Anadolu’da Oğuz Türküyüz, Orta Asya bozkırlarında Kıpçak, Doğu Türkistan’da Karluk, Kafkasya’nın güneyinde Azeri’yiz, kuzeyinde Balkar’ız, Karaçay’ız ya da hem Kumuk hem Nogay’ız. Karadeniz’in kuzeyinde Tatar, güneyinde Oğuz, batısında Gagavuz, Moskova’nın doğusunda Tatar’ız. Aynı yerde kah Başkurt, kah Çuvaş’ız. Sibirya’nın güneyinde Altay’ız, Hakay’ız, Tuva’yız. Sibir steplerinde yakut değil Saka’yız. Hazar’ın güneyinde İlhanlı, doğusunda Karahanlıyız. Tarihin değişik evrelerinde Avrupa’da Hun’lu, Selçuklu, Balkanlarda Osmanlıyız. Biz eskiden Kaşgar’da Mahmut idik. Bala Sagun’da Yusuf Has Hacib. Yesi’de Hoca Ahmet Yesevi, Bakü’de Resulzade Fuzuli, Taşkent’te Ali Şir Nevai, Semerkant’ta Ali Kuşcu, Aşkabad’da Mahdum Kulu, Preveze’de Barbaros Hayrettin idik. Prut’da Baltacı Mehmet, Plevne’de Gazi Osman, İstanbul surlarında Ulubatlı Hasan, Malazgirt’te Sultan Alparslan idik. Balkanlar’da Sadık Ahmet, Kırım’da İsmail Gaspıralı, Kıbrıs’ta Fazıl Küçük, Ankara’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da Mustafa Kemal Atatürk’üz, Türk’üz biz...
İşte böylesi köklü bir tarihin, köklü bir soyun mensubudur Türkler. Bunu anlatmak için ne film, ne kitap yetmez. Ama anlatmak gerekir her şekilde böylesi büyük bir tarihi. Küçük kesitlerle de olsa her platforma taşımak gerekir. Genç kuşaklara ve nesillere ecdadını öğretmek gerekir. Kahramanlıklarla dolu bu soylu tarihi anlatan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin dans ve müzik ile anlatıldığı işte böylesi farklı bir gösteriyi Devlet Halk Dansları Topluluğu sundu.
Eser, Türklerin tarih sahnesine ilk çıkışlarından başlayarak Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, diğer Türk boyları ve devletleri, Büyük Selçuklular, Osmanlılar ve genç Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu mirasın yol haritasını anlatıyor. Dansın estetiği, büyüsü ve besteleriyle hem ülkemizde hem de dünyada tanınan değerli müzisyenimiz Can Atilla’nın bu proje için hazırladığı müzikleriyle de buluşunca ortaya muhteşem bir dans gösterisi çıkmış. Sanat yönetmenliğini Devlet Halk Dansları Genel Sanat Yönetmeni Kemal Sekmen’in üstlendiği eserin koreografisini “Dansın Sultanları” gösterisinin yardımcı koreografı, “Hürrem Sultan” müzikalinin yazarı ve koreografı, aynı zamanda Devlet Halk Dansları sanatçısı değerli meslektaşım balerin Yıldız Çankaya yapmış. Kendisi ile sohbetlerimizde tüm zorluklara rağmen, bu projeyi hayata geçirmek isteğini her fırsatta söyleyen Çankaya sonunda müthiş bir iş çıkarmış. Işık tasarımları Can Tazebaş’a ait. Eser 55 dansçı olmak üzere toplam 70 kişilik bir kadro ile sahnelendi. İlk gösterimini 12 Haziran 2010’da Ankara’da gerçekleştirdi ve ikinci gösteri yine Ankara Cer Modern Atölyelerinde açık havada sanat severlerle buluştu. Sanıyorum bu müthiş gösterim yeni sanat sezonunda da izleyemeyenlerle buluşmaya devam edecektir. Eseri Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve eşi birlikte izledi.
“Türkler” dans gösterisinde kültürün sonraki kuşaklara aktarılmasının önemi çok güzel işlenmiş. Dans, müzik, şiir ve halk dansları adımları ile dönem dönem anlatılan tarih, etkileyici bir müzik ve devlet halk dansları sanatçılarının üstün performanslarıyla buluşunca tekrar tekrar izlenmeye değer. Bence hiçbir sanat eseri izlenmeden eleştirilmemeli diye düşünüyorum. Sevgili Yıldız Çankaya ve tüm dansçıların ellerine sağlık. Türkün adı ve varlığı daim olsun.
