Türk Dünyası’nı unutuyoruz

Sayın okurlarım, Cumhuriyetimiz seksen yılda dört misli büyüyerek gelişmiş ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da, “Türk Dünyasının Kutup Yıldızı” unvanına erişmiştir. Bugün dünyanın kabul ettiği yedi Türk Cumhuriyeti’nin dostluğunu yapma durumundadır. (Türkiye- Azerbaycan- Türkmenistan- Kazakistan- Özbekistan- Kırgızistan- KKTC)
Sekiz yıldır iktidarda olan AKP hükümetleri, Cumhuriyetimizin kültür kuruluşlarının tertipledikleri Türk Dünyası ile ilgili Kültür Şölenleri’nin Kurultaylarını azaltarak bitirmiştir.
Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk,
Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı (TÜDEV)’nın devlet yardımı ile her yıl tertiplediği “Türk Dünyası Şölenleri” bunların başında
gelmektedir.
Başşehrimiz Ankara’nın Hipodrom’unda her yıl tertiplenen Cumhuriyet Bayramı’nda şeref tribününün 1992 yılındaki mutlu görünümünü, sizlerle paylaşarak “nereden nereye geldiğimizi” sunmak istiyorum. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal ve hanımın sağ yanında, sırayla Azerbaycan Reisicumhuru Niyazov ve Başbakan Süleyman Demirel. Sol yanında da Kazakistan Reisicumhuru Nazarbayev, Özbekistan Reisicumhuru Kerimov, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü. İşte bu Türk Milliyetçisinin hayal ettiği “Türk Birliği’nin Kurucuları” fotoğrafı.
1992 yılında gördüğümüz bu fotoğraf, çeşitli şekilleri ile, AKP’nin iktidara geldiği yıllara kadar on yıl süre ile devam etti. Bu yıllarda artık okul yaşındaki yavrularımızın iştirakleriyle iki büyük faaliyet yapılmaktadır. Birisi, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’mızın geçen yıl 16.sını tertiplediği “Türk Dünyası Çocuk Şöleni”, ikincisi de dünyanın değişik ülkelerinde eğitim yapan her soydan çocukların iştirakleri ile AKP’ye bağlı bir kuruluş tarafından tertiplenen Musiki Olimpiyatlarıdır.
Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA)’nın, Türk Dünyasındaki görevleri AKP Hükümetleri döneminde daha çok Arap Dünyası’na kaydırıldı.
Sovyetler Birliği, Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin ihmallerinden istifade ederek, Kazakistan ve Türkmenistan’la beş yıl süreli anlaşma yaparak, Türklerin petrol ve doğalgazının Rusya’ya akmasının devamını sağladı.
Sayın okurlarım siyasi yöneticilerimiz keşke, Büyük Türk Milliyetçisi M. Kemal Atatürk’ümüzün 30 Ekim 1933’te söylediklerini bilselerdi ve uygulayabilselerdi; “Sovyetler Birliği diğerleri gibi parçalanabilir. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu topluluğun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yanaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir.”
Atatürk’ümüzün sözleri, altmış yıl sonra benim ömür çizgim içindeki en mutlu günlerimde yaşadığım olayları yaratmıştır. O yıllarda hiç beklemediğimiz ve bilmediğimiz ancak hayali ile avunduğumuz Türk Dünyası kapıları açılmıştır. Orta Asya’dan Sibirya’ya, Kafkaslardan Balkanlar’a, Kırgız’dan Kazan’a kadar bütün Türk Dünyası ile kucaklaştık. Hazar’da yüzdük. Semerkant’ta eşsiz güzelliği gördük. Kazakistan’da, Özbekistan’da, Kırgızistan’da kımız içip tay eti yedik. Orta Asya Hakanı Timur’u kabrinde ziyaret ettik. Kırım Türkleri ile Akmescid’de namaz kılıp, Tanrı dağlarını helikopterle gezdik. Tarihi bütün eserlerimize doyasıya bakarak güzel insanlarımızla hasret giderdik.
Sayın okurlarım, Türk Dünyası’nın Kutup Yıldızı olan Cumhuriyetimizin siyasi kuruluşları ve yönetimleri, özellikle son yıllarda Türk Dünyası ve Türk Birliği ile ilişkileri azaltmışlar ve Türk Milliyetçilerini üzmüşlerdir.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları