TÜRSAB 21’inci Genel Kurulu

21’incisi yapılan ve seçimlere Sayın Başaran Ulusoy ile Sayın Emin Çakmak’ın aday olarak girdikleri TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) Genel Kurul sonuçlarını incelediğimde aşağıdaki noktalar üzerinde kafa yorulması gerektiğini düşünüyorum. 
Seçimlerde oy kullanan toplam delege sayısı 2.060 kişi olarak yazılı basında açıklandı. Bunun 1.168 kişisi Başaran Ulusoy, 892 kişisi de Emin Çakmak için oy kullanmış. Sonuç olarak Sayın Başaran Ulusoy iki yıllığına daha TÜRSAB Genel Başkanı olarak oy kullanan delegelerden yetkiyi almış gözüküyor. Kendisini ve yeni yönetimi kutluyor, görevlerinde başarılar diliyorum.
Fakat diğer taraftan, TÜRSAB üyesi olan ve sayıları yaklaşık 5.500’ün üzerinde olarak telaffuz edilen üyelerden sadece 2.060’ının seçimlere katılmış olması biraz kafa karıştıran bir durum. Şöyle ki, eğer telaffuz edilen üye sayısı 5.500’ün üzerinde ise son genel kurul seçimlerine katılım, toplam üye sayısının sadece yüzde 37,5’si demektir. Sayın Başaran Ulusoy’un almış olduğu 1.168 oy ise toplam üye sayısının sadece yüzde 21’ine tekabül etmektedir. 
Sanıyorum yetkililer şu andaki mevcut faal TÜRSAB üyesi seyahat acente sayısının güncel halinin ne olduğunu açıklayacaklardır. Ama görünen o ki, TÜRSAB üyesi seyahat acentelerinin tamamının genel kurula katıldığını söylemek çok zor. Bu durumu değişik açılardan irdeleyebiliriz;
* Üyelerden seçimlere katılsa da bir şeyin değişeceğine inanmayanların olması.
* TÜRSAB genel kurulunun İstanbul da yapılmasından dolayı, bu şehrin trafik keşmekeşine girmekten çekinen üyelerin çoğunlukta olması.
* Sadece seçimden seçime kendileri ile ilgilenildiği hissine katılan üyelerin, seçimlere katılmayarak durumu protesto etmeleri.
* TÜRSAB Bölgesel Yürütme Kurulları’na bağlı denetim görevlilerinin turizm sezonunda yeterli denetimler yapmamalarından dolayı üye işletmelerin sürekli zarara uğramaları.
* Çoğu üye acentenin, sadece mecburi olduğu için TÜRSAB üyesi olması.
* TÜRSAB’ın çoğu üye gözünde, asli görevi olan seyahat acentelerinin büyük zarar gördüğü  “kaçak acentecilik faaliyetlerini”  engellemek için yoğun bir faaliyet içinde olmaması
* TÜRSAB’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletmeciliklerini aldığı müze ve ören yerlerinin işletmeciliğine daha fazla zaman harcaması vb.. nedenler sayılabilir.
İşletmeciliği Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından TÜRSAB’a devredilen müze ve ören yerlerinde, bu  “işletmeciliğin devrinden” sonra nelerin değiştiği noktasını incelediğimizde de, sadece girişlerdeki banko sistemi, daha önce zorunlu olmayan ama şimdilerde neredeyse müzelerin bahçelerinde bile rehberlerin gruba kulaklıklı mikrofon aleti kullanmadan konuşmalarının yasaklanması ve ören yerlerindeki  “müze kafelerden”  bahsedebiliriz.
Buradan hükümet edenlere tavsiyem, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TÜRSAB arasındaki “Müze ve Ören Yerlerinin İşletmecilik Sözleşmesinin” acilen feshedilmesi yönündedir. Öyle ki, asli görevi seyahat acentelerinin  “kaçak acentecilik faaliyetleri” sonucunda maruz kaldıkları haksız rekabet ortamını  “denetim yetkisini kullanarak” ortadan kaldırmak olan TÜRSAB’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve dolayısı ile onun her vatandaşının üzerinde hakkı olan, müze ve ören yerlerinin işletmeciliği tekrar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları