897 yılında şöyle söylüyordu: “Bir denizci devletin gemici yetiştirebilmesi büyük bir donanma teşkil etmesinden güçtür. Çünkü devlet gerek görünce bir kaç donanma alabilir. Fakat kendisine lazım olan binlerce becerikli gemiciyi alamaz. Bunun için gemici yetiştirmeliyiz.”
CIA’nın gölge düşünce kuruluşu STRATFOR’un başkanı Amerikalı stratejist George Friedman, 2011 yılında yazdığı ‘Gelecek On Yıl’isimli kitabında aynı konuda bakın ne diyor: “Bir donanma gücü oluşturmak, gerekli teknolojiyi üretmek için değil, ama iyi amiraller ortaya çıkaran birikmiş bir tecrübenin devredilmesi gerektiği için, nesiller alır.  
Bahreyn/Manama’daki ABD Deniz Kuvvetleri Beşinci Donanma bağlısı CMFC (Birleşik Deniz Kuvvetleri) Komutanı, Koramiral S. Gortny 2008 yılının Kasım ayı içinde, Somali açıklarındaki deniz haydutluğu ile mücadeleye katkı sağlayacak Türk savaş gemileri ile ilgili bir toplantıda heyetimizin başkanı Tuğamiral Cem Çakmak’a ne diyor,  “Artık Türk Deniz Kuvvetleri, Amerikan Donanmasına bir rakip haline gelmiştir.”
9 Ekim 2013; Yargıtay. Balyoz kararı sonunda 33’ü amiral 134 denizcinin, ağır hapis cezalarını onaylandı. Rekor denizcilerindi. Sahte dijital delillere dayalı Balyoz tertibinde gerçek olan ve suç teşkil etmediği halde yandaş medyanın diline pelesenk ettiği 1’inci Ordu Seminerine hiç biri katılmamıştı.
 41 havacı, 37 karacı ve 25 jandarma general/subayının yanında, doğası gereği darbe yapamayacak denizcilerin 134 kişi ile rekor kırması tek bir cümle ile açıklanabilir. İYİ DENİZCİLERİ YOK ETMEK. Eğer Balyoz tertibi olmasaydı bugün 134 denizcinin 123’ü görevinin başında ya gemisinde ya da birliğindeydi. Balyoz’da tasfiye edilen 134 amiral ve deniz subayı dışında kabaca 300’e yakın en iyi denizcimizin de Ergenekon, Kafes, Poyrazköy, Askeri Casusluk tertipleri ile mahkeme koridorları ve hapishanelerde tutsak alındıklarını bir kez daha hatırlatalım.
 Savaş gemisi; bilgi, tecrübe, liderlik ve teknolojinin sentezi ile yönetilir. Bir firkateyne kumanda edebilecek gemi komutanı 15 yılda, komodor 20 yılda, amiral ise 25 yılda yetişmektedir. 33’ü amiral, çoğu seçkin komodor, birlik ve gemi komutanı 134 denizciyi sahte deliller marifeti ile tasfiye edenler, Haçlı donanmasının 7 Ekim 1571 İnebahtı zaferinin yanındaki yerlerini deniz tarihimizde şimdiden almıştır.”
 Tümamiral Cem Gürdeniz’in makalesi burada sona eriyor. Ancak Türk ordusuna yönelik saldırı devam ediyor. Bu saldırının farkında olmayan Türk Milleti’nin mağlubiyetini hazırlıyorlar. Dilerim, ihanet odaklarının kumpasları ordumuzun ve ülkemizin ağır bir darbe almasına neden olmadan kurtuluruz.

Yazarın Diğer Yazıları