Türk topraklarına pasaportla giren Başbakan !..

R. Erdoğan'ın AKP Genel Başkanlığına  ve Başbakanlığa atadığı Binali Yıldırım'a  bugünlerde Yunanistan basını geniş yer verip büyük ilgi gösteriyor. Nedenini araştırdık. Meğerse, Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olduğu dönemde, 20 Temmuz 2015'de  İzmir'deki Koyun adamızı ziyarete gitmiş. "Peki,  tuhaflık bunun neresinde?" diyeceksiniz. YENİÇAĞ'ı bugün ilk defa okuyanlar için şöyle izah edebilirim; Koyun adamız Yunanistan'ın işgali altında!.. Binali Yıldırım'ın yükselişini yazan Yunan basını da geçmişte yapılan o ziyareti fotoğraflarla ballandıra ballandıra anlatıyor. Hem de o dönemde  Cumhurbaşkanı başdanışmanı olan sıfatını kullanmak yerine "Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı" diyerek.Yunanistan, gümrük ve polis noktalarından Türk pasaportu ile giriş yaptığını belirterek. Yani; haksız işgale resmi tescil yapıyorlar, meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar!.. Haksız da sayılmazlar!.. Dün unvanında Denizcilik Bakanı olan bir Başbakan'ın pasaportunda Türk topraklarına girdiğinde Yunanistan mührünü kabul etmesinin  uluslararası camiada nasıl bir belge niteliği kazandığına siz karar verin!.. 

 1-556.jpg

O turistik(!) ziyarette neler olup bittiğini değerlendirmeleri ile birlikte -uzmanından- eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'dan aktaralım;

"Binali Yıldırım, 20 Temmuz 2015'de, Türk toprağı olan Koyun Adası'na, adadaki Yunan polisi ve Yunan gümrük kontrol noktalarından geçerek girmiş. Binali Yıldırım'ı Koyun Adası'na götüren ve adanın limanına demirleyen özel yatın taşıdığı Türk bayrağı rulo yapılarak saklanmış. İzmir'in Koyun Adası Yunan işgali altında olduğu için Binali Yıldırım ve tekne mürettebatı, korkudan Türk bayrağını saklamak zorunda kalmışlar.

Polis ve gümrük kontrol noktalarından ancak pasaportla geçiliyor. Yıldırım, Koyun Adasını 3 kez ziyaret etmiş. Bu durumda Yıldırım'ın pasaportunda üçü giriş üçü çıkış olmak üzere toplam 6 adet Koyun Adası/Yunanistan ( OINOUSSES /GR ) damgası var. Gümrük geçişleri sırasında yapılan işlemler hem yazılı hem de görsel olarak kayıt altına alınıyor. Cumhurbaşkanı başdanışmanı sıfatıyla Koyun Adası'na giden Binali Yıldırım, Yunan işgalini zımnen tanımış ve Yunan işgaline hukuken meşruiyet kazandırmıştır.

2-420.jpg

Binali Yıldırım, Yunan işgali altında olan Koyun Adası'nda Denizcilik Müzesini de ziyaret etmiş.

Yıldırım'ın ziyaretinden bir ay sonra Yunan Savunma Bakanı Kammenos, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tellidis ile birlikte İzmir'in Koyun Adasına geldi. Kammenos, Yunan bayrağı altında, Yunan askerleri ile birlikte fotoğraf çektirdi.

İzmir'in Koyun Adası, Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetleri sayesinde yolgeçen hanına döndü. İpini koparan Yunanlı Bakan ve general/amiraller hiçbir engelle karşılaşmadan Koyun adasına gelip gidiyor."

 3-272.jpg

Koyun Adası Türk Toprağıdır.

" Balkan Savaşı sırasında Yunanistan tarafından 11 adamız işgal edildi. İşgal edilen adalar arasında Sakız Adası da var. Çeşme Liman Reisi tarafından, 25 Kasım 1912 de İstanbul Hükümeti'ne gönderilen telgrafta, Yunan askerinin sadece Sakız Adası'nı işgal ettiği belirtilmiştir. Balkan Savaşı sırasında ve sonrasında Koyun Adası işgal edilmemiştir.

 4-141.jpg

Lozan Antlaşması'nın 12'nci maddesi ile ismen sayılarak verilen toplam 9 ada arasında Koyun Adası yoktur. Lozan Antlaşmasından sonra düzenlenen bütün resmi kayıtlarda Koyun Adası Türk toprağı olarak gösterilmiştir. Koyun Adası'nın tapusu ve mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir ve ada Türk karasuları içindedir.

Balkan Savaşı sırasında işgal edilemeyen Koyun Adası, Erdoğan-Gül-Davutoğlu üçlüsü ve suç ortakları tarafından alenen Yunanistan'a verilmiş, adaya Yunan bayrağı çekilmiş ve Yunan askerleri yerleştirilmiştir. Suç ortaklarından birisi de AKP Hükümetleri döneminde Denizcilik Bakanlığı yapan Binali Yıldırım'dır.

5-072.jpg

Topraklarımızın işgal edilmesi nedeniyle, devletin birliği ve tekliği ortadan kalkmış, otorite Yunanistan ile paylaşılarak, Türkiye'nin batısında ikili devlet düzenine geçilmiştir."

"Başsavcılar ne yapıyor?"

" Erdoğan-Gül-Davutoğlu üçlüsü ve suç ortaklarının işledikleri suç, Türk Ceza Kanunu'nun 302. maddesinde tanımlanan vatana ihanet ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinde tanımlanan terör suçu. Ancak bugüne kadar Ankara, İzmir, Aydın ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından suçlular hakkında soruşturma açılmadığı gibi fezleke bile düzenlenmedi.

Davutoğlu Hükümeti döneminde de 17. adanın Yunanistan'a alenen verildiği ortaya çıktığı için Anayasanın 83. maddesine göre ağır cezayı gerektiren suçüstü hali oluşmuştur. Başta Davutoğlu olmak üzere Binali Yıldırım ve diğer hükümet üyelerinin soruşturulmalarının ve Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmalarının önünde hiçbir hukuki ve kanuni engel yoktur. "

"Anayasa Mahkemesi ne yapacak?" 

"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 16 ada ve 1 kayalığın Yunanistan'a alenen verilmesi ile ilgili olarak, Erdoğan, Gül, Davutoğlu, Çavuşoğlu, Ala ve diğer sorumlular hakkında TCK 302'den (vatana ihanet) yapılan suç duyurusuna, 6 Mayıs 2015 tarihinde,'Soruşturma ve Kovuşturma Yapılmasına Yer olmadığı Kararı'verdi. Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği'ne yapılan itiraz da reddedildi. Başvuru yolları tüketildiği için konu ile ilgili olarak 17 Mayıs 2016'da Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru yapıldı. Bundan sonra sorumluluk Anayasa Mahkemesi'nde.

Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruya ne işlem yapacak? Vatan topraklarında dalgalanan Yunan bayraklarını ve vatan topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan Yunan askerlerini görecek mi?.. Binali Yıldırım'ın bile Türk topraklarına pasaportla girmesine sessiz kalacak mı? Anayasa'nın 3. Maddesinin fiilen değiştirilmesine ve vatanın bölünmesine ne tepki verecek? Hep birlikte göreceğiz."

Yazarın Diğer Yazıları