Türkiye bu mu olmalı?

2008 yılında kuruluşunu tamamlayıp, bugüne kadar on iki ülkenin Türk asıllı öğretmenlerinin derneklerini bünyesinde toplamayı başaran, ülkemizin eğitim alanında ilk ve tek uluslararası kuruluşu olan Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu hizmetlerine bir yeni halkayı daha eklemenin onur ve gururunu yaşamıştır. 

Devletimizden hiçbir destek göremeyen, aksine mevcudiyetinden rahatsızlık duyulan bu kuruluş, vefakâr ve cefakâr bir avuç öğretmenin maddi ve manevi destekleriyle ayakta durmanın yanında, Türklük âlemine hizmet etmenin çaba ve gayreti içerisindedir. 
Bu bağlamda 25-28 Eylül 2014 tarihlerinde yeni bir etkinliği ile farkındalık yaratmaya devam etmiştir. Genç devletlerimizden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Girne şehrinde federasyon üyesi olan Teknik Öğretmenler Derneği’nin organizasyonu ile “Uluslararası Karşılaştırmalı Eğitim Sempozyumu”nu on iki ülkeden yirmi beş kişinin katılımıyla gerçekleştirmeyi başarmıştır.
Sempozyumda katılımcı ülkelerin eğitim sistemleri irdelenerek, farklılıklar belirlenmiştir. Bu farklılıkların güzel olan yönleri belirlenerek ilgili tarafların Milli Eğitim Bakanlıklarına sunulmak üzere bir rapor haline getirilmiştir.
Ayrıca bazılarının ana dilde eğitim yapması için Türkiye’ye baskı yapan sözde demokrasi havarisi ülkelerin, kendi ülkelerinde ana dilde eğitim konusunda Türklere nasıl baskı yaptığı ve ses bayrağımıza geçit vermedikleri bir kez daha vurgulanmıştır. 
Bir baba ocağı olarak görülen Türkiye’mizin başkalarına yardım elini uzatırken, Türkiye dışında yaşayan kendi evlatlarını her gün biraz daha kendinden uzaklaştırmak suretiyle başkalarının kucağına atarak asimilasyona uğramalarına neden olduğu söylenmiştir.
Her alanda olduğu gibi, eğitim alanında da her şeyi doğru yaptığına inanıldığından hep Batı’ya yönelindiği, hâlbuki her ülkenin kendine özgü eğitim politikaları olduğundan çevremizdeki ülkeler ile Batı’nın dışında kalan ülkelerde de eğitim sisteminde bazı güzelliklerin olacağı göz ardı edilmemesi gerektiğine parmak basılmıştır.
Böylesine emek ve masraf getiren bir toplantının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılmasının ise yapılanmaya devam eden ve değişikliklerin kabul görmeyerek bakanı koltuğundan etmesine vesile olan eğitim sistemine büyük katkı sağlayacağı yadsınamaz bir gerçek olduğuna vurgu yapılmıştır. 
Sempozyumun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yalnızca eğitim sistemine katkı sağlamakla kalmayacağı, dünyadan tecrit edilen bu ülkenin Türk dünyası eğitimcileri olarak yanında olunduğu, her zaman ve her şart altında bu desteğin süreceği tüm dünyaya ilan edilmiştir.
Adeta bir yabancı öğrenci kentlerinden oluşan bu devletin, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi ve Girne Amerikan Üniversitesi katılımcılar tarafından ziyaret edilerek güler yüzlü çalışanları ile verilen eğitimin yakından görülmesi sonucu buralara daha çok öğrencinin gelmesi yönünde gerekli çalışmaların yapılması kararlaştırılmıştır.
Gelen heyetlere, Girne Belediye Başkanı ve Milli Eğitim Bakanı’nın göstermiş olduğu yakın ilgi ve alaka heyettekiler üzerinde olumlu bir etkiye neden olmuştur. Organizasyonu yapan Teknik Öğretmenler Derneği’nin başta Genel Başkanı Ahmet Aslan ve yönetiminin canhıraş çalışmalarının unutulmayacağı ifade edilmiştir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşadığım ve gördüğüm böylesine güzellikler karşısında federasyonumuza bağlı kuruluşların neler yapabilecekleri, federasyon başkanı olarak beni bir daha gururlandırarak cesaretlendirmiştir.
Ancak benim ülkemin iktidarının, siyasi partilerinin, üniversitelerinin, medyasının ve imkânı olan sivil toplum kuruluşlarının Türk dünyasına, bunların kuruluşlarına bakışı ve duyarsızlıkları dile getirilmesi de beni bir kadar da hüzünlendirmiştir.
Bu nedenledir ki ülkemle ilgili sorulara cevap verememenin hüznüne kapılarak kendi kendime şunu sormak zorunda kaldım. Türkiye böyle mi olmalı, biz bunu hak ediyor muyuz ve nereye doğru sürükleniyoruz?

Yazarın Diğer Yazıları