Türkçülük, İslâmcılık ve BOP'çuluk!

Tayyip Erdoğan, "Kürt'üm demek en tabii hakkındır, ama Kürtçülük yapmak hakkın değildir. Türk'üm demek en tabii hakkındır ama Türkçülük yapmak hakkın değildir. Çünkü bunlar bölücülüktür." diyerek, Cumhurbaşkanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucu iradesine karşı geldi.

Konuyla ilgili Türk Ocakları açıklamasında da bu duruma işaret edildi: 

"Türk milliyetçiliği etnik ve mezhebi ayırım yapmaz, ayrıştırıcı değil birleştiricidir. Ortak tarih, kültür birikimine, vatan sevgisine ve ortak gelecek tasavvuruna dayanır. İmparatorluk mirasına sahip çıkarak etnik kökenlerine bakmadan Osmanlı'nın Müslüman unsurlarına kucak açan bir anlayışla Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran fikir Türk milliyetçiliğidir. Hatırlatırız ki, Türkçülüğün Esasları'nı yani manifestosunu yazan Diyarbekirli Ziya Gökalp ırkçılığı reddetmiştir; Türk milleti kavramını aynı kültürle, aynı terbiyeyle yoğrulmuş insanlar olarak tanımlamıştır."

***

Biz de "Türkçülüğün Esasları"nı yazan Ziya Gökalp'e başvuralım!

Bilindiği gibi, Gökalp, Malta sürgününden kurtarıldıktan sonra Cumhuriyet'in ilanını da görmüş ve 1924 yılında vefat etmişti.

Gökalp, Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal Paşa hakkındaki kanaatini şöyle yazmıştı:

"Evvelce, Türkiye'de Türk Milleti'nin hiçbir mevkii yoktu. Bugün, her hak Türk'ündür. Bu topraktaki hâkimiyet, Türk hâkimiyetidir. Siyasette, kültürde, iktisatta hep Türk halkı hâkimdir. Bu kadar kat'i ve büyük inkılâbı yapan zat, Türkçülüğün en büyük adamıdır. Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır. Fakat yapmak ve bilhassa muvaffakiyetle neticelendirmek çok güçtür."

Gökalp, "Millet ne ırkî, ne kavmî, ne coğrafî, ne siyasî, ne de iradî bir zümredir. Millet, lisanca, ahlâkça, edebiyatça, müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir zümredir" demişti.

Gökalp'ın, "Atlarda şecere aramak lazımdır. Ancak, insanlarda ırkın sosyal hasletlere tesiri olmadığı gibi şecere aramak doğru değildir. Bunun aksi bir yol tutarsak, memleketimizdeki münevverlerin ve mücahitlerin birçoğunu feda etmek gerekir. Bu mümkün olmadığına göre Türk'üm diyen her ferdi Türk tanımaktan, hıyaneti görülenler varsa, cezalandırmaktan başka çare yoktur" görüşü, Atatürk tarafından, "Ne mutlu Türk'üm diyene" şeklinde ifade edilmiştir.

***

Görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran irade Türkçülüktür, kurucusu da en büyük Türkçüdür!

Tayyip Erdoğan, Türkçülüğü bölücülük olarak gördüğüne göre, kurucu iradenin yerine, ne getirmeye çalışıyor.

Bu tartışmaları, Yusuf Akçura "Üç tarzı siyaset" makalesiyle zamanında yapmıştı. Erdoğan, herhalde bunlardan haberdardır!

Şimdi birisi de kalkıp dese ki "Müslümanım demek en tabii hakkındır ama İslâmcılık yapmak hakkın değildir. Çünkü bunlar bölücülüktür." haksız mı olur?

Türkçülüğün bölücülük olduğunu iddia eden kişi "Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanı" sıfatını üstlendiğini de söylemiştir. BOP, Türkiye dahil 22 İslâm ülkesinin haritasını değiştirmeyi, bu ülkeleri bölmeyi öngörüyordu! BOP eş başkanlığı da bu projeyi onaylamak değil miydi? 

Bu sıfatı taşıyan bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilmiş olması, tarihi bir yanılgıdır. Gerçi Türk seçmenini yanıltan, Atatürk ve cumhuriyet düşmanı Mustafa Sabri'nin peşinden Mısır'a kaçan İhsan Bey'in oğlunu aday yapanlardır!

***

Bu çirkinliğe  kim son verecek?

***

Bilindiği gibi 65 yaşın üzerindeki vatandaşlardan, toplu taşıma araçlarında ücret alınmıyor. Ankara'da ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, her halk otobüsüne ayda bin lira destek vererek, bu uygulamayı destekliyor. Fakat bize gelen şikâyetlere göre halk otobüsleri sürücüleri, kart gösteren yaşlı vatandaşları otobüsten indiriyor. Bu çirkinliğe kim son verecek?

Yazarın Diğer Yazıları