Türkiye Büyük Oyun'da

AKP’nin kapatılma davasına yönelik uluslararası yoğun ilgi ve kampanyanın ardı arkası kesilecek gibi değil. Kimi dış gözlemciler özellikle de AB cephesinden gelen yorumlarda davayla başlayan süreç Kemalizmle demokrasinin hesaplaşmasından ibaret. Washington yönünden gelen sinyallerse biraz daha karmaşık: Özellikle ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Parris’in son makalesi bir anlamda Bush yönetiminin ikircikli tavrını net biçimde yansıtıyor. ABD Türkiye’nin iç siyaset krizinde “ne yardan ne de serden vazgeçiyor.”
Moskova hattının tavrıysa Milliyet’in Rusya temsilcisi Cenk Başlamış’ın yorum-haberinde yansımış: “Batı’yı, ABD’yi bırak, bize gel!” mesajını taşıyor.
Arap-İslam dünyası medyasına gelince, AKP “İslamcı demokrasiye özellikle Arap dünyasındaki uygulamalarına model olabilir mi?” sorusunun yanıtını aramakla meşgul.
Türkiye’nin medyasının “dava”yla ilgili gözlem düşünce ve haberlerinden oluşan çiçek dürbününe gözlerimiz zorla bastırıldığında,“kapatılacak mı kapatılmayacak mı?” türü bilgi yarışmalarının ötesinde fazla birşey yok!
Oysa Türkiye’nin alın yazısıyla ilgili kapatılma krizinin dışarıya yansıması büyük güç odaklarını, küresel iktidar merkezlerini hem  rahatsız ediyor hem de sevindiriyor. Örneğin AKP modelinin en önemli kuramcısı CIA görevlisi Graham Fuller son kitabı “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”nde Türkiye’nin ABD’den hızla uzaklaştığını, artık Washington’ın uzak ya da yakın denetiminden çıktığını, Avrasya ittifakına doğru yol aldığını yazıyor. Fuller, Ilımlı İslam modelinin politik zaferi olarak gösterdiği AKP modelinin “neden kontrolden çıktığını” ise es geçiyor. Belli ki Türkiye’nin iç krizi karşıt mevzilerdeki kuramcıların da kafalarının karışmasına neden olmuş durumda.
Dıştan bakınca bu kafa karışıklığının nedeni değişken reel-politiğin yeniden kaos içinde devinen jeopolitiğin, dünya sistemi ya da sistemsizliği, 1929’dan bu yana kapıtalizmin vahşi ikinci büyük krizi gibi nedenlerle açıklanabilir. ABD ile Rusya ve Avrasya bağlaşıkları arasında, Kızıl Meydan’da Kızılordu’nun yeni versiyonunun yaptığı gövde gösterisiyle resmen start alan Yeni Soğuk Savaş’da Ankara yine ön cephe ülkesi ve bu kez geçmişteki gibi Batı’nın müttefiki ve NATO üyesi değil, AB ile İslam dünyası ve Avrasya arasında dümeni kırılmış bir gemi gibi dalgalarla boğuşuyor. Üstelik bu yeni Soğuk Savaş’ın en sıcak cephesi olmaya da aday... Yine asıl çarpıcı olansa Türkiye (bence) kendi iradesi dışında Yeni Büyük Oyun’a sürüklenmiş durumda iken bu oyunu götürecek oyunculardan belki değil, ama vizyondan yoksun.
Yeni Büyük Oyun ve onun sıcak açılımı Yeni Soğuk Savaşta iç politikadaki büyük krizden büyük uzlaşmaya doğru zorluyor Türkiye’yi.
Bu tarihi uzlaşmanın sinyalleri giderek yoğunlaşıyor. Ama bu “son derece karmaşık ve sıkıntılı süreç olacak!”
Tersi durumda ise tarihsel uzlaşmazlık hem Türkiye’de hem de Doğu-Batı ekseninde jeopolitik depremleri tetikleyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları