Türker Akın Sağlık hayatını kaybetti

Türker Akın Sağlık hayatını kaybetti
Ülkücü Hareket’in tanınan isimlerinden yazar Türker Akın Sağlık, geçirdiği kalp krizi sonrasında hayatını kaybetti.

Manisa’nın tanınan simalarından, uzun yıllar Ülkücü camianın için yer almış Türker Akın Sağlık, geçirdiği ani kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti.

Sağlık, kalp krizi geçirdiğinin anlaşılması üzerine Ege Üniversitesi Hastanesi’ne götürüldüğü ve burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı öğrenildi.

YAZILARIYLA TANINIYORDU

1980 Dönemi darbesi sonrasında Ülkücü kuruluşlar davasından hapis yatan Türker Akın Sağlık, makaleleri ve gündeme yönelik değerlendirmeleriyle tanınıyordu. Birçok gazete ve internet sitesinde yazarlık yapan Sağlık’ın ani vefatı sevenlerini yasa boğdu.

Koray Aydın twitter hesabından Sağlık’ın fotoğraflarıyla, Manisa'da ülkücü hareketin önde gelen isimlerinden Taş Medreseli Akın Sağlık vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin. Başımız sağolsun” mesajını paylaştı.

YAZICIOĞLU’NUN ARDINDAN BU YAZIYI KALEME ALMIŞTI

Edebi kişiliği ve güçlü kalemi ile tanınan Sağlık, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından sonra şu satırları kaleme almıştı:

Toprağa basmayı düşündüler beton zeminlerdeki voltalarında…
Hiç unutulmayacak işkenceleri kol kola yaşadılar…
Kırıldılar… Üzüldüler… Hırçınlaştılar…
Üzüldüler.
Coşkularını kaybetmeden.
Nice tezgâhlara rağmen.!
Güvercinler ülkesinde hayallerinde dolaştılar…
Nane kokuları arasında zikre daldılar.
Günlere papatyalarla gülümsediler.
Üşüdüler.
Kırıldılar.
Üzüldüler.
Sonsuzluğun sahibine ulaşacakları güne kadar üşüdüler.
Bir ortak mazinin, ortak düşünceleriyle arkadaşlarını kara toprağa yolcu ettiler.
Öfkeleri içlerinde diriydi.
Haksızlıkları yaşadılar.
Dostları idam sehpalarında Allah’a teslimiyetle ebediyete göç etmişti.
Dün gibi.
İdamlar.
İnfaz bahçelerinde havalanan ve zikir eden kuşların zikriyle cennete uçmuşlardı.
Beton çok soğuktu.
Üşüdüler.
Korkmadılar.
Bedenleri dondu.
Ruhları eskimedi ki!
İşkenceci 12/Eylül gardiyanlarının işkencelerini lanetlerken ‘Beton Ranzalarda Üşüyenleri’ düşünmemek elde mi?
Dün hafızamda..İliklerimde…Ruhumda…
Her senenin 12/Eylül günlerini lanetliyorum.
İşkenceci yüzlere lanet savurarak!
Üşüyen nesil birer yaprak gibi uçuyor.
Ebediyet yolu uzun!
Makam ve zenginlikler burada kalıyor.
Ne libas, ne iltimas, ne alkış faydalı!
Üşüyen nesil sizlerin çok uzağında kaldı!
Anlamadınız ki onları!
Burun kıvırdınız hallerine!
Kiminiz yolda gördü ve korkudan selam vermediniz.
Bazınız eşlerinizin baskısıyla evden çıkamadı!
Siz üşümediniz ki!
Üşüyenleri anlamamıştınız.
Onlar sizden bir şey istemedi ki!
Siz hayatın inceliğini kavrayamadınız.
Üşüyen nesil duygusaldı.
Nefesleri bir yerde tıkanmadı.
Yutkundular ve gözlerinden akan yaş korkudan değil, sizin biçare haliniz gördüklerindendi!
Şimdilerde sizi görüyorum.
Lacileriniz ve kravatlarınız içerisinde bize türkü okuyor ve hikâyeden masal okuyorsunuz.
Yaşamadığınız hali yaşamış gibi kendinizi yalan rüzgârına kaptırmışsınız.
Siz üşümediniz.
Hücrelerde yanan, dayak yiyen, feryat ederlerse işkencecilerin sevineceği düşüncesiyle dişlerini sıkan ve sonunda işkencecilerin suratına tüküren Ülkücüleri anlamadınız!
Sıradan hayatın, sıradan yurttaşı olarak 20 sene yaşadınız. Sonra piyasaya macuncu raflarında sürüme sokuldunuz.
Olmadı!
Üşümeden ve donmadan Ülkücülük olmuyor ki!
Nice tezgâhlardan geçmeden, hayatta baş eğmeden ve zorbalara baş eğmeksizin Ülkücü olunmuyor!
Etikette dolu!
Beton çok soğuk ve üşüdüler.
Onları bir saniyelikte olsa anlasaydınız bugün göz pınarlarınızdan gözyaşı gelmeyecekti!
Yıldızlar gelir ve gider.
Kimi yıldızlar 2 asırda bir doğar ve gözden kaybolur.
Hayat bu efendiler!
Deste deste paralarınız olmuş neye yarar!
Kulaklarınız dalkavuk alkışıyla bulutlanmış faydası yok!
Rahatsınız değil mi?
Rahat döşeklerde yatmışsınız hep!
Cici mamalarla beslemiş dadılarınız sizi!
Siz donmak nedir düşünmediniz.
Üşümediniz hiç!
Üzerinize kapılar kilitlenmedi ki!
Uysal koyunlar diyarının çobandüdüğüyle yaşayanlar üşüyenleri anlamaz!
Kim bilir nerelerden esecek bir rüzgâr size de esecek bir gün!
Meçhul!
Hiçbir gelişme tesadüf değil.
Üşüyen nesil dirilişin öncüsüydü.
30 yıl öncesinin bir dilim ekmeğini paylaşan azizlerdi onlar!
30 yıl sonra dünyaya bir bakın!
Mum bulsanız yakacak kibrit arayacaksınız.
Kararmış dünya!
Işıksız ruhlar.
Kangrenleşen bencilikler!
Üşüyorum diyen bir nesil ruhlarıyla kendilerini ısıtmıştı.
Donmadılar.
Ağlamadılar.
Düştüler ve kalktılar.
Başka ellere tutunmadan!
Yalancı baharlarda açan çiçek olmadılar!
Bir dünyadır ki her rüzgâra gebe!