TÜRSAB devre dışı mı kaldı?

2007 yılında yapılan kanun değişiklikleri ile Ulaştırma Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu ve her ticari araç için bulundurulması zorunlu hale getirilen “taşımacılık yetki belgesi”  ile beraber turizm sektöründe kafa karışıklığı daha da artmaya başladı.
1618 sayılı Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği kanunu gereği, Birlik üyesi olmak zorunda olan seyahat acenteleri, mevcut uygulama gereği büyük bir hak mağduriyeti ile karşı karşıyalar. Şöyle ki, daha öncesinde turizm taşımacılığı yapılan araçlarda, 
- TÜRSAB plakası 
- Çalışılan yıla ait bandrol 
- Taşımacılık sözleşmesi
- Araç görev emri
- Tur listesi vb.
Evrakın bulunması yeterli iken, “turist taşımacılığı” için gereken  “d2 yetki belgesi”  uygulaması ile birlikte, artık yol denetimleri sırasında tek sorgulanan belge “d2 yetki belgesi” olmaya başladı. Türsab plakasının ve bandrolünün araçta olup olmamasının pek önemli görülmediği günümüzde, bu uygulama ile Ulaştırma Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilerine müdahale ederken, TÜRSAB’ı da devre dışı bırakmış oluyor.
Burada acentelerin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TÜRSAB’tan beklentileri, seyahat acente belgesini aldıkları ve üyesi oldukları kurumların kendilerine sahip çıkmaları ve hak mağduriyetlerini giderici önlemleri acilen almalarıdır. TÜRSAB üyesi olan seyahat acentesi yıllık bin küsur Türk Lirası aidat bedeli ödediğine göre, öncelikli olarak TÜRSAB kendisine kanunla verilen yetkilerini kullanmaya başlamalıdır.
Burada TÜRSAB yetkililerine önerilerimi aşağıda sıralıyorum:
Sorun-1- D2 yetki belgesi uygulaması ile birlikte büyük bir D2 yetki belgesi kiraya verme furyası oluştu. D2 yetki belgesini kiralayan kişi veya tüzel işletmeler, TÜRSAB plakasını da seyahat acentelerinden kiralıyorlar.
Çözüm-1- Seyahat Acentelerine taahhütname imzalattırılarak verilen TÜRSAB Plakalarının sayılarına bir sınırlama getirilmeli, her yıl seyahat acenteleri kiraladıkları araçların “kira sözleşmelerini” TÜRSAB’a bildirmelidir.
Sorun-2- Seyahat Acentelerinin şubelerinin olmadığı bölgelerde acentecilik faaliyetlerinde bulunmaları, diğer acenteleri mağdur etmektedir.
Çözüm-2- Şubelerinin olmadığı bölgelerde seyahat acentelerinin tur faaliyetlerinde bulunmaları engellenmelidir.
Sorun-3- TÜRSAB Plakasını kiraya veren işletmeler, taahhütnameyi ihlal etmekte ve haksız rekabet ortamının oluşmasına yol açmaktadırlar.
Çözüm-3- TÜRSAB Plakasını 3. şahıslara kiraya veren seyahat acentelerinin işletme belgeleri iptal edilmelidir.
Sorun-4- TÜRSAB seyahat acentelerinin haklarını koruyan ve kollayan bir Birlik görüntüsünden hızla uzaklaşmaktadır.
Çözüm-4- TÜRSAB kanununda değişikliğe gidilerek, seyahat acentelerinin tüm kayıtlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi daha yerinde olacaktır.
Sorun-5- Tatil Köylerinin içinde acentecilik faaliyeti yapan tur operatörleri, ülke ekonomisine ciddi zararlar vermektedir.
Çözüm-5- Bu tür faaliyetleri tespit edilen tur operatörlerine hem mali hem de sosyal güvenlik kurumlarınca ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.


Kafamdaki soru
 “İklimdeki değişimle birlikte Turizm Sezonu olarak bilinen Mayıs-Ekim ayları arasına sıkıştırılan sezon tanımı değişecek mi?

Yazarın Diğer Yazıları