Türk’e durmak yaraşmaz

Kastamonu ve İnebolu gezisi-Silivri Mahkemesi-30 Ağustos Zafer Bayramı...
Sayın okurlarım, Türk’lere durmanın yaraşmayacağına inanan, seksen dört yaşına basmış bir Türk Milliyetçisi olarak geceli-gündüzlü beş günde Kastamonumuzun milli kutlamalarında bulundum. Büyük kurtarıcı M. Kemal Atatürk’ümüzün 23 Ağustos 1925’de Kastamonu’da gerçekleştirdiği Şapka ve Kıyafet İnkılabımızın 85’inci yılını coşku ile kutladık. Belediye Başkanlığınca tertiplenen 14. Türk Dünyası Günleri’ni süsleyen Bayraklı yürüyüşlere, Türk müziği konserlerine, havaifişek gösterilerine, kitap ve resim sergilerinin açılışlarına, tertiplenen “Türk Dünyası Meseleleri” konusundaki panele katıldık. Türkü, şiir ve belediye orkestrasını dinledik, halk oyunlarını doya doya seyrettik. Kastamonu’nun turistik alanlarına, Karadeniz sahillerindeki İnebolu ve Safranbolumuzun güzelliklerine doyamadık.
İnebolumuzda bizleri bütün güzellikleriyle mesut ve mutlu eden, İnebolu Türk Ocakları’nda geçirdiğimiz birkaç saatlik zaman dilimi idi. Yetenekli ve seviyeli bir genç hanımın yönettiği Türk Ocakları, sahneleri-salonları-sergileri ve Eskişehir Belediye Başkanımızın yaptığı gerçek Mustafa Kemal Anıtı ile ’Türk Cumhuriyeti’nin cenneti idi. Deniz kuvvetlerimizin Karadeniz’de görev yapan firkateynlerinin amirallerinin davetlisi olarak, deniz motorları ile Gemlik Firkateyni’ne ulaştık ve Denizci Mehmetçiklerle doya doya sohbet ettik.
Beş günlük Kastamonu seyahatimizden sonraki, 27 Ağustos Cuma günü, Birinci Ümraniye Davası’nın 156. duruşmasını görmek için sabahın erken saatlerinde Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesindeki mahkeme salonlarına ulaştım. Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Doğu Perinçek, Kemal Kerinçsiz, Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Fikri Karadağ, Fikret Emet, Hikmet Çiçek ve Ferit İlsever’i ve avukatlarının hukuki savunmalarını dinledik. “Gizli tanıklara itibar edilmesini, onların beyanlarına göre savcılarca değil, polislerce iddianame hazırlanmasının yanlışlığını ve Beşiktaş Adliyesi’nin Türkiye’nin egemenlik alanı dışında, gizli örgütün denetiminde olduğunu” ileri sürdüler. Sevgi Erenerol kardeşimi rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya katılamadığından, güzel yüzünü göremedim. Bu arada yüzü aşkın emekli subay ve astsubayın duruşmayı izlediğine ve duruşma öncesi sanıklarla sohbet ettiğine şahit oldum.
Duruşma bütün gün ve gece devam etti ve bizler, Cumartesi günü sabaha karşı saat 04:00’de yuvalarımıza ulaşabildik.
Sayın okurlarım, dört gün önceki 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 88’inci yılı kutlu ve Türk Dünyası’nın kutup yıldızı Cumhuriyetimiz de ilelebet mutlu olsun.
Anadolu insanı Mustafa Kemal’in önderliğinde yurdumuzu emperyalistlerin istilacı güçlerinden temizleyerek, Yunanlıları da denize dökerek, “Ne mutlu Türk’üm” diyenlerle, İmparatorluğumuzun yerine cumhuriyetimizi kurmuştur. Cumhuriyetimiz, milli değerlerimizin temel taşlarıyla inşa edilmiştir. Eşsiz güzelliklere sahip “vatan toprağı”mız  “zengin milli kültürümüz, dil birliğimiz ve tarih şuurumuz, soyu sopu belirgin Türk insanımız, Türkiyemizin temel taşlarıdır”. Cumhuriyetimiz on yılda on beş milyon genç yaratarak, yerli malı kullanıp para biriktirerek, israf ekonomisini önleyerek, memleketimizi demir ağlarla örerek, bugünkü adı IMF olan Duyun-u Umumiye’ye Osmanlı’nın borçlarını ödeyerek ve aynı zamanda çok ve büyük işler yaparak haysiyetli toplum olarak yaşamamızı sağlamıştır. Merinos, Nazilli, Hereke, Beykoz, Ereğli, Kayseri, Uşak Sümerbankları gibi halkımızın temel ihtiyaçlarına cevap verebilecek milli müesseseleri üretime geçirmiştir.
Bugünküler artık cumhuriyetimizin ilkelerinden uzaklaştılar, eğitim müesseselerimiz köksüz isyankarcılara teslim edildi. Hep beraber, 12 Eylül referandumuna kaldık. “Evet” veya “Hayır”ı bekliyoruz. Başbakan bile, Rize’deki heyelan bölgesine giderek, 30 Ağustos Zafer Bayramımıza katılmadı.

Yazarın Diğer Yazıları