Türk Dünyası'ndan, Türk Birliği'nden ne haber?

Sayın okurlarım, konumuza başlarken ilk önce Büyük Türk Milliyetçisi M. Kemal Atatürk’ümüzün 30 Ekim 1933’de söylediklerini dinleyelim; “Sovyetler Birliği diğerleri gibi parçalanabilir. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu topluluğun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız... Olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir.”
Atatürk’ümüzün sözleri, altmış yıl sonra benim ömür çizgim içindeki en mutlu günlerimde yaşadığım olayları yaratmıştır. O yıllarda, hiç görmediğimiz ve bilmediğimiz ancak hayali ile avunduğumuz Türk Dünyası’nın kapıları açılmıştı. Orta Asya’dan Sibirya’ya, Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Kırım’dan Kazan’a kadar bütün Türk Dünyası ile kucaklaştık. Hazar’da yüzdük, Semerkant’ta eşsiz güzelliği gördük. Kazakistan’da, Özbekistan’da, Kırgızistan’da kımız içip tay eti yedik. Orta Asya Hakanı Timur’u kabrinde ziyaret ettik. 18 Mayıs 1944 günü gecesi yurtlarından sürülen Kırım Türkleri ile Akmescid’de namaz kılıp, Tanrıdağları’nı helikopterle gezdik. Tarihi bütün eserlerimize doyasıya bakarak güzel insanlarımızla hasret giderdik. Elçi Beğ’le, Muhammed Salih’le, M. Cemil Kırımoğlu ile, Bahtiyar Vahapzade ile Kerimov ve Türkmenbaşı ile bütün mahalli liderlerle sarmaş dolaş olduk. Türklerdeki medeniyet doğurma kabiliyetini yakından izledik.  “Dilde, fikirde, işde birlik” fikrinin mimarı Gaspıralı İsmail’in mezarı başından ayrılmadık. Bu güzel yıllardan sonra, Ulu Tanrı’mızın kan dökmeden bize sunduğu Türk Dünyası’nın birliği ve dirliği için, hiç şüphesiz hayat boyunca yine uğraşacağız.
Sayın okurlarım, Türk Dünyası’nın Kutup Yıldızı olan Cumhuriyetimizin, siyasi kuruluşları ve yönetimleri, özellikle son yıllarda Türk Dünyası ve Türk Birliği ile ilişkileri azaltmışlar ve Türk Milliyetçilerini üzmüşlerdir.
Yedi yıl önce iktidara gelen AKP’nin altmış dört sayfalık “Hükümet programında” Türk Dünyası ile ilgili ancak bir tek cümle vardı; “Ortaasya ve Kafkasya ülkerinde tarafların çıkarlarını zedelemeyen işbirliğine dayalı ilişkiler sürecektir.”
“Açılım”larla uğraşan AKP Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bile Bakü’ye Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)’nin tertiplediği toplantı dolayısıyle gitmiş ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elman beyle ve Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev’le görüşmüştür.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu ayki gezi programında yine Türk Dünyası yoktu. Abdullah Gül Ürdün’e, İtalya’ya, Arnavutluk’a, Karadağ’a ve Kuveyt’e ve Tayyip Erdoğan da ABD’ye gidecektir.
Türk Dünyası ve Türk Birliği ile ilgili yanlışlıklarımız ve ihmallerimiz yalnız AKP ile ilgili de değildir. Son yirmi yıldır devlet yönetimimizin başındaki siyasetçilerimiz de, değişik yanlışlıklar yapmışlardır. Türk soy şuuruna sahip olmayan şahıslar, devletimizin icra kuvvetlerinin başına geçirilmiş ve Rus tankları Bakü’ye girip katliam yaptıklarında, Devletimizin başındaki zat; “Bunda üzülecek ne var? Onlar şii, biz sünniyiz” diyebilmiştir. Türk Dünyası ile ilgili konulara yaklaşımımız, parlak sözlerde kalmış ve gösteriden ileri gitmemiştir. Bu konu ile ilgili Tika-Türksoy ve Türk Milliyetçiliği önderlerin kurduğu  “Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı TÜDEV” bile, etkinliklerine son verdiler.
Fakat Türk Cumhuriyetlerine Türk Birliği çağrısı sona ermeyecektir ve bir gün arzularına kavuşacaklardır. Bir ay önce bağımsız yedi Türk Devleti’nin kültür temsilcileri Türk Birdev Kurultayı’nda bir araya gelerek Türk Birliği çalışmalarında bulunmuşlardır. 2-3 Ekimde Nahçıvan’da gerçekleştirilen Türk Dili Konuşan Devlet Başkanları zirvesinden, Türk Konseyi kurulması kararı çıktı ve Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, Türk Birliği projesinin en önemli dayanağı oldu.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları