TÜSİAD'dan OHAL açıklaması

TÜSİAD'dan OHAL açıklaması
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, 1 yılı aşkın süredir devam eden OHAL için "kalkmalı" dedi.

"Hukuk, demokrasi ve özgürlükler toplumu olmadan; katma değer ve istihdam yaratmaktan, nitelikli yatırım çekmekten veya etkin girişimlerin yeşerdiği ülke olmaktan bahsetmemiz mümkün değil" diyen TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, normalleşme sürecinin hızlandırılmasını ve OHAL'in kaldırılması gerektiğini açıkladı.

Cumhuriyet'te Şehriban Kıraç'ın haberine göre, Bilecik'in açıklamaları şöyle:

"Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’ne göre (TÜSİAD) demokrasi, temel hak ve özgürlükler ve hukuk alanlarında yapılacak gelişmeler, Türkiye’ye en büyük katkıyı sağlayacak. Erol Bilecik, Türkiye belki de temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti, dış politika ve yatırım ortamı konusunda en zor dönemlerinden birini yaşarken, ülkenin en büyük iş dünyası örgütünün başına geçti. Ocak 2017’den bu yana TÜSİAD Başkanlığı’nı yürüten Bilecik “Artık arka arkaya yağmur gibi kötü haberlerle uyanmayalım” diyerek aslında Türkiye’nin özlemini duyduğu tabloyu özetliyor. Uzlaşmaya vurgu yapan Bilecik, OHAL’den çıkılıp artık normalleşmeye dönülmesini istiyor. Pek çok iş insanın konuşmaktan çekindiği bir dönemde TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ile, ekonomiden yabancı yatırımlara, müfredat değişikliklerinden müftü nikâhına, basın özgürlüğünden, Kürt sorununa, OHAL’den dış politikaya kadar birçok konuya ilişkin açıklama yaptı."

NORMALLEŞME İHTİYACI ARTTI

"Hiçbir ekonomik kazanımın demokraside ilerleme sağlamadan kalıcı ve sürdürülebilir olamayacağını biliyoruz. Hukuk, demokrasi ve özgürlükler toplumu olmadan; katma değer ve istihdam yaratmaktan, nitelikli yatırım çekmekten veya etkin girişimlerin yeşerdiği ülke olmaktan bahsetmemiz mümkün değil. Normalleşmeye dönük hızla adımlar atmalıyız.

Bazı yabancı paydaşlarımızdan Türkiye’ye gelmelerinin zorlaştığı, sözleşme imzalamalarının kurum içi mevzuatları gereği mümkün olmadığı, seyahat ve sağlık sigortası yapamadıkları gibi şikâyetlerle karşılaşıyoruz. Bizler ihracatımızı artırmaya, ticari ilişkilerimizi geliştirmeye çalışırken, ticari ortaklarımız mal tedarikinde bir risk olur mu acaba diye düşünebiliyorlar. Bunlar maalesef yurtdışındaki algının buradakinden farklı olduğunu gösteriyor."