Türkiye'yi değiştirme ihtiyacı

Anayasalar, bir devletin varlığı, yönetim ve yönetici kalitesi, milletin seviyesiyle doğrudan ilgilidir. Anayasalar, özgür ve demokrat ülkelerde hep tartışmalı olmuştur. Ancak bu tartışmalar halkın, daha iyi, daha mutlu, daha demokrat nasıl olur çerçevesinde olmuştur. Bizdeki gibi gücün tek elde toplanması ve ülkenin bölünmesi riski etrafında olmaz. Türkler evrende, en fazla devlet tecrübesi olan milletler arasındadır. Devletin nizamı, milletin refahı ve güvenliği hep önde olmuştur. Çağın gerekleri, milletin bütünlüğü ve devletin bekası gözetilmiştir. Türklerin kısa geçmişine baktığımızda en çok anayasa yapan ve onlarda en fazla değişiklik yapan milletler arasında olduğunu görüyoruz. 1808 Sened-i İttifak, 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı, 1876 Kanun-i Esasi, 1908 Kanunu-i Esasi'nin yenilenmesi, 1921 Teşkilat-ı Esasiye, 1924 Teşkilat-ı Esasiye'nin yenilenmesi, 1961 Anayasası ve 1982 Anayasası. Son Anayasanın 177 maddesi vardır ve buna da 17 kez müdahale yapılarak 113 maddesi değiştirilmiştir. Şimdi 18 madde daha değiştirilecektir. Bu değişiklikler de en çok AKP döneminde gerçekleştirilmiştir. 2004, 2005, 2006, 2007, 2008, 2010, 2011 ve 2017 olmak üzere 8 kez anayasada değişiklik yapma ihtiyaçları olmuştur. Daha önce, 1987, 1995 ve 2001 yıllarında küçük çaplı değişiklikler yapılmıştır. AKP, yönetimi niçin anayasayı bu kadar değiştirme ihtiyacı hissetmektedir. 1982 anayasasından itibaren 2002 AKP iktidarına kadar görev alan 14 hükümet, mevcut anayasayla çalışmış ama AKP iktidarı çalışamıyor. Niçin acaba, yatırımların önü kapalı, çağın dışında kaldık, yönetim zafiyeti oluyor, iyi işler yapmak için anayasa engel oluyor, halkın yönetime katılımı ve demokrasi uygulamaları mümkün olmuyor gibi nedenlerle mi, yoksa AKP iktidarına özel bir anayasa gerektiği için midir. Herkes ne için gerektiğini bal gibi biliyor. Hem destek verenler hem de karşı çıkanlar bu anayasanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Kimse kimseye numara yapmasın. Olanlar gizli saklı değil. Kimisi çıkarından kimisi de korkusundan ses çıkaramıyor. AKP'nin tabanındaki milliyetçilerin işin vahametini anladıklarını sanmıyorum, yoğun propaganda ve etki altındalar, birilerinin bunlara gerçeği anlatması gerek. 

Önce vatan

Bu anayasa sürecinin sürprizi Devlet Bahçeli'nin tavrıdır. Bahçeli'nin tavrı, MHP felsefesine, tabanına, fikriyatına milliyetçilerin ve milliyetçiliğin istek ve beklentilerine uygun değildir. Bu durumu Bahçeli'nin kendisi ve adamları da kuşkusuz bilmektedir. Sayın Bahçeli kısa bir süreliğine kendisini ve adamlarını kurtarabilir. Zira bulundukları makam onlara bunu sağlayabilir. Ama şu bilinmelidir ki, veciz bir sözün dediği gibi, "Bindiniz bir alamete gidiyorsunuz kıyamete". Bu yol dönüşü olmayan bir yoldur.  Arkanızdan kimse gelmeyecektir. Türklük bilincinin en fazla olduğu bir parti olarak, teşkilatı, üyeleri ve sempatizanları sizi yalnız bırakacaklardır. Milliyetçiler de bu yürek, bu kararlılık, bu şuur ve bu akıl vardır. Türk milliyetçiliğinin ve milliyetçilerin aleyhinde konuşmaya dilimiz varmıyor. Sayın Bahçeli, anlaşılan geri adım atmayacak, belki yanındakiler bu tarihi hatayı yapmazlar. Bunu bekliyor ve umuyoruz. Zira, belki Türk milletinin istikbalini kendi istikballerinin önünde tutabilirler. Önce vatan sloganından önce biz ve Erdoğan noktasına gelmek, acıdan da öte dramatik bir durumdur. Siyasi istikbalinizin başka bir çıkış yolu yok mudur? Aklınıza, vicdanınıza başka bir çare gelmedi mi? Ülkü Ocakları, Türk Ocakları acaba ne iş yaparlar, onların da mı aklına Erdoğan'ı desteklemekten başka bir çare gelmiyor. Cumhuriyet tarihinde 1944'te, Türkçülere karşı yapılan muameleden sonra en kötü muamele AKP döneminde yapılmıştır, ama her ne hikmetse, Türk Ocağı sessiz kalmıştır. Türk halkının büyük bir çoğunluğunun da bu anayasanın ne anlama geldiğini bildiklerini sanmıyoruz. Yasalara uygun olarak halkı kandırmak sorumluluktan sıyrılmak için yeterli değildir. Fikri olarak anayasaya karşı olup da, bir çıkar karşılığı destekleyenler bilmelidirler ki, elde ettikleri çıkar, sadece anayasa çıkıncaya kadardır. Erdoğan'ın kendi fikriyatına ve cemaatine ihanet edenlerin bir gün kendisine de ihanet edeceğini bilmediğini sanmak çok saflık olacaktır. Onlar belli bir süre kullanılıp atılacaktır, bu hep böyle olmuştur, geriye dönüp baktığınızda bunun çok sayıda örneğini göreceksiniz.  

Yazarın Diğer Yazıları