Ulaştırma Bakanlığı’ndan açıklama var

Geçen hafta “Ulaştırma Bakanlığı Ne Yapmaya Çalışıyor” başlığı ile yazdığım yazının içeriğinin yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebileceği gerekçesi ile Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırma Genel Müdür Yardımcısı Sn. Hüseyin Yılmaz’dan açıklama geldi. Kendisi yazımdan, sanki tüm ticari araçların belgelerinin yenileneceği gibi bir anlam çıktığını telefon görüşmemizde dile getirdi. Oysaki özellikle ele aldığım konunun “D1 ve D2 Yetki Belgeleri” olduğunu zaten yazımda örnekleri ile açıklamıştım.
Sayın Yılmaz ile yaptığımız telefon görüşmesinde, “Turist Taşımacılığı Yapacak Araçlarla” ilgili düşüncelerini de öğrenme fırsatı buldum. Aslında bu görüşme benim açımdan oldukça verimli geçti diyebilirim. Açıkladığı konular genel hatları ile aşağıdaki gibi:
* Ulaştırma Bakanlığı olarak turizm taşımacılığına bir kalite gelmesi için uğraş sarf ediyoruz. Herkesin turizm taşımacılığı yapmasının kaliteyi düşürdüğü görüşündeyiz.
* Bu değişiklik kararlarını almadan önce sektör temsilcisi olan başta TÜRSAB’tan (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) görüş istedik ve onlar da bu değişikliğe destek verdiler.
* Bu işi yapabilecek güçte olanların bu işi yapmasını istiyoruz, adamın 5 tane öz mal aracı var, dışarıdan yirmi tane araç kiralayıp taşımacılık yapmaya çalışıyor. Piyasadan toplanan ve yalnızca fiyat temeline dayalı olarak seçilen araçların kaliteyi düşürdüğüne inanıyoruz. 
* 1 Mart 2010 tarihi itibari ile altmış günlük kanuni bekleme süresi de dolduğu için, bu tarihten itibaren aynı ticari araç hem D1 hem de D2 yetki belgesine kayıtlı olamayacak.
Tabii yukarıdaki konuları açıklayan Sn. Yılmaz’ın çok haklı olduğu noktalar olmakla birlikte, Ankara’dan bakış açısı ile yapılan yasal değişikliklerle “Turizm Taşımacılığında” kalitenin yükseleceğini beklemek ütopik bir yaklaşım olmaktan öteye gitmemektedir. Yine değişikliklere TÜRSAB temsilcilerinin de onay vermesi demek, değişikliğin çoğunluğun hayrına bir değişiklik olduğu mantığını doğurmaz. Şöyle ki, bugün TÜRSAB üyesi seyahat acentesi olan ama seyahat acenteciliği faaliyetinden çok, taşımacılıkta ön plana çıkan bir sürü TÜRSAB üyesi firma bulunmaktadır. Limited şirketler, seyahat acentesi belgesine sahip oldukları zaman, illa acentecilik faaliyeti yapacaklar anlamına gelmiyor. Limited şirketin faaliyet konuları arasındaki taşımacılık konusunda daha etkin ticari faaliyette bulunabiliyorlar.
Bu nedenledir ki, TÜRSAB üyesi olan ama taşımacı olan firma yetkilileri eğer görüşleri alınmak üzere Ulaştırma Bakanlığı’na çağrıldılar ise zaten onların bu yasal değişiklik aleyhinde bir görüş ortaya koymaları beklenemezdi. Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri tarafından, belki özünde çok idealist düşüncelerle değiştirilmek istenen bu uygulama, gerçek turizm faaliyeti alanında büyük bir kaosun ve yeni rant ortamlarının oluşmasına sebep olacaktır.
Yasalardaki değişikliklerin uygulama sahasında denetimi yapılmadığı sürece, her zaman birilerinin “haksız kazanç” sağlamasının önü açılmaktadır. Şöyle ki; üzerine düşen denetim görevini hiçbir zaman tam anlamı ile yapmayan TÜRSAB, bu haksız kazanç ortamının oluşmasında en baş sorumlular arasında görülmelidir. Eğer bir seyahat acentesi kendisine “taahhütname” karşılığı verilen
 “TÜRSAB Plakalarını” para karşılığı sezonluk taşıma firmalarına kiraya veriyor ise buradaki sorumluluk tabii ki en başta TÜRSAB’a aittir.

Yazarın Diğer Yazıları