Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Türkiye'de Siyasi Manzara!

Siyasetle toplum ayrılmaz bir bütündür.

Toplum siyasetsiz sahipsizliğe, siyaset toplumsuz iktidarsızlığa mahkûm olur.

İktidar ile muhalefet ise demokrasinin ayrılmaz bileşenleridir.

İktidarın alternatifsiz bırakılması önce demokrasiye sonra da topluma yapılan en büyük kötülüktür.

Hem iktidar hem de muhalefet aynı anda tükenmişlik emareleri göstermesi halinde ülke ve toplum büyük tehlikelerle karşı karşıya demektir.

Türkiye böyle bir tehlikeyle karşı karşıyadır!

İktidarın metal yorgunluğu!

Bugünün Türkiye'sinde insanların yeni bir heyecana, iddiaya, teze ve hikâyeye her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır.

 Anlatacak yeni bir hikâyesi, verecek coşkulu bir heyecanı ve toplumu sarsacak bir umudu olmayanlar siyasi mevta olmak kaderinden kurtulamazlar.

Türkiye'yi on beş yıldır AKP iktidarı yönetiyor.

İyisiyle kötüsüyle, yaptığıyla yapamadığıyla, söylemiyle ya da eylemiyle bu iktidar topluma vereceğini vermiş, alacağını da tahsil etmiştir.

Gelinen zaman itibarıyla mevcut iktidarın Türkiye'den alacağı ya da ülkeye vereceği bir şey kalmamıştır.

Aksine mevcut iktidar bundan böyle Türkiye'nin sırtında ağır bir yük, taşınmaz bir kamburdur.

Nitekim bunu fark eden AKP Genel Başkanı Erdoğan "ortada bir metal yorgunluğu var. Onu aşmamız lazım" demiştir!

Bu aşamadan sonra ne yapılırsa yapılsın yorgun metalı çelik materyale dönüştürmek sanıldığı kadar kolay değildir.

AKP iktidar tokluğu muhalefeti ise iktidar açlığı yormuştur.

 

Muhalefetin parti içi diktatörlüğü!

 

Türkiye'de iktidar metal, muhalefet ise demokrasi yorgunudur.

2002 yılından bu yana bütün seçimleri kaybeden ve kaybettiği her siyasi mücadeleyi zafer olarak niteleyen bir muhalefetle Türkiye karşı karşıyadır.

Bu kendi kendine söylediği yalana halkı da inandırmaya çalışan bir muhalefet anlayışıdır!

Halk muhalif liderlerin "yenilgiyi zafer", "kaybetmeyi kazanmak" olarak niteleyen söylemlerine iktidarı destekleyerek cevap veriyor!

Dahası muhalefet partileri kendi mensupları arasından gelen itirazları, memnuniyetsizlikleri ve huzursuzlukları elindeki yetkiyi tırpan gibi kullanarak yok ediyor.

Muhalefet partileri açıkçası halka "bize mahkumsun oy vermek zorundasın", itiraz eden mensuplarına da "ya sus ya da sen bilirsin" diyor!

İktidar yorgunlukla, muhalefet ise parti içi diktatörlükle malul!

 

Siyaset bir heyecan işidir!

 

Söyleyeceğini söylemiş, ununu elemiş eleğini asmış bitiklerin ahir ömrünü geçirmek için saklandığı yerlere Türkiye'de parti genel merkezi deniyor.

Bu yönü itibarıyla siyasi parti genel merkezleri huzur evlerini andırıyor!

Özellikle muhalefet partilerin genel merkezleri  ruhu, şuuru, heyecanı olmayan sükûnet, hareketsizlik, ataletle malul çok katlı binalar olarak orada öylesine durmaktadır.

Siyaset bir ülke için söyleyecek sözü, anlatacak hikâyesi, uygulamaya koyacak bir projesi olanların işidir.

Yılların tükettiği, yolların şaşırttığı, tenhalık ve sükûnet arayanların yapacağı iş değildir siyaset.

Dahası siyaset her şeyden önce bir iddia, ideal ve hesap sorunudur.

Topluma yeni bir umut, kışkırtan bir heyecan verebilenler ancak siyaseten bunun karşılığını tahsil edebilirler.

Siyaset heyecan duyan ve duyuranların işidir!

 

Samimiyet, ideal ve adanmışlık!

 

Yüzünde mananın kaybolduğu, suratında sevincin ve üzüntünün belirtisi bulunmayan, canlı mı cansız mı olduğu belli olmayan bir varlıktan siyasetçi olmaz!

İnsanlar renksiz, kokusuz, tatsız, çizgisiz, kimliksiz şahıslardan da siyasetlerinden de uzak durur.

Fiziken belirsiz, ahlaken sevimsiz, sosyal yönden ilişkisiz tipler siyaseten de verimsizdir.

Kimse içerisinde kendisinden bir şeyler bulmadığı bir şahsın peşinden gitmez!

Siyaset halk yönünden bir sevecenlik ve içtenlik ülke yönünden de bir ideal ve adanmışlık sorunudur!

Halkın önüne yeni bir heyecan, umut, ideal ve program koyamayan siyaset dönemi kapanmıştır.

Toplum kendisini heyecanlandıracak ve yüreğinden sarsacak bir siyaset bekliyor!

Yazarın Diğer Yazıları