Türkiye-Suriye savaşı ve Kürt devleti riski

Tahran Zirvesi sonrası İdlib çıbanı Türkiye'nin başını çok ağrıtacak gibi görünüyor.

Türkiye, Rusya ve İran'ın İdlib'de gözlemci askeri birlik bulundurma kararı çerçevesinde 12 askeri üs kurduğumuz İdlib'e sürekli askeri takviye gönderiyoruz.

Ancak iki çok önemli gelişme var.

Birincisi Türkiye, İdlib'de radikal grupları silah bırakmaya ikna çabası içine girdi. Yaklaşık 30 bin silahlı güç haline gelen bu radikal grupları Türkiye dost görüyor ama İran ve Rusya terörist olarak adlandırıyor.

Bu grupların silahlarını Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim etme çabası Türkiye tarafından sürdürülürken Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) adlı eski El Nusra'nın lideri Ebu Muhammed Colani bu projeye tepki gösterdi ve silah bırakmayacaklarını açıkladı.

İdlib'in yaklaşık %65'ini yani kentin üçte ikisini HTŞ kontrol altında tutuyor ve Colani, Esad rejimine karşı savaşacağını açıkça ilan ediyor.

Türkiye İdlib'de silah bırakılması çağrısına uymayan HTŞ'yi Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile terör örgütleri listesine aldı.

İdlib'in 2,5 milyon olan nüfusuna ek olarak Suriye'nin çeşitli kesimlerinden kaçan 1,5 milyon Esad muhalifi katılınca nüfus 4 milyonu aştı.

Önemli bir sorun ise Tahran Zirvesi'ndeki canlı yayında ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "silah bırakma ve ateşkes" çağrısı yapınca Rusya lideri Vladimir Putin, İdlib'de Türkiye'nin desteklediği grupları terörist gruplar olarak tanımladı ve karşı çıktı.

Şimdi asıl sorun ortaya şöyle çıktı.

Rusya ve Suriye, İdlib'i tüm terör örgütlerinden temizlemede kararlı olarak askeri harekatlarını artırarak sürdürüyor.

Bu askeri harekatlar sırasında Türkiye'nin 12 askeri gözlem noktasına Suriye'nin bir askeri saldırısı olursa en büyük tehlike 7 yıl sonra ortaya çıkar.

Türkiye-Suriye savaşı çıkabilir riskinden söz ediyorum.

Elbette Türkiye, askerine yönelik bir saldırıya anında tüm gücü ile karşılık vermelidir.

Ancak iki ülke arasında bir savaş hiçbir şekilde istenilmeyen bir sonuç olur.

Rusya ve İran, Esad ile siyasi çözüm bulunması konusunda Türkiye'yi ya da Erdoğan'ı ikna edememeleri bir yana Türkiye'deki aydınlar ve muhalefet partileri de Erdoğan'ı siyasi çözüm ve Esad yönetimi ile diyalog kurulması konusunda ikna edemiyorlar.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi son toplantısında "yüzyılın en büyük krizi" konusunda önemli bir uyarı yaptı ki Rusya, o toplantıda da ateşkesi kabul etmedi.

Haydi, Türkiye ile Suriye arasında bir savaş tehlikesi yok kadar az diyelim ama başka bir tehlike daha var ki Türkiye'yi doğrudan ilgilendiriyor.

Hayır, bu tehlike İdlib'den Türkiye'ye yönelecek göç tehlikesi değil.

Daha ağır bir siyasi krizden söz ediyorum.

PYD'ye Kürt Devleti kurdurulması giderek artan bir hızda gerçekleşiyor.

Amerika, Rusya hatta İran, Kürt devleti kurulmasına karşı bir tavır içinde olmadığı gibi Amerika'nın yaptığı askeri ve mali yardımlar dikkate alındığında Türkiye açısından "kabul edilemez" denilen Kürt devletine doğru adım adım yaklaşıldığı da bir gerçek.

Neredeyse iki günde bir Putin ile görüşen Erdoğan, Rusya'nın bu ikna olmaz tavrını nasıl aşabilir?

Ateşkes istemeyen Putin, PYD'nin Kürt devleti kurmasını destekleyen Putin, Esad'ı koruyan ve kollayan Putin, Türkiye'nin "ılımlı muhalif" dediği gruplara "terörist" diyen Putin ile mi Suriye sorununa siyasi çözüm bulacağız?

Kürt devleti kurulması çabalarını hızla sürdüren ve PYD'ye bir devlete yardım yapar gibi destek veren Amerika ve Putin'e güvenerek mi Suriye sorununa çözüm bulacağız.

Hayır, tek çözüm yolu var o da Türkiye'nin Suriye ile bir masaya oturmasıdır.

Bu diyalog geciktikçe Türkiye'nin başına çok daha büyük sorunlar açılması kaçınılmaz hale gelebilir.

Uyarıyorum;

Türkiye-Suriye savaşı ve Kürt devleti risklerine AMAN DİKKAT...

Yazarın Diğer Yazıları