Türkiye, Türk Dünyası’nın her alanda en temel direği

Türkiye, Türk Dünyası’nın her alanda en temel direği
Kardeş Kalemler Dergisi, Avrasya Yazarlar Birliği tarafından 2015 Türk Dünyası Yılın Edebiyat Adamı seçilen Kırgız Halk Şairi Omor Sultanov’u kapak konusu yaptı

Türk Dünyası’nın kültür sanat hayatını Türkiye’deki kültür ve edebiyat çevrelerine aktarmaktaki başarısıyla takdir toplayan Kardeş Kalemler Dergisi, son sayısında  Kırgız Halk Şairi Omor Sultanov’u okurlarıyla buluşturdu. Ünlü Kırgız Halk Şairi Omor Sultanov, İbrahim Türkhan’ın sorularını cevapladı:
* Günümüz Kırgız edebiyatının önde gelen temsilcilerinden birisiniz. Sizin Kırgız edebiyatına ne tür katkılarda bulunduğunuzdan bahsetseniz...
Bu soruyu, “Kırgız edebiyatı benim edebî çalışmalarıma ne tür katkıda bulundu?” diye sormak gerek sanırım. Başını Manas’ın çektiği destanlar bizim edebiyatımızın temelini oluşturmaktadır. Bu yönüyle baktığımız zaman, Kırgız edebiyatının büyük bir güce sahip olduğunu söylememiz gerek. Ancak, bu fikri edebiyatçılarımızın birçoğu dile getirebilmiş değildir. Tarihî şartlara bağlı olarak kendi yazısını kaybeden Kırgız Türklerinin, 20.-21. asırda profesyonel edebiyatın en büyük iki örneğini, yani Manas ve Aytmatov’u dünya sahnesine sunma başarısını göstermesi, yukarıdaki fikrin en büyük ispatıdır. Benim edebî yolum ise Manas, Kococaş, Canış-Bayış, Kurmanbek gibi destanlarımızla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Çünkü okuma yazmayı ilk öğrendiğim günlerden başlayarak, bu destanlar benim yastığımın altında yer alan kitaplardan olmuştur. 
* Edebiyat alanında Türkiye ile Kırgızistan arasında ne tür bağlantılar bulunmaktadır?
Halkın hayatında meydana gelen sosyal ve siyasî değişimleri anlayabilmek için belli bir sürenin geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Ya da çok fazla vakit geçmeden o yeni hayatı yansıtan güzel eserlerin ortaya çıkması da mümkündür. Ne yazık ki, günümüzde öyle kayda değer şekilde güçlü bir dille yazılmış eserler henüz ortaya çıkmış değildir. En üzüntü verici yanı da, genç edebiyatçıların yetişmemesidir. İşte böyle bir ahval içindeyken, Avrasya Yazarlar Birliğinin (AYB) kurulması, Türk dünyası edebiyatçılarının ümidini ve şevkini artıran önemli olaylardan biri oldu. Kardeş Kalemler dergisini de kendisine ayna yaparak, bu zamana kadar örnek olarak gösterilecek çok güzel çalışmalara imza attılar. 
* Cengiz Aytmatov, sadece Kırgızistan ve Türk dünyasının değil, dünyanın da en büyük yazarlarından biri. Siz onunla birlikte çalışmışsınızdır. Onun hakkında neler söylemek isterdiniz?
Onunla çok genç yaşlarda tanıştım. Aytmatov’un fenomenleşmesi hakkında herkes farklı şeyler söyledi. Ben de anladığım kadarıyla, bu konuyla ilgili Türkiyeli okurlara bir şeyler söylemek istiyorum: 
Birincisi, C. Aytmatov Kırgız olarak, Kırgız yurdunda doğup-büyümesi, eski sözlü edebiyatımızın ana ideallerinin bilinçaltına iyice yerleşmiş olmasıdır. Okuyanlar görmüştür ki, onun her bir eserinde Kırgızların masalları, efsaneleri ve şecereleri değişik miktarlarda yer almakta olup, onlar tabiatın derin sırlarıyla bağlantılı bir şekilde verilmiştir...
İkincisi, yaşadığı devrin edebiyatında görülen stil ve akımları yakalayabilmesindedir, diye düşünüyorum. Zamanında birçok büyük eleştirmen onun yazdıklarına, “telgraf tarzı nesir” diyerek, küçümseyen gözle bakmışlardı. Bence, tam da o telgraflar günümüzün sürekli acele eden ve hızlanan okurlarına gerek olan yazı tarzıydı.
Üçüncüsü, Aytmatov’da eserinin belkemiğini oluşturan olay ve anlatımlar, demir gibi sağlam olmuştur. Değişik zamanlarda ve değişik meseleler hakkında bir araya gelip çok fikir alış verişinde bulunduğumuz olmuştur. O sohbetlerde onun düşüncelerinin derinliğini, güçlü fantezilere sahip olduğunu hissederdim...
*Günümüzde Kırgız edebiyatından örneklerin, Türk lehçeleri arasında çevrilmesi konusunda neler söylerdiniz?
Ben, vakti zamanında Rus, Ukrayna, Belarus, Letonya, Litvanya, Dağıstan, Çeçen, Kazak, Karakalpak, Özbek, Tatar, Türkmen, Moldova, Başkırt, Çuvaş, Altay, Yakut, Hakas, Gürcü, Azerbaycan, Tacik ve hatta toplam 4000 bin nüfusu kalan Nivh halklarının edebiyatçılarının eserlerini Kırgızcaya tercüme etmiştim. Nazım Hikmet, P. Neruda, Breht, Puşkin, Lermontov, Balkar Kaysın Kuliyev, Başkırt Mustay Karim gibi birçok farklı milletten şairlerin şiirlerini tercüme ettim. Karşılığında telif de alıyordum. Bu faaliyetleri günümüzde Türk Dünyası Yazarlar Birliği desteklese ve belli miktarda ücret vermiş olsa, Türk dünyası edebiyatçıları için büyük bir kaynak bulunmuş olurdu. Bu, TDYB’nin eş başkanı olarak benim aklımdan geçirdiğim hayallerimden biridir. Türkiye’nin dünya edebiyatına yaptığı katkı çok büyüktür. Buna çok dikkat etmemiz gerekir. Şimdiye kadar değişik toplantılarda hep dile getirdim. Dede Korkut’tan başlayıp, günümüz şairlerinden Ali Akbaş’a kadar şairlerin eserlerini diğer Türk dünyasının diğer halklarına ulaştırmak için tercüme işini geciktirmeden büyütmemiz gerekir. 

Kırgızistan’ın ödüllü şairi
Omor Sultanov 1935 yılında Kırgızistan’ın Isık Göl Eyaleti’ne bağlı Ceti Ögüz ilçesinin Tosor köyünde dünya’ya geldi. SSCB Yazarlar Birliği Teftiş Komitesi üyeliği, Alıkul Osmonov Edebiyat Topluluğunun yöneticiliğini yaptı. İlk şiirleri üniversite yıllarında çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandıktan sonra ilk şiir kitabı Too Kündörü adı ile 1961 yılında okura ulaştı. Tökmö, Akkuular Kongon Aydın Köl adlı sinema filmlerinin senaryosunu yazdı. O. Sultanov sosyal hayattaki aktif çalışmaları ile de tanınmaktadır. Kırgızistan Yazarlar Birliği’nde, 1971-1985 yılları arasında kâtip, 2007-2009 arası genel başkan olarak görev yaptı. Yazar, günümüzde Canı Ala Too edebiyat dergisinin genel redaktörlüğünün yanı sıra, Isık Göl’ü Koruma Derneği’ni yönetmekte olup, aynı zamanda Kırgızistan Uluslar arası Edebiyat Akademisi’nin genel müdürüdür. Eserleri ondan fazla dile çevrildi. Sultanov, okurlar tarafından çevirmen sıfatıyla da bilinmektedir. Pablo Neruda, Nazım Hikmet, Puşkin, Lermantov, Mayakovski, Bertold Breht, Gabriela Mistral, Mecalaytski, Gamzatov, K. Kuliyev, R. Gamzatov, İ. Draç, Yevtuşenkov vb. birçok şairin eserlerini Kırgızcaya çevirdi. Eskiden beri birçok ülke ile edebî/kültürel bağlantılarda aktif olarak görev almış olup, 1992’de Kırgız Cumhuriyeti Halk Şairi unvanını, 1995’de Manas Madalyası, Uluslararası Ruhaniyet Vakfı Ödülü, Kazakistan Cumhuriyeti Astana Altın madalyası, 2007’de Cenova’da Dünya Entelektüelleri Kurumunun Altın madalyası, 2008’de Rusya Lomonosov Dostluk ödülü, Rusya Güvenlik Akademisinin Akademiği ödüllerini aldı. 
ESERLERİ
Too Kündörü (Dağ Günleri)- Şiirler, 1961 - Cıldızduu Tündör (Yıldızlı Geceler)- Şiirler, 1965 - Ak Col, Kök Asman (Ak Yol, Mavi Gök)- Şiirler, 1965 - Otuzunçu Stantsiya (Otuzunca İstasyon)- Şiirler, 1968 - Aeropanorama (Hava panoraması)- Şiirler, 1970 - Uluu Dayra (Büyük Nehir)- Etütler, hikâyeler, manzumeler, 1972 - Köz İrmem (Kaşla Göz Arasında)- Şiirler, 1975 - Araldar Arasında (Adalar Arasında)- Şiirler, 1976 - Muhitke Col (Muhite Yolculuk)- Seyahat anıları, 1977 - Düynö (Dünya)- Şiirler, 1979 - Çarçoonun Cüzünçü Irı (Yorgunluğun Yüzüncü Şiiri), 1982 - Adamdın Turmuşu (İnsanın Hayatı)- Roman ve şiirler, 1986 - Aşuu Tör (Tör Geçidi)- Şiir ve manzumeler, 2003 - Can Bereli Süyüügö (Can Verelim Sevgiye)- Roman, şiirler, 2003