Türklerden toprakla Kürtçülere vatan kurma

Kürtlere vatan inşa etme süreci hem ülke içinde ve hem de ülke dışında sürüyor.     Ülke dışı, Kuzey Irak bölgesidir. Musul ve Kerkük, IŞİD’in saldırısıyla yeni bir boyut kazandı. Peşmerge, Kuzey Irak’ta etki sahasını artırırken, bağımsız bir devlet olacaklarının da sinyallerini verdi. Hiç şüphesiz bunun arkasında Türkiye’yi yöneten iktidarın IŞİD ve benzeri örgütlere yaptığı desteğin önemi göz ardı edilemez.
Zaten Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin elinde bulunan bölgede ele geçirilen belgeler, iddia ve söylemlerin ötesine geçti. 
Türkiye’deki iktidar, iş başına geldi geleli Türklerden alıp, Kürtlere verme üzerine çalışıyor. Türk toprakları içinde Kürt ayrılıkçı gruplarının iktidarını güçlendirecek her şeyi yapmaktan çekinmiyor. Aynı şeyi Kuzey Irak’ta da yapıyor. Orada da “kardeşim Barzani” söylemi üzerinden Irak’tan kopuk Kürt bölgesiyle ikili ilişkiler kuruyor ve Türkmen topraklarının işgaline göz yumuyor.
AKP iktidarı, Türklüğü yerlere sererken, Türk milliyetçiliğini banal, ırkçı, çözümsüzlük merkezi olarak kabul ettiği kadar, Kürtçülüğü önemli, değerli ve dikkate alınması gereken olarak görüyor. Taraftarları da aynı söylemi basın yayın aracılığı ile kamuoyuna yayıyor. Çok daha önemlisi, Kürtçülüğü tüm taleplerin demokratik, insani, olması gereken şeyler olarak anlamlandırıyor.
Kuzey Irak’ta IŞİD vuruyor, peşmerge Türkmen bölgelerine asker sevk ediyor. Katliamlar dünya basınına yansıdı. Ortalık kadın, çoluk çocuk, haksız yere öldürülen Türkmenlerin cesetleriyle dolu. Ancak Mursi için gözyaşı dökenlerden tek ses yok...
Filistin’e ağlayanlar, Türkmenlere ağlamıyor. Myanmar’a yardım toplayanlar Türkmenlere toplamıyor. Türkmenlere vatan kuramayanlar Kürtlere vatan kurmanın tüm çarelerine başvuruyor. Suriye’den gelen Türkmenler de, Kerkük’tekiler de, Çin’dekiler de aynı durumda. Türkler ağlıyor, eziliyor, kırıma uğruyor, katlediliyor, sözde Müslüman olduklarını söyleyenlerden ses yok. Bunların Müslümanlığı bile ayrımcı. 
Hani o “din kardeşliğinin savunucusu” olduğunu söyleyen cemaat vicdanı?
Hani sözde, Hz. Peygamber sevdalısı olduğunu söyleyen tarikat önderleri?
Hani o ağlayan nemli gözlerin irtibatlandığı yürek?
Hani insanlığın yüce duyguları?
Anlı şanlı gazeteciler, İslam bayraktarı olan aslan fedailer ve mücahit bozmaları nerede?
İşte bak, Hz. Peygamberin masum, sivil, kendi yurdunu savunmaktan başka bir şey yapmayan Türkmen ümmetinin çocukları katlediliyor, yurtları ellerinden alınıyor, ülkeleri talan ediliyor, kadınlarına ve kızlarına göz konuluyor, sözde Müslüman vicdanlardan en ufak kıpırtı bile duyulmuyor.
Türkiye’de ise en son çıkan yasa ile Kürtçülük meşrulaşıyor. Aynı zamanda Kürtçülükle ve terör gruplarıyla yapılacak pazarlıklar da meşrulaşıyor.
Bir zamanlar “siz teröristlerle pazarlık yapıyorsunuz” diyenlere “bunu söyleyip ispat etmeyenler alçaktır” gibi küçültücü ifadeler kullananlar, şimdi bırakın görüşmeyi, bunun da ötesine geçerek görüşmeleri hem resmileştiriyor ve hem de kanunla koruma altına alıyor. Üstelik görüşmeyi devlete de bırakmıyor. Parlamentonun denetiminden de kaçırıyor. Bizzat kendileri sahipleniyor. Kapalı kapılar ardında gerçekleştireceğim demek istiyor. Parlamentoya getirip sizinle asla tartışmam diyor.
İşin bu noktasında CHP’nin tutumu oldukça vahim. CHP, bu durumu sahipleniyor. Onun beğenmediği taraf, “neden parlamentoyu da işin içine katmıyorsunuz” diyerek kendilerinin devre dışı bırakılmasıdır. Görünüşte Atatürkçü, uygulamada bölücülükle fink atma diye buna derler.
Zaten Türkiye’de nitelikli bir muhalefet olmadığı için Türkiye, hem milli bütünlüğünü, hem toprak bütünlüğünü ve hem de bölgesel etkinliğini ve nüfuzunu kayıp etmiş, rejim tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 

Yazarın Diğer Yazıları