Türkler için İslam dini milliyetçilik ögesi olabilir mi?…

Suriyeli yazarlardan Şeyh Mustafa as-Sibai'nin din ve milliyetçilik ilişkilerine değinen bazı görüşleri vardır ki Arap çevrelerince paylaşılır. Al-Manar adı gazetede yayımlanan bu görüşlere göre, İslam'a sonradan katılan Türkler için İslam Dini, milliyetçilik ögesi olamaz.   Sibai şöyle der: 'Nazi Almanyası için Hıristiyanlık, Alman milliyetçiliğine yabancı kalmıştır. Turan asıllı Türkler için de İslam, onların milliyetçilik gelişmeleri bakımından böylesine uyumsuz olmuştur. Fakat Arap milliyetçiliği bakımından İslam'ın yabancı görünen hiçbir yönü yoktur. Arap milliyetçiliği, Arapların İslam'a sarılmaları oranında oluşur'"

XX yüzyılın ikinci yarısında Arap milliyetçiliğinin en güçlü otoritesi sayılan Al-Bazzaz ise şöyle der: "Her ne kadar İslam dini, tüm milletlere yatkın ve evrensel bir din niteliğinde ise de, hiç kuşku edilmemelidir ki esas itibariyle Araplar için indirilmiştir; bu açıdan alındıkta Arap'ın kendi öz dinidir. Peygamber Araplardan seçilmiştir, Kur'an onun diliyle indirilmiştir; İslamiyet Arapların İslam öncesi geleneklerini sürdürmüştür. (Kaynak: Al-Bazzaz, On Arab Nationalism, London 1965, sayfa 42)"

En büyük Türk, Atatürk ne diyor peki? Medeni Bilgiler kitabından okuyalım dediklerini:

"Din birliğinin de bir millet oluşumunda etkili olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun tersini göreceğiz. Türkler Arapların dinini kabul etmeden önce de büyük bir millet idi. .  Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların ve diğerlerinin Türklerle birleşip bir millet oluşturmalarına hiçbir katkıda bulunmadı. Tersine, Türk Milletinin milli bağlarını gevşetti, milli duygularını, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek doğaldı. Çünkü Hz. Muhammed'in kurduğu dinin amacı, bütün milliyetlerin üstünde, kapsayıcı bir Arap siyasetiyle sonuçlanıyordu. Bu Arap fikri, 'ümmet' kelimesi ile ifade olundu. (…)Türk Milleti, milli duyguyu, dinî duyguyla değil, fakat insani duyguyla yan yana düşünmekten zevk alır. Vicdanında, milli duygunun yanında, insani duygunun şerefli yerini her zaman saklayıp korumaktan dolayı övünçlüdür. Çünkü Türk Milleti bilir ki, bugün uygarlık anayolunda bağımsız ve fakat kendilerine koşut yürüdüğü tüm uygar milletlerle, karşılıklı insancıl ve uygar ilişki, elbette gelişmemizin sürmesi için gereklidir ve yine bilinir ki, Türk Milleti her uygar millet gibi, geçmişin bütün dönemlerinde keşifleriyle, buluşlarıyla uygarlık âlemine hizmet etmiş insanların, milletlerin değerini takdir ve anılarını saygıyla korur."

Yukarıya aldığım değerli ve doğru görüşlere karşın, "Türk milliyetçiliği İslam Dini'yle birlikte doğmuştur" iddiasında bulunanlar olmuştur. Bu iddia, milliyetçiliği 1789 Fransız İhtilali ya da 1776 ABD Bağımsızlık Bildirgesi ile başlatmak kadar saçma ve tutarsız bir iddiadır. Bu iddianın sahiplerine bakılırsa, Hazreti Muhammed bir Türk Milliyetçisidir de (öyle ya, o ki Türk Milliyetçiliği Hıra Dağında İslam'la birlikte doğdu, o zaman ilk Türk Milliyetçisi de o olmalıdır); Bilge Kağan milliyetçi değildir, Mete de değildir, Attila da.

Yazarın Diğer Yazıları