Türkmen liderleri arasında!

Türkmen liderlerinin İstanbul’da yaptıkları önemli toplantının açılış seremonisine katılmaktan  duyduğumuz  “kıvanç”  halen sürüyor.

Çünkü, Türkmeneli Stratejik Araştırma ve Düşünce Merkezi’nin hafta sonu düzenlediği,  “Irak Dışındaki Türkmenler Çalıştayı”  Irak, çeşitli ülkeler ve Türkiye’den seksen şahsiyetin katılımları ile İstanbul’da gerçekleşmesi, “canhıraş” bir gayretin işareti olarak değerlendirmek icap ediyor.

Toplantıya Irak’tan eski ve yeni bakanlar, milletvekilleri, il meclisi üyeleri, siyasi parti başkanları, sivil toplum örgütleri başkan veya temsilcileri ile bazı Türkmen şahsiyetlerin katılması, alınan kararları güçlendirmiş bulunuyor.

Türkmen kökenli İnsan Hakları Bakanı Muhammed Mehti Bayat konuşmasında  “Türkmenlerin coğrafyalarına uygun, müşterek bir projenin hazırlanmasının gerekli olduğunu, nasıl tek ses olabiliriz projesinin acilen gündeme getirilmesinin yararlı olacağını” belirterek verdiği rakamlarla insanı ürkütüyor.

Bayat; “IŞİD operasyonu sonucu hayatını kaybeden binlercelerin yanı sıra hali hazırda çeşitli hastanelerde Türkmenlerden 960 yaralı, 530 kayıp, 73 Türkmen obası ve 56 tarihi eser yok edilmiştir”  bilgisini veriyor.

Büyük oyunla karşı karşıya

Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi ise konuşmasında; katkısız Türkmen şehri Telafer’in büyük bir oyunla karşı karşıya kaldığını ve Telafer’in Suriye’de bir Türkmen şehri olan Telabyad ile aynı özelliğe sahip, her ikisinin de Türkmen şehri olduğunu vurgulamasının ardından her iki kent arasında bir koridorun açılması için Türkmenler dışındaki çevrelerce çaba harcandığını uyarıyor.

Türkmen sorunun uluslararası platformlara taşınabilmesi için yapılması gerekli girişimlerin etraflıca görüşüldüğü toplantıda, IŞİD saldırıları sebebi ile göçe zorlanmakta olan Türkmenlerin durumları, yerlerine dönmeleri veya gittikleri yerlerde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için alınması gerekli önlemler üzerinde ayrıntılı olarak durulması birçok problemi ortaya çıkarıyor.

Türkmenlerin geleceği ve izlenmesi gereken yol haritası görüşülürken, yolun ne kadar zor olduğu kendiliğinden anlaşılıyor.

Türkmen siyasi karar mercii olan Türkmen Meclisi’nin bir an evvel kurulması kararının alınması ise, katılımcılar arasında bile en önemli girişim olarak kabulleniliyor.

Üç gün üst üste toplanan Türkmen ileri gelenlerinin, tartışmaları, dilekleri, talepleri soydaşlarımızın ne denli bir  “kıskaç”  içinde olduklarını açıkça gösteriyor.

Üstelik gerek Irak, gerek Suriye’nin kuzeyindeki Türkmenlerin, bir  “hayat memat”  mücadelesi verdikleri de biliniyor.

Ne var ki, Türkmenlere bir türlü gerekli, yardım eli uzatılmıyor.

Her ne kadar şimdi, Türkmenler, IŞİD’den boşaltılacak Azez-Cerablus arasında kalan topraklara güya  “güvenli bölgeye”  yerleştirilecekleri belirtiliyorsa da, bu onları bir yerde  “hedef” haline getirme operasyonuna da benziyor.

Zira, yanı başlarında bütün iştahlarıyla PYD ve IŞİD dururken güvende olmak çok zor görünüyor.

Tehcir endişesi duyuluyor

Aslında Türkmenler, Suriye’de oldukça dağınık bir coğrafyada yaşıyor.

Nüfuslarının üçte ikisi, çoğu Halep olmak üzere Rakka’nın kuzeyinde yoğunlaşıyor.

Hem Sırrın hem Cerablus çevresi Suriye Türkmenleri’nin en yoğun yaşadığı bölgelerden sayılıyor.

Bu bölgelerin de PYD’nin eline geçmesi halinde Türkmenler, yeni ve çok daha büyük bir “tehcir”  dalgasıyla karşılaşacaklarından endişe duyuyor.

Türkmenler, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacıların barınma alanı olarak insani nedenlerle uzun süredir üzerinde durduğu Suriye rejimi uçuşlarına yasak güvenli bölgenin, Türkmen nüfus üzerindeki IŞİD baskısı ve PYD  tehdidine karşı önemli bir işlev göreceğini düşünüyor.

Nereden bakılırsa bakılsın; IŞİD, PYD ve rejim kuvvetleri ne yazık ki Türkmenlerin huzur ve güven içinde yaşamalarına set çekiyor.

Bütün uyarılara ve atılan çığlıklara rağmen, Yezidiler kadar bile korunamayan, yardım göremeyen Türkmenlerin, artık hayaller peşinde koşacak ne zamanları ne de takatları bulunuyor.

İstanbul’da toplanan Türkmen liderlerin gözlerinden  “masumiyet” ,  “belirsizlik”  akmasına rağmen inançlarını ve morallerini yitirmediklerini görmek gerçekten de, insana “kıvanç”  veriyor.

Dostumuz Dr. Cüneyt Mengü’yü bütün kalbimizle kutlamamız ve bütün gücümüzle desteklememiz gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları