Türkiye nerelidir!..

Türkler, Ata Yurtları Orta Asya’dan göçme kararı aldıktan sonra doğuya yani Uzak Asya’ya doğru değil batıya yani Anadolu’ya göçmüşlerdir.  1071’de Malazgirt’te Roma Kralı Roman Diojen’i yendikten sonra kitleler halinde Anadolu’ya göçler asırlar boyu devam etmiştir. Yöneticiler, peyderpey gelen Türk aile ve boylarını doğuya değil sürekli batıya yerleştirmişlerdir. Bu batı tercihinde belirleyici olan, sadece coğrafya veya iklim koşulları değil aynı zamanda orada yaşayan insanlar ve onların kültürü de rol oynamıştır. Hiçbir Osmanlı Sultanı Hacca gitmemiştir. Hiçbir Sultan ve Şehzade bir Arap kadını ile evlenmemiştir. Türkler, devlet yönetimi, sanat, mimari, yaşam tarzı ve giyim kuşam olarak hep Batıyı örnek almışlardır. Bir Arap, Fars, veya Çinli gibi değil Batılı gibi giyinmiş ve onlar gibi yaşamak istemişlerdir. Eğitimli veya eğitimsiz, dindar veya değil Türklere; Mekke’de, Medine’de veya Tahran’da mı yaşamak istersiniz, yoksa Paris’te veya Londra’da mı diye sorsanız büyük bir çoğunluk belki de hepsi batıyı tercih edeceklerdir. Türkiye’deki ideolojik İslamcı-Arapçılar ısrarlı bir şekilde Türkiye’nin Orta Doğulu olduğunu belirtmektedirler. Doğrudur Türkiye coğrafi olarak bir Orta Doğu ülkesidir, ancak Türkiye aynı zamanda bir Kafkas, bir Akdeniz, bir Balkan, bir Karadeniz ve bir Batılı ülkedir. Türkiye politik, askeri, ekonomik, sportif ve kültürel olarak batının bir parçasıdır. Orta Doğulu olmak kötü bir şey değildir ama Türkler tercihini batı olarak yapmıştır. İslamcı-Arapçıların kendileri Orta Doğuludur ama Türkler ve Türkiye politik, ekonomik ve felsefi olarak batılıdır, atalarımızın olduğu gibi. İslamcı-Arapçılar biz batılıların kültüründen değiliz, onlar Hıristiyan biz Müslüman’ız gibi argümanlar ileri sürmektedirler. Batıyı, batı yapan sadece doğuştan gelen Hıristiyan kültürü değil sonradan kazandıkları değerlerdir, yani sanayi, teknoloji, refah, insan hakları, adalet, eşitlik, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi gibi değerlerdir. AKP on yıldır Orta Doğulu gibi davranmakta ve başımız beladan kurtulmamaktadır.

 

Patriotlar ve Suriye 
Her halde bu ülkede aklı selim hiç kimse, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Almanya’nın ve Hollanda’nın NATO’nun 5. Maddesi çerçevesinde Türkiye’ye göndereceği asker ve Patriot füzelerinin gariban Suriye için olduğunu iddia edemez veya inanmaz. AKP’lilerin de buna inandığını sanmıyoruz ama Suriye için olduğunu savunmaktadırlar. Esad rejimi, mütevazı imkanlarla savaşan muhalefetle baş edecek askeri donanıma sahip değilken bir de NATO üyesi Türkiye’ye mi saldıracak. Herkes biliyor ki bu düzenek, Türkleri korumak için yapılmamıştır. Muhtemel bir İran müdahalesinde İsrail’i korumak için yapılmıştır. Bu Patriotların aslında iki görevi vardır. Birincisi, İsrail’i İran’dan gönderilecek füzelere karşı korumak, ikincisi ise Türkiye’yi Orta Doğu bataklığına iyice sokmaktır. Zira İran, birçok defa resmen açıkladı, bize saldırılırsa biz de bölgedeki Amerikan askeri karargahlarına saldırırız diye. İran, Türk toprakları üzerinde bulunan askeri alanlara saldırırsa Türkiye de cevap vermek zorunda kalır ki, al sana yeni bir bela. Zaten bütün çabalar Türkiye ile İran’ı savaştırmaktır. 1980-1988 yılları arasında İran-Irak savaşında İsrail her iki ülkeye de askeri destek vererek, ölümleri ve tahribatı artırarak savaşı uzatmış ve iki ülkeyi de elli yıl geriye itmiştir. Şimdi sıra Türkiye-İran ikilisindedir. Türkiye Necmettin Erbakan ve Turgut Özal dönemlerini hafif sıyrıklarla atlatmıştır. Bu iki İslamcı lider de ideolojileri gereği Arap ülkelerinde turlarını atmış ama politik ve ekonomik konjonktür çok müsait olmadığı için Orta Doğu bataklığına pek fazla saplanmamışlardır. AKP iktidarı bilinçli ya da bilinçsiz, bir şekilde ülkeyi bir maceraya sürükleyebilecek mecralarda dolaşmaktadır. Zaten yeteri kadar üstümüze elzem olmayan sorunlarla boğuşmaktayız, yenilerine hiç gerek yoktur. Özellikle belasını arayan İran rejimi ile çatıştıracak askeri ve politik kombinezonlara girmemek veya ortak olmamak gerekir. Aklıselim ve Türk halkının çıkarı bunu gerektirir.

Yazarın Diğer Yazıları