Türkiye’nin Huzuru ve Geleceği İçin İhsanoğlu

Bilindiği üzere 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Seçim yarışı Ekmeleddin İhsanoğlu ve R. Tayyip Erdoğan arasında geçiyor. Belki birinci turda kullanılan oyların %50’sini alan aday olmayabilir. Ancak 24 Ağustos’ta ikinci tur seçim gerçekleşecek. Hangi turda Cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin, ben oyumu ülkemizin huzuru ve geleceği için Profesör Doktor Ekmeleddin İhsanoğlu Bey’e vereceğim.
R. Tayyip Erdoğan’a ilk ve son kez 1994 yılında yapılan İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde oy verdim ve Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı olarak da büyük kitlelerin oy vermesi için basının önünde ve diğer iletişim araçları vasıtasıyla gerekli çağrılarda da bulundum. Hatta bu çağrılardan dolayı bugün Erdoğan’ın yanında yer alan bazı basın-yayın kuruluşlarının hışmına da uğradım. Ve az bir oy farkıyla Sayın Erdoğan İstanbul Belediye başkanı seçildi. Ancak o gün verdiğimiz destekten, verdiğim oy ve verdirdiğimiz oylardan dolayı pişman olduğumu açık yüreklilikle itiraf etmem gerekmektedir. Çünkü Erdoğan, sadece seçim dönemlerinde hatırladığı milliyetçi-muhafazakâr kitleleri, seçimlerden hemen sonra imha etmek için aklın hayalin tasavvur edemeyeceği yöntemlerle ortadan kaldırmayı kendine vazife edinmiştir.
On iki yıllık Hükümetleri dönemlerinde başta Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün devlet kurumlarında milliyetçi-muhafazakâr kıyımı yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı ve diğer Bakanlıklarda bu işlemler tamamlanmış, son olarak da Milli Eğitim Bakanlığı’nda İl Milli Eğitim Müdürleri,  İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, Şube Müdürleri, İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile İlçe Şube Müdürleri başta olmak üzere bütün okul müdürleri ve okul müdür yardımcıları görevden alınmış ve bütün öğretmenlerin rotasyon adıyla sürgüne gönderilme hazırlıkları son aşamaya gelmiştir.
Bunlarla yetinmeyen Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan bir taraftan da üniversitelere kimin rektör olacağı ile uğraşmakta ve hatta kimin rektör yardımcısı ve üniversite sekreteri olacağına bile karar verdiği ifade edilmektedir. Otuz iki yıldan beri üniversitede öğretim elemanıyım, hayatımda böyle bir rezillik ve kepazelik görmedim ve duymadım.
Milliyetçi-muhafazakâr, çalışkan, hak-hukuka riayet eden dürüst kadroları tarumar eden, haklarını yiyen ve her türlü zulmü ve hak gaspını meşru gören zihniyete oy vermemiz beklenemez.
Türküm demekten çekinen, ancak etnik ırkçılığı baş tacı edenlerle biz kol kola yürüyemeyiz.
Irak ve Suriye’deki Türkmenlerin soykırıma uğramasına göz yuman bir zihniyetle biz beraber olamayız.
Üniversite hocalarını sefalete sürükleyen ve mezun ettikleri öğrencilerinden daha az maaş almaya mahkûm eden zihniyetin yanında yer alamayız.
Hak, hukuk tanımayan, adil olmayan, hak gasplarını meşru görenlerle biz bir olamayız.
Eşit şartlar yarışmayı kabul etmeyen, Devlet’in bütün imkânlarını kendisi için seferber edenlerden biz emin olamayız.
Bu ve benzeri nedenlerle:
“Olmazsa Olmazım İnsan Hak ve Hürriyetleridir”.
“Kitap, Bayrak ve Ekmek Kavramları Bizim İçin Kutsaldır”.
“Atatürk’ü İnkâr Etmek, Türk Tarihini İnkâr Etmektir”.
“Türk Vatanı, Türk Bayrağı, Türk Dili Tartışılamaz” diyen Sayın Profesör Doktor Ekmeleddin İhsanoğlu Bey’e oy vereceğim.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun sitesinde belirtildiği gibi:          
“Bu seçim siyaset seçimi değil, Cumhurbaşkanlığı siyaset makamı değil.
Son dönemde ülkemiz çok gerildi. Tüm siyasi partiler kutuplaştı. Oysa Cumhurbaşkanlığı ağırbaşlılık gerektirir. En zıt fikirli partinin bile, saygıda kusur etmeyeceği nazik bir üslup gerektirir.
Ekmeleddin İhsanoğlu ise saygın bir bilim adamı ve tecrübeli bir diplomat.
İhsanoğlu, tüm siyasi partilerle eşit mesafede. Kimseyle kavgası yok. Hem iç siyasette hem dış siyasette dünya çapında itibara sahip. Ekmeleddin İhsanoğlu, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un manevi dergâhında yetişmiş, hem Türk milletinin hem İslam ümmetinin gururu bir ilim ve irfan insanı. CHP veya MHP isteseler kendi seçmen profillerine tam uygun adaylar da gösterebilirlerdi. Ancak bunu istemediler. Ellerini taşın altına koydular.
Dediler ki: “Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. Siyasi partilerle organik bağı olmamalı. Cumhurbaşkanı devletin ciddiyetini temsil etmeli. 
MHP ve CHP, işte bu nedenle, sadece kendilerine değil, tüm partilere yakın olan çok saygın bir ismi aday gösterdiler.
Güney Kore, Çin gibi ülkeler aldı yürüdü. Dünya değişiyor, tüm ülkeler zenginleşiyor. Biz düne nazaran iyi durumda olabiliriz, çünkü fen ilerliyor. Ama rakiplerimize göre daha iyi durumda değiliz. Eğitim, yoksulluk, eşitsizlik konularında maalesef iyiye gitmiyoruz.
Hepimizin en büyük isteği huzur, barış, kardeşlik içinde; bolluk, bereket ülkesinde yaşamak.
Cehaletin ve kibrin hâkim olduğu ülkelerde insan hayatı hiçe sayılıyor, insan onuru hiçe sayılıyor. Öte yandan eğitime, bilime, kardeşliğe önem veren ülkeler, en büyük sorunları bile beraberce ve kolayca aşıyorlar.
Türkiye’nin önünde bir seçim var: Huzur dolu, gelişmiş bir dünya ülkesi mi olacağız; yoksa rüzgâr ekip fırtına biçen acılı bir ülkeye mi dönüşeceğiz?”.
Biz Dünya bir yana da olsa; haktan, hukuktan ve huzurdan vazgeçmeyeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları