Türk'e Türk propagandası yapanlar kimler?
Türkiye’de özellikle son dönemde garip bir anlayış hâsıl oldu. İçinde Türk kelimesi geçen bir cümle kurduğunuzda bazı akıllılar “Türk’e Türk propagandası yapmayın” şeklinde özetlenebilecek bir yaklaşım sergiliyorlar. Mesela “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözü birilerini gerçekten sinirlendiriyor. Sakın yanlış anlaşılmasın. Dış siyasette ebedi dostlukların da düşmanlıkların da olmadığını düşünen bir yazar olarak ifade etmek isterim ki meseleye böyle yaklaşanlardan her zaman daha barışçı ve uzlaşmacıyız. Ancak tarihi süreç içerisinde gerçekten kendisini Türk hisseden toplumların sayısız düşmanı olduğunu rahatlıkla görmek mümkündür. Mesela Yeniçağ’ın sol üst köşesine baktığınızda “Türkiye Türklerindir” ifadesini görürsünüz. Buradaki muhtevada kendisini Türk hissedenlerin ve yani “Ne mutlu Türküm diyene” yaklaşımının yer aldığı çok açıktır. Ancak her fırsatta bu ve benzeri ifadelerden ürkenlerin asıl derdinin bu topraklardan Türk kavramını kazımak olduğu, düşünülmesi gereken derin bir meseledir. Üstelik bunu sadece ben düşünmüyorum.
Şehidin kanında Gazinin de ahında boğulmak
Bu noktada son dönemin en çok tartışılan konusu olan “demokratik açılıma” da değinmek gerekir. Şöyle bir düşünelim; Ülkemiz terör sebebiyle binlerce can verdi. Suçsuz, günahsız insanlar “vatan sevgisi” için gözünü kırpmadan ölüme koştu. Geri dönmeyi başaranların bir kısmı sakat kaldı. Gözleri görmeyen, el ve ayaklarından olmuş, yüzünü kaybetmiş nice yiğitlerimiz bizlere uzanan eli kanlı terörü yok etmek adına, kurşunlara siper oldular. Oldular olmasına da bugünlerde yaşama umutlarını da kaybetmek üzereler. Çünkü karşılarında bir zamanlar silah atanlar, şimdilerde halaylarla, sloganlarla karşılanıyor. Ya elebaşları... Bir yerlerden sanki onun dışarı salınmasının kıvılcımları yakılıyor. Zira onu da söyleyen ben değilim. Bilgi ağında bu konuda yazılmış binlerce yazı ve iddia bulabilirsiniz. Sanırım onlar ve hepimiz için düşünmesi bile ürkütücü. İfade etmek gerekir ki böylesi bir ortam sosyal hayatın içerisinde ciddi travmalar meydana getirmektedir. Geçenlerde bir gazimiz mailinde aynen şöyle yazmış: Tamam ama o zaman bütün bunlar ne içindi? Bu hissiyat, bir milletin karşı koyma reflekslerinin yok edilmesi sürecinden ayrı sorgulanamaz. Aslında unutulan sadece onlar değil. Uzakta ama yüreğimizde unutmaya işaretlediğimiz bir yerler daha var.
Onlar da Müslüman
Türk ama...
Doğu Türkistan’daki soydaşlarımızın nasıl da unutulduğunu unutturmamak gerekir. Biliyorum şimdi de birileri “Türkiye ve Çin ilişkilerini düşünmeliyiz” diyecekler. Tabii ki, Çin bizim için önemli bir ülkedir. Ona sözümüz yok da 1949 yılında işgal edilen bağımsız bir ülkenin, her geçen gün şiddetle asimile edildiğini görmezden mi geleceğiz yani. Üstelik Müslüman ve Türk kökenli bir toplum olmasına rağmen... Acaba Filistin’de binlerce Müslüman’ı katleden İsrail’in yaklaşımı ile burada yapılanın arasında ne fark var. Birisi dünyanın gözü önünde bomba yağdırıyor. Diğeri gözlerden uzakta, özgürlük için mücadele veren binlerce insanı öldürüyor, asimile yapıyor, yargısız idam ediyor. Ne dersiniz birileri “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünü de mi revize etmemizi istiyor? Öyle ya... Türk’e Türk propagandası yapanların gerici sayıldığı bir zamanda zalimi, zulmü ve bölünmeyi savunmak nasıl da popüler olmuş...