Türkçülük fikrinin kan damarı dergiler

Türkçülük fikrinin kan damarı dergiler
Türk milliyetçiliği ve Türkçülük üzerine çalışmalarıyla takdir toplayan genç araştırmacılar Ahmet Şahin ile Emin Yarımoğlu bu alana ilgi duyanlara kaynaklık edecek yeni bir kitaba imza attılar. Şahin ve Yarımoğlu, "Milliyetçi Fikrin Sesi: Türkçü Dergiler" adlı ortak çalışmalarının hedefini şöyle açıklıyorlar:

"Fikir dergileri Türkiye''deki düşünce tarihinin gelişim ve dönüşümünde önemli rol oynamalarının yanı sıra bu konuda bize detaylı bir panorama sunmaktadır. Bu minvalde düşünüldüğünde dergicilik, milliyetçi fikir hareketlerinin de ''kaynadığı'' bir araç olmuştur. Türkçülük fikrinin teşekkülünden bugünlere kadar olan süreç içerisinde birçok alanda propaganda aracının olmasının yanı sıra süreli yayınlar sahası da bir hayli zengindir. Dergilerde yapılan çalışmalarda yalnızca dergilerin künye bilgisi ve içerisindeki yazıların metne nakledilmesi o dönemin idrakini zorlaştıracaktır. Tahlilin, eleştirinin, bütüncül bir bakış açısının yer aldığı metinler temellendirmenin ve tanımlamanın da kapılarını aralamaktadır.

Elinizdeki kitap Milliyetçi Fikrin Sesi: Türkçü Dergiler serisinin ilk ürünüdür. Türkçü dergileri tek bir kitapta toplamak ve okuyucuya sunmak mümkün değildir. Bizim bu çalışmalarda amaçladığımız asıl mesele: Türkçülük fikri çizgisinde çıkarılmış süreli yayınları gündeme getirmek, dergilerin muhtevasında yer alan siyasi, sosyal vb. meselelerin karşılaştırmalı tahlilini sağlamak, bununla birlikte derginin çıkarıldığı dönemi panoramik olarak incelemektir. Bu bakış açısıyla oluşan çalışmamızda dergilerde yer alan gündem, kavram ve meseleler minvalinde Türkiye''nin yakın tarihini Türkçülük fikrinin perspektifinden okuyacaksınız. Daha geniş bir ifadeyle günümüzü iyi anlamak için bugünün merkezinde olan dergilerin irdelenmesi gerekmektedir."

Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun da kitaba yazdığı sunuş yazısında, bu alanda daha önce yapılmış çalışmaları hatırlattıktan sonra şu değerlendirmede bulunuyor:

"Elinizdeki eserde çoğunlukla genç akademisyenler tarafından ele alınan tam 17 dergi var. Meşrutiyet yıllarındaki Genç Kalemler dergisinden Atsız''ın ölümünden sonra çıkan Yeni Orkun dergisine kadar birçok dergi inceleniyor. Ancak bu çalışmanın öncekilerden önemli bir farkı var. Dergiler akademik bir anlayışla ve derinliğine ele alınıyor. Eserdeki her dergi dış yapısından, kapağından ve künye bilgilerinden başlanarak muhtevasına varıncaya dek ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Dergilerden bazılarının kuruluş ve kapanış maceraları da anlatılmıştır. Asıl ağırlık ise derginin muhtevasına verilmiştir: Hangi konular hangi yaklaşımla ve hangi ağırlıkta ele alınıyor? Bu soruların cevapları, yer yer dergilerdeki önemli yazılardan da alıntılar yapılarak verilmeye çalışılıyor. Bu arada, derginin çıktığı yıllardaki siyasi ve fikrî vasat da ihmal edilmiyor ve dergi o günün şartları içinde değerlendiriliyor. Türkçü dergiler elbette bu kitapta incelenenlerden ibaret değil. Ancak bu yayının bir dizi olacağı ve arkadan gelen yayınlarda diğer Türkçü dergilerin de inceleneceği anlaşılmaktadır. Türkçü dergiler, Türkçülük tarihinin de ana kaynaklarındandır. İleride yazılacak kapsamlı bir Türkçülük tarihi bu eserden ve Türkçü dergilerden büyük ölçüde yararlanacaktır."

Bozkurt Yayınları Tel:(0850) 346 58 78

***

Neoliberal cehennemine hoş geldiniz!

Dünyayı anlamadan Türkiye''yi anlamak mümkün mü?.. "Dünyayı anlamadan bir Türkiye projesi olmaz... Dünyada olup bitenleri izlemeyenlerin tezleri, ayağı yere basmayan tezlerdir. Bizi aydınlığa değil sıkıntılı günlere götürür..." düşüncesiyle başlattığı kitap dizisine araştırmacı yazar İbrahim Okur yeni bir kitap daha ekledi. "Hem Kundakçı, Hem İtfaiyeci" adlı ilk kitabın devamı niteliğindeki "Banksterler ve Demokratörler / Ulus Devletleri Çürütenler" adlı çalışmada İbrahim Okur, militan küreselleştirmecilerin yeni dünya düzeni perdesi arkasında gerçekleştirmeye çalıştıkları programın temel özelliklerini gözler önüne sermeyi sürdürüyor. Aynı konuya odaklanmış üçüncü bir kitabın hazırlığında olduğunu belirten İbrahim Okur son çalışmasında da olması mümkün olan ile gerçek olanı birbirine karıştırmadan, senaryolara değil, ekonomi-politik literatüre dayalı verilerle neoliberal anlayışı ifşa ediyor. İbrahim Okur, bu çalışmasında adım adım açıkladığı neoliberal anlayışı kısaca şöyle özetliyor:

*Küreselciliğin Mihenk Taşı Sınırlarından Arınmış Dünyadır.   

*Yeniden Bölüşüm Taleplerini Meşrulaştırdığı İçin Demokrasi Tehlikelidir.   

*Demokrasinin Yıkıcı Potansiyeline Karşı Koruyucu Mekanizmalar Gereklidir.    

*İnsanlar Diktatörlük Demokrasisinin Varolduğu Gerçeğine Alışmalıdır. 

*Demokrasi, Sermayenin İçinde Rahat Ettiği Düzeni Altüst Edebilir. 

*Demokrasi, Sermayenin Rahatı İçin İşlevini Yerine Getirdikten Sonra Ortada Dolaşmamalıdır. 

*Kitle Demokrasisinin Büyümesini Önlemek İçin Askerîleşmiş Liberalizm Gerekir. 

*Görünmez Hükümete Olan İhtiyaç Gün Geçtikçe Belirginleşiyor.   

*Yalnızca Kapitalizm Enternasyonalisttir. Küreselcilik Milliyetçilikten Üstündür.   

*Ekonomik Milliyetçilik Liderlerde Zekâ Yoksunluğunun Eseridir. 

*Ulus Devlete Tam Bağımsızlık Verilmemelidir. Dünyanın Uluslar Şeklinde Örgütlenmesi Ekonomi İlkeleriyle Çelişir. Dünya Ekonomik Düzeni Devlet Egemenliğinin Çizgiyi Aşmasına Karşıdır.

Okursoy Kitapları Tel:(0532) 584 54 04

 ***

HAFTANIN KİTABI

Kara devrin kâbusunda

Balyoz kumpasının kurbanlarından Mustafa Önsel''in "Silivri''de Firavun Töreni" adlı kitabının yeni baskısı Kırmızı Kedi Yayınevi''nden okurlarla buluştu. Mustafa Önsel, "Silivri''de Firavun Töreni" kitabıyla Millî Ordunun tasfiye sürecine çarpıcı yaşanmışlıklarla ışık tutuyor. İlk kitabı "Beşiktaş''ta Sırtlan Pususu"nun devamı olarak kaleme aldığı kitapla ilgili olarak Mustafa Önsel şunları söylüyor: Tarihe not düşmek adına yazıyorum, yazacağım. Ülkemizi, milletimize ve bizlere kurulan kirli tezgahları, çirkinlikleri, vefasızlıkları, gafleti, dalaleti ve ihaneti açığa çıkarmak için yazıyorum, yazacağım. Bunu yaparken okuyanı hayrete düşürecek, "Bu kadar da olmaz" dedirtecek olayları da  gözler önüne sermeye çalıştım. Bunları tarihin bu anında, başımıza gelenlerden birileri ders alsın diye somut biçimde anlatmaya gayret ettim. Ayrıca, bu kitapta yürekli insanları bulacaksınız. Ama "kağıttan kaplanları" da bileceksiniz. Bu süreçte yaşanan olaylar karşısında dışarıdakilerin ve içeridekilerin yaptıklarına da mercek tutmaya çalıştım...

Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82

***

Yunus''un izini sürmek

Arzu Kök, yeni kitabı "Ol Dost" ile okurlarını Yunus Emre''nin izinin sürüldüğü bir yolculuğa çıkarıyor: O, içeri girenlerdendi. Bilgileri bu seyran ile toparlamıştı. Taklit değildi, gerçekti. Bizim de gerçeğe dönmemiz gerektiğini, ilimden irfana; suretten manaya geçmemizdi dileği. "Hakikatin manasını şerh ile bilmediler" diye ikaz ediyor, temelsiz bilgilerimizi denize atmamızı salık veriyordu. Gözü çobanda, gönlü yabanda, adı Müslüman olanları nefsini bilmeye çağırıyordu. "İlim kendin bilmektir" diyerek gerçek ilmin yolunu gösteriyordu bizlere...

İzan Yayıncılık Tel:(0535) 773 78 79

***

KÜTÜPHANEMDEN

Bir Jöntürk''ün gözünden Mustafa kemal

Türk dilcisi ve yazarı Ahmet Cevat Emre (1877-1961), "İki Neslin Tarihi" adlı kitabında kendi hayat hikayesi ekseninde ülkede Cumhuriyet öncesi ve sonrası yaşanmış olayları aktarıyor. Pek tabii her hatıratta olduğu gibi burada da pek çok sübjektif  bilgiler var. 1960 yılında Hilmi Kitabevi tarafından basılmış kitabın kapağındaki, "Mustafa Kemal Neler Yaptı? Son asırda memleketin geçirdiği en mühim tarihî vak''aların en canlı ve doğru hikaye ve tasviri..." ibaresi muhteva hakkında bilgi vermeye yetiyor.

Harb Okulu''nda okurken siyasal bir suçtan ötürü yetmiş sekiz arkadaşıyla Trablusgarb''a sürülen (1895) Ahmet Cevat Emre, Avrupa''ya kaçarak Jöntürkler''e katıldı. Meşrutiyet''in ilanından sonra yurda dönüp, Siper-i Saika gazetesinin yöneticiliğini yaptı. Darülmuallimin''de (1909-1912) ve Darülfünun'' da ders verip, Alfabe Komisyonu''nda üyelik yaparak (1928), Türk Dil Kurumu''nun kuruluşundan, ölümüne kadar dilbilgisi ve derleme kollarında çalıştı.

Ahmet Cevat Emre, "İki Neslin Tarihi" kitabında "Mustafa Kemal''in Rolü" başlığı altında şunları yazıyor:

Enver''in Almancı olarak Türkiye''yi harbe nasıl soktuğunu gördük. Mustafa Kemal ise ne Almancı, ne İngilizci idi; ona göre iki dev üçlüler arasında patlak veren Cihan Harbi''ne de acele girilmeyecekti; beklenecek, harbin seyri en büyük dikkat ve anlayışla takip edilecek, tam zamanı gelince fırsat kaçırılmayacak, seçilecek tarafla ittifak edilerek zafer sağlanacak, böylece kuvvetli, bağımsız hür bir Türkiye yaratılmış, kültür ve medeniyet yolu bize de açılmış olacaktı...

(Ahmet Yabuloğlu)