Türk kültür birikimi ve TV dizilerimiz...

             Son 25-30 senemizde terör belasıyla uğraşmalara karşın, Devletimizin köklü temeli, Atatürk gibi bir deha önderliğin de kurulan Kurum ve kuruluşların hiçbir şüphe ve tereddüde yer vermez biçimde sağlam inşa edilmesi, Cumhuriyet Türkiye'sindeki bu vesair sarsıntılar medeniyet ışığına koşmada bize engel olamamıştır...
            Bunu göremeyen ve bu kudret ve kuvvetin farkında olamayan yoz düşünceler, ne Mustafa Kemal gibi bir dahiyi anlamış ve ne de iç ve dış kaynakların, başımıza bunca bela bulaştırmış olmasına karşın, medeniyet hızımız kesilmemiştir... Bu nedenlere dayalı olarak elbette, duraksama ve tereddütlerle, aşılması gerekli hedeflerde de sıkıntılar olmuştur!.. Ancak, temelde yaratılmış engellenemez düşünce ve Türk medeniyet ışığı bunca yorgunluğa karşın, kim ne derse desin Mustafa Kemal gibi bir dahinin, nesillere şırınga ettiği Türk'lük bilincindeki cevher, engelleri aşma akıl ve dinamizmini sonsuza götürme bilinciyle gelecek kuşaklara da bu cevheri taşıma kural ve kararlılığını aşılamıştır...
           Tarih boyunca süregelen Türk anlayış ve hürriyet aşkıyla, Devlet olma bilincinin, Mustafa Kemal tarafından ufkun  kadar çizilen ve gelecek nesillere armağan edilen bir bilinçtir bu... Burada, Türk'lüğün ilim-irfanı, burada Türk'lüğün kabuğunu kırıp medeniyetin çağdaş anlayışıyla, ırk-din-mezhep, renk ve hiçbir ayrılığın olamayacağı insana insan gibi bakma erişimi yatmaktadır... Bugün, medeni alemin en gözde ülkeleri olarak kendilerini kabul ettirme sevdasında olanlar dahi, insanlığın özlediği bu eşitlik sevdasında Mustafa Kemal ışığına, gerçek anlamda erişemediğini hayretle göreceklerdir... Cumhuriyet dönemimizin geçmiş bölümlerini tarafsız ve yansız hatırlarsak, duraksama ve aksamaları düşünür ve yorumlarsak, görülecektir ki Ulu önder ve ekibinin bu milletin selameti için konulan ve kollanması gerekli kurallardan bazı tavizler verilmesi, O düşünce derinliğini çözememe sıkıntılarından kaynaklanmaktadır...
            O dönemde, Cumhuriyet faziletleri yanın da, kural ve kurumlarıyla demokrasi denen idealin de kesinlikle temelini atmış, yöntemlerini o günün koşullarıyla açık seçik göstermiştir... Ne yazık ki, sonraki dönemler de ihtiras ve "medeniyet anlayışını" çözemeyen bazı kısır zihniyetler, Türk kültüründe ki zenginliği de tam kavrayamamıştır... Şayet günümüz de "Kültür" sıkıntıları akla gelebiliyorsa, 1923-1938 dönemindeki o müthiş dinamiği düşünmeleri gerekir... Onlar, birer devrimdi. Harf devriminden, kılık kıyafete, şapka devriminden, kadın haklarına, düşünce hürriyetine, dini bayramlar yanında, milli bayramlara 23 Nisan Çocuk ve Gençlik Bayramı'nı da katarak tüm Ulusça geniş düşüncelerin katılımını kim inkar edebilir...
          İşte böylesine geniş açılı görüş tarzı, Türk toplumunun kültür boyutlarını, birikimli  geçmişiyle, yaşanan ve yaşanacak geleceklere miras bırakılacak en köklü hazine olarak kabulü gerekir... Bu toplumun inanılmaz yaratıcılık gücünü merak edenler, 600 yıllık Osmanlı İmparatorluk geçmişine ve hatta Selçuklu Devletiyle, Orta Asya'ya kadar uzanan evresinin derinliklerinde bu gerçeği görebilirler... Edebiyatta, tıpta, uzay ve matematikte, Yapılar ve yapı tekniğin de, İlim ve İrfan'ın her dalın da Türk geçmişi kültür hazine gerçeğiyle doludur. Bu gerçekler, asla unutulamaz, yok sayılamaz. Düşünce tarzı yanında Anadolu kutsal toprağımızın yer altı hazineleri de, dün olduğu gibi yarın da dünya'nın gözlerini kamaştıracaktır... Varlıklarımızın tümüyle hatırlanıp yorumlanması, Türk Kültürünün nedenli hazinelere sahip olduğunu da zaten sergilemekte... Ayrıca, çok zengin "arkeolojik" kültür zenginliklerimizin henüz tamamına kavuşulmadığı da bir gerçektir.
           Tarih evresi içinde Cumhuriyet dönemimiz, çok kısa sayılacak ve bir asırdan daha kısa zamanı geride bıraktı... Teknoloji inanılmaz boyutlarda kanatlanmış uçuyor. Her yenilik adeta zorlanıyor... Beş on sene içinde hayretle izlenen yenilikler, inanılmaz boyutlarda gerilerde kalıyor. Böylesi bir dünya gelişiminde, bizim de sanayi ve iş gücü hamle ve hareketliliğimiz, hem çevre ülkeler ve hem de yeryüzünde ilgiyle izleniyor... Her alanda Türk yaratıcılık varlığı birer yıldız gibi ışıldama da. İletişimin yeryüzünü küçülttüğü bir dönemde, TV ve internet, toplumları daha iyi anlatıp yaklaştırıyor...
          İşte bu noktadan bakıldığında, son zamanlar da Türk TV. ekranlarından yansıyan film ve TV dizilerimiz, önce Arap ülkelerinde, sonra Balkan ve Avrupa'ya oradan da Brezilya'lara kadar, ilgiyle-takdirlerle ve hayretlerle izlenmesi yanında izlenme rekorları da kırıldığı, böylece kültür baraj setlerinin artık yıkıldığı görülmektedir. Basınımızda yansıdığı gibi, "Brezilyalılara, İsabella yerine Hürrem'i izletecek" olunması, görsel kültürle de dev adımlar devri başlamış olmalıdır... Türk medeniyet devrimi için bu görüntüler henüz başlangıçtır... Bugüne kadar, kapalı devre ve çoğu kez hazmedememe durumları, artık açık görüntülerle gerçeği yansıtma dönemini başlatmıştır...
            Böylesi çağdaş, açık iletişim, her alan da Türk kültür birikim gerçeğinde, bizi biz gibi yansıtır. Çoğu defa yanlış koşullandırılmış Batı'nın miyop bakışı da böylece tarihe gömülür. Umarız  Türk gerçeğini  yansız ve tarafsız olarak görme zamanı da artık gelmiş olup, tüm alanlarda genç ve dinamik Türkiye'yi, kültürel boyutlarıyla da kavrama "moduna" girmişlerdir...           

Yazarın Diğer Yazıları