Türkmenler bayram sevincini Irak’ta bıraktı

Türkmenler bayram sevincini Irak’ta bıraktı
Suriye ve Irak’ta dramları devam eden, varını yoğunu, sevdiklerini bırakıp Türkiye’ye gelen Türkmenler buruk bayramı anlattılar.

Türkmenler bayram sevincini Irak’ta bıraktı

Haber: Hanife Açıkalın

IRAK’taki IŞİD zulmünden kaçan Türkmenler, anavatanımız dedikleri Türkiye’ye büyük umutlarla geldi. Ne yaşarlarsa yaşasınlar Türkiye’ye toz kondurmadılar. Sınırdan almasak da Türkmen kimliği vermesek de “Türkiye var olsun”dan başka bir şey demediler. Türkmenlerin dramı hem Irak’ta hem Suriye’de devam ederken varını yoğunu, akrabalarını, komşularını, topraklarını bırakıp Türkiye’ye gelen Türkmenler bayram sevincini de orada bıraktı. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Türkmenevi’nde konuştuğumuz Türkmenler YENİÇAĞ’A geçirdikleri bayramı anlattı.

Savaştan kaçtık 
30 yaşındaki Besimi İbrahim 9 ay önce ailesiyle Telafer’den geldi. Eşi Mehmet Naif Telafer’de kaynakçılık yapıyordu. 3 kızı bir oğlu var. 1 yaşındaki kızı Denye’nin kulağı kanıyor. Geceleri ateşlenip sürekli ağlıyor. Eşi kendi deyimiyle “işliyor” yani çalışıyor. Besimi, Denye’yi alıp soluğu Türkmenevi sorumlusu doktor Davut Karataş’ın yanında alıyor. Besimi’ye Kurban Bayramı’nı soramıyorum bile. Kendi anlatıyor: “9 ay önce Telafer’den geldik. Evimi çok severdim, mutluyduk. Savaştan kaçmak zorunda kaldık. Çocuklarımın ölmesini istemiyordum. Ailecek Türkiye’ye geldik. Her şeyimizi malımızı mülkümüzü neyimiz varsa orada bırakmak zorunda kaldık. Çocuklarım okula gidemiyor. En çok ona üzülüyorum. Abidinpaşa’da oturuyoruz. 400 lira kira veriyoruz.  Eşim kaynak işi yapıyor. 800 lira alıyor. Çok şükür geçiniyoruz. 1 yaşındaki kızımın kulağı kanıyor. Her gece ağlıyor. Burada bizim dilimizden anlayan doktorlar var. Her hafta onlara gelip kızımı muayene ettiriyorum. Eşim çalıştığı için kendim geliyorum. Bayram bizim için sıkıntı. Sadece hatırladıkça yüreğimiz sıkılıyor. Biz bayramı da Irak’ta bıraktık.” 

Hepsini vurdular
Şeker hastası Nahide’nin en büyük derdi 22 yaşındaki kızının Irak’ta kalmış olması. Bunu söylerken boğazı düğümleniyor. Onu çok özlüyor. “Bir akşam 9 akrabamı helikopter vurdu, hepsi öldü. Çok etkilendim, şekerim çıktı. Canımızı kurtarmak için  Irak Telafer’den kaçıp buraya geldik. Demirlibahçe’de oturuyoruz. 650 lira kira ödüyoruz. Bir oğlum işliyor (çalışıyor). Eşim Nurettin Mustafa 60 yaşında olduğu için çalışamıyor. Saddam ile Humeyni arasındaki savaşta kocam İran’da 9 yıl esir kaldı. Geldikten sonra işe giremedi. Çok bitkindi, hasta oldu. Şimdi gözleri görmüyor. 6 çocuğum var. Bir çocuğuma Irak’ta helikopter parçaları sıçradı, gözünden ameliyat oldu ancak göremiyor. 22 yaşındaki Nediye kızım ise evli, Irak’ta kaldı. Kızımı çok özlüyorum, gelmesini istiyorum. Yolları kapattılar gelemiyor. Irak’ta okula gidiyorlardı şimdi gidemiyorlar. 18 yaşındaki oğlum Muhammet Nurettin terzilik yapıyor. Burada yaşamak çok zor. Evimiz akrabalarımız, malımız orada kaldı. Davut doktor bana yemek yaptırıyor. Bu yemekleri satıyorum. Ekmek yapıyorum. Sürekli şekerimi kontrol ettirmem lazım.  Sabah akşam insülin almam gerekiyor. Stres, üzüntü beni bu hale getirdi. Kurban Bayramı’nda evimizi ziyarete gelecek bir komşumuz yok. Akrabalar olmadan bayram geçmez. Bayram bize bu sene de gelmedi.

Hayata tutunuyor
Telaferli Emine Ali 73 yaşında. Tansiyonu var ve midesinden rahatsız. Irak’tan buraya ailesiyle birlikte gelmiş. 73 yaşına rağmen hayata tutunuyor, ilaçlarını alıyor. Torununu ise hiç yanından ayırmıyor. 40 yaşındaki oğlu Hasım Hüseyin Abdulkadir annesini her hafta Türkmen hastanesine getiriyor. Telafer’de çimento fabrikasında çalışıyordu. Şimdi de iş arıyor. Emine teyze zor konuşuyor: ” Malımız mülkümüz orada kaldı. Akrabalarımız herbiri bir yere dağıldı. Çok şükür hayattayız. Ben yaşlandım. Evlatlarım Irak’tayken dünyadan göçseydim gözlerim açık giderdi.