Ufuksuz siyasetçi ve müzik

Vakit buldukça, kitap okumaya, müzik dinlemeye zaman ayırabiliyorum. Hiç olmazsa kafamı bu şekilde dinlendiriyorum. Yoksa FETÖ pişmancılıkçıları'ndan fenalık gelecek. Size bir şey daha söyleyeyim; "Bu hızla gidilseydi" yeni bir hastalık oluşacaktı. Bunun adı "Hüseyin Gülerce salgını". Sahte şeyhler, sahte imamlar, melanet mehdiler vs. Olayın desibeli düştü de sahtekarlara mikrofon uzatanlar azaldı. Arada pek çok kişiye yaftalar yapıştırıldı. Ömür boyu uğraşıp dursunlar, atılan çirkefleri temizlemek için. Eğer bu karalamalar Amerika'da yapılsa, popolarındaki külotları satsalar yine de tazminatları ödemeye yetmezdi. Hep söylediğimiz gibi "bipçiler korosu"ndan güç alan MHP yönetimi yeni atak başlattı. Meral Akşener'i ihraç yolunu tekrar deniyor. Vurdukça, yıldızının daha parladığının farkında bile değiller. Bu ortamda halkı yeniden kutuplara ayrıştıracak bir seçimi asla onaylamıyoruz. Ancak bir yanımız "şu sandık bir an önce gelse" diyor. Sebebi çok basit; "Semih Yalçın komutasındaki yönetim boyunun ölçüsünü alacak". Adamlar yüzde 10'luk oya razılar. Çap ve ufukları işte bu kadar. Yazık ki yazık, yıllardır bunlara oy verenlere.

...

Söyledik ya, sıkıntılarımızı kitap okumak, TSM dinlemekle atmaya çalışıyoruz. TRT Müzik'te Ayşen Birgör'ü yeniden izlemek mutluluk verici. O da Samim Şenyüz'ün değer verdiklerinden. TRT Nağme'de "Akşam'ın Neşesi"ni dinlerken Mehmet Özkaya'yı duymak başka bir lezzet. THM'nin şeflerinden Ömer Hayri Uzun'u orkestrasını yönetirken görmek, sevindirici. Bana "bir arzun var mı?" diye sorduğunda hep aynı cevabı veririm; "Her hangi bir Kerkük türküsü olabilir". Genelde Altın Hızmay Mülayim'i hediye eder. Abdurrahman Kızılay da Hakk'a yürüdüğüne göre etkisi daha da arttı.

İnci Çayırlı

Devlet Sanatçısı olmak kolay mı sanılıyor. Bunlardan biri İnci Çayırlı. Allah uzun ömür versin 80 yaşında. İstanbul ve Eskişehir'de 2 ayrı koro çalıştırıyordu. Nazar değdi. Kalp krizi geçirdi. Bu işlere ara vermek zorunda kaldı. Doktorlar müsaade etse aynı tempoyla koşacak. Şimdilik onu TRT'nin TSM ekran ve radyolarında görüp, dinleyerek teselli buluyoruz. Biraz daha sabırla eski günlerini yakalayacağından şüphemiz yok. Çoğu gitti azı kaldı. Avni Anıl'ın yıllar önce söylediği gibi "Sarı kız, TSM'nin daima hakkını verir".

TRT Spor'da deprem

Sadettin Saran'la yayın hakkı pazarlığının uzun sürmesi TRT Spor'daki yöneticilerin başını yaktı. Sonuçta, üç akreditasyonsuz muhabirle RİO 2016 takip ediliyor. Monitör başından anlatılan naklen yayınların ratingi yerlerde sürünüyor. Öte yandan geçmişteki bazı ödemelerin -Stadyum'a verilen paralar dahil- bunda etkili olduğunu sanıyoruz. TRT Spor'un bölüm sorumlusu Teoman Ulaş başta üst kademe kızağa çekildi. Koca bir kurum. Binlerce personel. Ancak ortada başarısızlıktan başka şey yok. İmkan ve insanları kullanmaktan aciz bir yönetimle başarının gelmeyeceği inancını taşıyoruz. Adam değiştirmekle bu işler hallolsaydı durum yıllar önce düzelmişti. Önce "memur kafası"ndan kurtulacaksınız. Yeni gelenlerin ömrünü şimdiden tayin edelim; "önümüzdeki ilk uluslararası futbol turnuvası sonuna kadar". Çiçeği burnunda yeni sorumlulara ilk önerimiz "monitör başına, o spor dalını bilenleri oturtmaları olacak". Elinizde kullanabileceğiniz bunca uzman varken, güreş antrenörüne boksu anlattırmak neyin nesi? Hem sıra yarı final ve finallere gelmişken...

Karadağlı gitti

Para Odası'nın başarısızlığının faturası Tamer Karadağlı'ya kesildi. "Hakem eskisi" Dr. Ahmet Çakar'ı sunuculukta gördük. Hoca, daha başarılı ama izleyici çoktan kaybedildi. Yeniden kazanmak mümkün mü? Zor dostum zor.

Yazarın Diğer Yazıları